Hiç birine "sızlanmayı kes artık." diye bağırmak istediğiniz oldu mu? Benim bu aralar fena halde böyle bağırasım var birilerinin suratına.
Bilirsiniz, bazıları sizi ne zaman yakalasalar sürekli hayatlarından şikayet ederler. İncir çekirdeğini doldurmayan meseleleri dünyadaki açlık, savaş ve yoksulluğun sebebiymişcesine büyütebilir hatta bu nedenle bir an önce ölmek istiyormuş gibi bir tavır sergileyebilirler. Bu tip insanlara ömür törpüsü diyebilirsiniz zira onlarla geçirdiğini her saniye hayatlarınızdan bir saati rahatlıkla götürebilir. Amman dikkat!
Eskiden şöyle düşünürdüm, "insan, her ne olursa olsun, arkadaşlarının dertlerini dinlemeli." Hayır efendim her ne olursa olsun diye bir şey yok. Ota çöpe dertlenen ve kendini dünyanın merkezi sanan arkadaşlarını dinlememeli. Bununla ne mi kastediyorum? Ayakkabı ayağını vurdu diye kanser olmuş gibi davrananları, cebinde sadece "50" lirası var diye o gün açlıktan öleceğini sananları, hayatın sadece olumsuz yönlerinden kendilerine bir battaniye örüp onun altına saklamayı duyarlılık sananları, asık suratın kendisini farklı kıldığı gibi bir salaklık içinde olanları, dünyanın gam keder içinde olduğunu söyleyip bu cümleyi kendi bunaltılarına bahane edenleri, insanlara kaba ve kötü davranıp kimsenin kendini anlamadığından şikayet edenleri falan filan... İşte ben artık bunları dinlemiyorum.
Evet hayat zor. Evet gerçekten de korkunç şeyler akıl sınırlarımızı zorluyor. Ama hiç mi iyi şeyler olmuyor? Dünyada, etrafında hiç mi gerçekten iyi insanlar yok? Elbette var. Herkesin vardır. Eğer yok diyorsan da bunun sebebi sensindir. Bunu oturup düşünmelisin.Zira hayatın görünmez ve birazcık da karmaşık bir adaleti vardır. Ve o adalet er ya da geç tecelli eder. Ben buna inanıyorum. Dahası deliler gibi inanmak istiyorum.
İnsan kalbini iyi tutmalı. Dünya böyle zıvanadan çıkmışken bile inatla, ısrarla iyi tutmalı. O iyilikte doğmalı kendi etrafındaki şeyler. Benzer benzerini çeker cümlesine inanmalı mesela. Sırf buna inandığı için bile olsa insan kalbini iyi tutmalı. Böylece bütün bu iyilikte kocaman bir yumak oluşturabiliriz. Tüm o şikayet ettiğimiz kabalıktan, kötülükten, haset ve fesatlıktan belki bu büyülü yumak içinde koruyup, esirgeyebiliriz kendimizi, aklımızı ve kalbimizi.
Evet belki ben bir romantiğim. Kimbilir belki bazılarınıza göre hala anneannemin masallarına inanıyor onların içinde yaşıyorum ama inanın birşey kaybetmiyorum. Gönül ferahlığı duyuyorum tam aksine. Ne kötülük var ki bunda...
Fotoğraf: Şurdan