Bana öyle geliyor ki gazetelerin üçüncü sayfaları birilerini öldürmüş insanlara dair haberlerle dolmaya ve biz onları okumaya devam ettiğimiz sürece her birimiz birer paranoyağa dönüşeceğiz. Üçüncü sayfalarda ölen ve öldürenin çoğu zaman birbirlerinin çok ama çok yakınlarında durduğunu dehşetle farkedip, annemizin, babamızın, erkek ve kızkardeşlerimizin, amca oğulları ve hala kızlarımızın, teyzemizin, teyzelerimizin eşlerinin, arkadaşlarımızın, iş ortaklarımızın potansiyel birer katil olabilecekleri fikri ile her an tetikte duracağız.
Bu haberlerde adı iki harfle tanımlanan insanların bir zamanlar bizler gibi "normal" hayatlar sürdüklerini, bir zaman gelip üzerinde yürüdükleri hayat köprüsünün kendi iç depremlerinden zarar gördüğünü ve artık sarsılmadan yürüyemediklerini, o sarsıntılarla kendilerini kaybettiklerini düşünecek ve sevdiklerimizin,yakınlarımızın hayatlarındaki iç depremlerden çok ama çok korkacağız. Çünkü, o depremlerin çatımızı başımıza yıkma ihtimalinin başucumuzda duran saat gibi her an tik-taklarını duyacağız.
Ya ... ya... ile başlayan cümlelerimizi çoğalacak her üçüncü sayfa haberine şaşırdığımızda. Bir adam ailesinden 8 kişiyi öldürdüğünde ailemizden kimin hangi sekiz kişiyi öldürebilceğini düşünüp, bunu düşündüğümüz için kendimizi azarlayacağız. Komşularımızdan kaçının silahı olduğunu ve hangisinin şiddete meyilli olduğunu merak edeceğiz sonra. Şiddete meylin sinsi bir düşman gibi kimin gömleğinin içinden çıkacağını bilememenin tedirginliğiyle kıpırdanacağız sandalyemizde. El ele yürüyen sevgililere bakıp "bu oğlanın bu kızın kafasını kesme ihtimali var mı?" gibi kendimizi bile şaşırtan sorular sorarken yakalayacağız kendimizi ve artık aşka bakışımızın ne garip bir boyuta geldiğini düşünüp kendimize deli muamelesi yapacağız. Anne ve babalarının öldürülüşüne şahit olmuş çocukların büyüdüklerinde nasıl insanlar olabileceğini endişe ile bekleyeceğiz. Ve bütün bunlardan sonra çivisi çıkmış bir dünyada "normal" olmaya çalışacak, içimizde herşeyin güzel olacağına dair umudu muhafaza etmek için direneceğiz. Çoğu zaman umudunu yitirmiş dolanacağız sokaklarda. Ve o sokaklarda insanlara bakarken kaçının kimlere neler yaptığını, yapacağını ve yapma potansiyeli olup olmadığını hesap edip deliliğin kenarından uçuruma bakacağız.
Eğer böyle giderse hepimiz sonunda çıldıracağız...
FOTOĞRAF: antiquestopic
valla bak, bu yazını okuyunca ne "ailemden kaç kişiyi kesebilirim, kessem kimi keserim?" ve ne de "şu adamın şu kızın şu herifin kafasını kesme ihtimali var mı?" diye HİÇ düşünmediğimi farkettim. iyi geldi. sağlamım sanıyorum henüz. ama her an bozabilirim.:)
YanıtlaSilKedicim, bende söyle düsündümde Abi gibi benimde bu düsüncelere uzak oldugumu görüp, cok sükür saglamim dedim:) Ben cok oldu haberleri izlemeyekten vazgeceli, böyle giderse gazeteleri okumaktan vazgecmeme bir sey kalmamis. Nereye gidiyoruz, ne oluyor biz insanlara....
YanıtlaSilABİ: Ben de bu yorumu okuyunca hiç kendi cinayet potansiyelimi düşünmediğimi farkettim. (hiç ama hiç sanmıyorum birine zarar verebileceğimi ama aklımızı kaybetmeyeceğimizin bir garantisi yok değil mi?) Sanırım insan hep kötü şeylerin diğer insanlar tarafından yapıldığını, kötü şeylerin asla kendi başına gelmeyeceğini düşünmek gibi bir özelliğe sahip. İyi ki de öyle. Yoksa bu paranoya ile çıldırırdık.Ama dediğim gibi eğer bu üçüncü sayfa haberleri içinde yüzmeye devam edersek delirme ihtimalimiz artacak.
YanıtlaSilBELGİN: Ben bugün çok fazla gazete okudum sanırım, oradan çıktı bu yazıdaki fikirler :) Aslında üçüncü sayfa haberleri insanları anlayabilmek adına hep ilgimi çekmiştir. Anlayabiliyor muyum? Elbette hayır. Daha beter kafam karışıyor. Bunu da bırak insan dehşete düşüyor. Bu haberler bizlerin bile ruh sağlığını bu şekilde etkilerken çocukları ne yapacağız onu düşünüyorum. Açık televizyonlardan kulaklarına çalınıyordur bu tip haberler.
Biliyormusun hiç ilgimi çekmez o haberler. Belki daha önceki hayatlarımda çok doğradım ondan artık cazip gelmiyor. Belki ss subayı idim:P
YanıtlaSilDur yahu ne yaptın önceki hayatta doğramak falan :) Hiç sanmıyorum öyle olduğunu.
YanıtlaSilBenim ilgimi çekiyor. Çünkü ben insanı her yönüyle merak edenlerdenim. Mesela vahşetinin sınırını, ne zaman nasıl çıldırdığını, neyin gözünü kör ettiğini. sanıyorum benim özel ilgi alanım insan. Ama biraz daha okursam bu tür haberleri sonum ne olacak bilemiyorum.
Sonunda hepimiz çıldıracağız kesinlikle ve kesinlikle katılıyorum. Şu ana kadar çıldırmamış olmamız da nedensiz bir muamma.
YanıtlaSilBen de şaşıyorum şu ana kadar nasıl çıldırmadığımıza. Bir de şunu merak ediyorum; insanlar tarih boyunca bu kadar zalim miydiler birbirlerine yoksa son zamanlarda daha da mı arttı bu üçüncü sayfadaki cinayetler?
YanıtlaSilÇok şükür şu an için sağlamız da öyle günler hiç gelmesin kediciğim.
YanıtlaSilSevgilerimle...
gazete okumayalım, okuyanları uyaralım :)
YanıtlaSilŞu sıralar benim de ağzımdan "Memleketin çivisi çıktı" cümlesi sık sık dökülüyor. Artık sıradan cinayetler de yok farkındaysan. Akıllara ziyan bir soğukkanlılık hakim... Sobadan, sandıktan, tarlalardan çocuk cesetleri fışkırıyor. Toplu halde cinnet geçiren bir ülkede ruh sağlığımızı nasıl koruyacağız?
YanıtlaSilÖZLEM: Gelmesin elbet ama olan bitene bakınca insan kaygı duymadan edemiyor.
YanıtlaSilJOURNEY TO ORIENT: İyi slogan :)
YEŞİM: Toplu cinnet bunun adı. Ve sanki bulaşıcı bir hastalık gibi virüs gözümüzden girip içimizdeki şeytanı uyandırıyor. Sadece memleketin değil be Yeşom dünyanın çivisi çıktı.
son zamanlarda bu kadar arttı sanki bu tip haberler? ya da eskiden de oluyordu da sümen altı mı ediliyordu, ya da biz mi önem vermiyorduk yaşımız gereği? bilmiyorum. ama bu sıralar nereyi açsam bir cinayet haberi maalesef.
YanıtlaSilBenim de asıl merak ettiğim bu; eskiden de vardı da biz mi görmüyorduk yoksa son zamanlarda gerçekten arttı mı?
YanıtlaSilMerhaba,
YanıtlaSilGüzel söylemişsin söylemesine de "böyle giderse sonunda çıldıracağız" demişsin ya, diyorum ki ben de : çoktan çıldırdık be Kedi! Baksana blog sayfalarına yazdığımız konulara? Neler düşünüp neler yazıyoruz. Çoktan çıldırdık!
Çıldırmadık daha. Zaten çıldırmamak için yazıyoruz bence blogları. Doğru değil mi? Fakat senin sayfanı göremedim ben. Blogunun adresi nedir Sevgili Fasarya?
YanıtlaSil