26 Mayıs 2008

Sorular, seçimler, doğrular ve yanlışlar

Doğru ile yanlışı ayırdedebilmenin öyle hiç de kolay olmadığı zamanlar vardır. İnsan çoğu kez bu ayrımın, aklında bir sorun olmayacağını, çünkü "iyi"nin de "kötü"nün de keskin sınır çizgileriyle ayrıldığını sanır. Ama hayat kesin çizgilerle bölünmek yerine çoğu zaman içiçe geçmiş bulanık görüntüleri sever. O bulanık görüntüler içinde cevaplanması gereken sorular vardır. Ve o sorular herhangi bir yerde karşınıza çıkabilirler.

Benim sorum Gone baby gone (Kızımı Kurtarın) adlı filmin paketinden çıktı. Son sahne şöyle diyordu; Patrick Kenzie ya da Angela Gennaro... Seç birini... Sen olsan ne yapardın? Ve bulanık bir sudaydı soru. Çünkü, küçük bir kızın hayatı için doğru olanın ne olduğu söz konusu olduğunda buna karar vermek hiç de öyle kolay değildi. Sahi ne yapardım acaba?

TEMEL SORUN: 4 yaşında bir kız çocuğu. Bir yanda alkolik, uyuşturucu bağımlısı, tüm gecelerini bir barda geçiren, üstüne üstlük 4 yaşındaki kızını da o bara götüren, kendi keyfi için plajda güneşlenirken çocuğunu 2 saat arabanın içinde unutup kızarmasına yol açan bir anne... Diğer yanda çocuğun ailesini, çocuğun öldüğüne inandırarak, onu alıkoymuş bir polis. Ve soru; bu çocuğun mutlu bir hayat yaşaması için kimde kalması gerekir?

PATRİCK KENZİE CEPHESİ: Patrick bir çocuğun yerinin ne olursa olsun annesinin yanı olduğunu düşünüyor. Annenin tüm bu kötü alışkanlıklarına rağmen çocuğu için eski alışkanlıklarını değişitireceğini ve kendini çocuğuna adayacağına inanıyor. Çünkü annelik duygusunun kutsallığı ve annenin her daim fedakar olacağı gibi bir mantıkla hareket ediyor. Tüm anneler içlerinde "çocuğum herşeyden önce gelir." duygusunu taşırlar mı?

ANGELA GENNARO CEPHESİ: Angela ise çocuğun mutluluğu için kendi annesinden uzak tutulmasını, kendisine bir gelecek vaadeden daha da önemlisi çocuğu sevgiyle kucaklayan polise verilmesi gerektiğini söylüyor. Çünkü, kadının tüm bu alışkanlıklarından hiç bir koşulda vazgeçmeyeceğini, böyle bir ortamda büyüyen bir çocuğun "kaybedilmiş bir hayat" olduğunu savunuyor. Anneliği çocuğu karnında taşımak değil onu sevgiyle büyütmek olduğuna inanıyor.Haksız mı?

Patrick Kenzie ya da Angela Gennaro? Kim olurdun bu filmde? Ve neye göre seçim yapardın? Bir çocuğun geleceğini mi düşünürdün, yoksa o çocuğun annesine onu bulacağına dair verdiğin sözü, çocuğun geleceğini mahvetme pahasına tutar mıydın? Neyi seçerdin? Bir çocuğun hayatını mı yoksa bir annenin duygularını mı? (ki o annenin annelik duygusu taşıyıp taşımadığından emin bile değilsin.)

Temel sorun şuydu aslında; Doğru olan, kim için doğruydu? Ve yaptığın birşeyin doğru olduğundan emin olmak isteyen biri kimi baz almalıydı kendine? Bir çocuğun hayatını mı, yoksa kayıp duygusunu yaşayan bir annenin duygularını mı?

Ben seçimimi Angela Gennaro'dan yana kullandım. Çünkü, anneliğin bir bebeği karnında taşımaktan çok daha fazlası olduğuna inananlardanım. Çünkü anneliğin bir çocuğun hayatını kendi hayatından, isteklerinden önde tutman gerektiğine, ancak böyle biri isen anne olmayı hakettiğine inananlardanım.

Sanırım tüm bu nedenlerden dolayı; 4 yaşında bir çocuğun hayatını göz göre göre ziyan etmezdim. Sanırım... Ama yine de yapacağın seçimden emin olmak hiç de o kadar kolay değil. Çünkü aslında asla bilemeyeceksin o çocuğun geleceğinin en iyi nerede ve nasıl şekilleneceğini...Öz annesinin yanında mı, yoksa onu gerçek bir aile gibi seven ama kanbağı olmayan aile yanında mı?

2 yorum:

  1. yaklaşık bir ay önce izlemiştim filmi. er kişi olmanın bunda ne kadar etkisi var bilmiyorum ama filmi izlerken p.kenzie gibi düşünmüştüm ben de.
    yine olsa yine aynını düşünürüm sanırım. biraz fazla düşünürüm belki ama aynı şekil düşünürdüm. çünkü dediğin gibi matematiksel bir doğru yok ortada. ve bilemezsin.
    bu arada p.kenzie'nin kararında etkili olan sadece çocugun annesine verdiği söz değildi. annenin pişman olmuş hali ve yanılmıyorsam kenzie'ye verdiği söz ya da onun gibi bir şeydi.
    evet böyle.

    YanıtlaSil
  2. İnan bana film bittikten sonra öyle çok düşündüm ki "ne yapardım?" diye. Kenzie'nin kararında etkili olan bence "bir çocuğun yeri annesinin yanı olmalıdır, ne olursa olsun bir anne çocuğunu çok daha iyi korur." mantığıydı bence. Gennaro'nun fikri ise sanırım çocuğun annesini çok iyi gözlemlemiş olmasından kaynaklanıyordu. Öyle ya kendi keyfi için çocuğunu arabada unutan, kokainin gırla gittiği barlara 4 yaşında bir çocuğu sokan bir anneye anne demek pek de mümkün değil. O çocuğun sonu belli bence. Nitekim son sahnede de herşey açık ve netti. Annenin tavrı ve o küçücük kızın orada bir başınalığı. Belki çok katısın diyeceksin ama herkesin anne olmaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü olan o küçücük çocuklara oluyor. Anımsa haberleri daha doğar doğmaz çöplere atılan bebekleri, apartman boşluğuna atılan minicik bedenleri...

    YanıtlaSil

Ne demeli...

İnstagram'da tatlı tatlı gülümseyen, yüzünde güneşler parlayan gencecik bir kız gördüğümüzde o mutlu genç kızın bir gün biri tarafından ...