Geçen gün bir arkadaşımla konuşuyorduk, "ne kadar lüks bir hayatımız varmış farkında değilmişiz" dedi. Haklıydı. Ben de bunu uzun zamandır düşünüyordum. Günlük hayatın bir parçası sandığımız her şeyin bir armağan olduğunun farkında değilmişiz, ne yazık. İnsan ancak sağlam bir tokat yediğinde kıymet anlayan bir varlık.
Eskiden, eskiden diyorum çünkü 2020 bana 10 yıl gibi geldi, sokakta rahat rahat yürüyor, biri yakınımızdan geçse umursamıyorduk, otobüslere, dolmuşlara rahatça biniyor, bir yere otursak, bir yere tutunsak irkilmiyorduk, bir yerlerde oturup karnımızı doyurabiliyor, arkadaşlarımızla çay kahve içebiliyor, masalara elimizi koyuyor, elimizi nereye sürdüğümüz üzerine kafa yormaksızın yanağımızı kaşıyabiliyor, çantamızı kolonya, dezenfektanla doldurmuyor, delirmiş gibi el yıkamıyor, derin derin nefes alıyor, nefes alırken yanımızda yöremizde biri var mı, havada mikrop var mı diye endişelenmiyor, azıcık burnumuz aksa üşüdük galiba, sıcak bir şey içeyim geçer diyor, Allah ne verdiyse yiyor deliler gibi vitaminlere, gıda takviyelerine sarılmıyor, annemize, arkadaşlarımıza doya doya sarılıp şapur şupur öpüyor, eve gelen tamirciye potansiyel mikrop saçıcı gibi davranmıyor, o gidince çılgın bir temizliğe girişmiyor, biri bize bir şey ikram etse tereddütsüz teşekkür ederek alıyor, komşudan gelen yemeğe zehirmiş gibi yaklaşmıyor, içimiz daralsa kendimizi sokaklara atıyor, uzun uzun yürüyor, derin derin nefes alıyor, zile biri bassa kolonyalı mendille silmiyor, kapıda duran yabancı elini uzatsa bizi öldürmeye çalışıyormuş gibi irkilmiyor, çalıştığımız masayı günde beş kez dezenfekte etmiyor, elimize biri dokunsa sıcak sobaya değmiş gibi çekmiyor, geceleri günlük aptalca düşüncelerle uykuya dalıyor, endişeden uykularımızı kaçırmıyor, sevdiklerimiz dikkat etsinler diye başlarının etini yemiyor, içlerini bunaltmıyor, bu böyle giderse aklımı oynatırım herhalde diye düşünmüyorduk. Tabi lüks yaşıyorduk. Daha ne ister ki insan.
Şimdi anladık ki artık lüks yaşam yatlar, katlar, arabalar bilmem neler değil. Lüks yaşam rahatça nefes alabilmek, sevdiğin insanlara gönül rahatlığıyla sarılabilmek, endişesiz bir günlük hayat sürdürebilmek. Sizce de öyle değil mi?
Fotoğraf : Pexels