Zaman mı ağırlaşıyor ben mi yavaşlıyorum bilemiyorum Sevgili Dostum. Son günleri hep bunu düşünmekle geçiriyorum. Oysa hıza alışığız bizler, bilirsin. Herşeyin üzerinden, sanki herşey yüzeyden ibaretmiş gibi geçer gideriz. Bu yüzdendir derinlere bakmaktan bunca korkmamız.
Korkuyor muyum? Belki. Tüm bu ağırlaşan zamanın içinde sanki yoğun bir sıvıda ellerimi kollarımı kaldıramadığım halde yüzer gibiyim. Git gide batıp, derinleri şaşkın gözlerle izler gibi bir de... Korkmaktan ziyade şaşkınım belki. Tüm bu unutulmuş, eski zamanlarda solmuş bir yaprak olarak kalmış olan duyguları yeniden hatırlamış olmaktan şaşkınım.
Hayat unutmak ve hatırlamaktan ibaret belki de. Ve belki acı hep bu yüzden bir döngüde seyrediyormuş gibi gözüküyor. Yaşıyor, unutuyor ve hatırlıyorsun. Ve diyorsun ki; "hiç birşey değişmiyor." Sanıyorsun ki; onu yaşayan senle hatırlayan sen aynı insan. Acı hep olduğu yerde duruyor sen ise zamanın içinde gelip gidiyorsun. Olan biten bundan ibaret.
Unutmak aslında verilmiş bir armağan Sevgili Dostum. Unutmak ve unutarak yola devam etmek... Yeniden hatırlamamak, hatırladıkların yüzünden tüm dünyaya küsmemek... Biz insanlar tek bir insan yüzünden tüm dünyayı lanetlemek gibi bir aptallığa sahibiz. Ve şükürler olsun ki Tanrı bu aptallığımızın farkında. Bizlerin aptallığını silmek için, o aptallığın cezasını ömür boyu çekmemizi önlemek için bizlere unutmayı lütfetmiş. Bu yüzden unutmak bazen hayatı devam ettirebilmenin tek yolu.
Öyle ağır ki zaman şimdi ve ben öyle ağırım ki zamanın içinde, kıpırdayamıyorum. Hayatın bu derin denizinde unutulmuş olanla yeniden karşılaşmaktan bitkinim. Döngünün bir istisnası olduğuma inanmışken, unutmak lütfuna mazhar olduğumu sanmışken, şimdi sanki bugünmüş gibi kulaklarımın içine aynı yalanlar doluyor. Oysa yeminler etmiştim o yalanları bir daha duymayacağıma ve sırf bu yüzden tüm dünyayı lanetlemeyeceğime yeminler etmiştim. Ama döngü Sevgili Dostum sen onu tam unutmuşken gelip seni yeniden buluyor. İnsanoğlunun kaderi benim alnımda yeniden yazılıyor...
Öyle ağır ki zaman şimdi ve ben öyle ağırım ki kendime... Ne yapsam olmuyor...
Resim: Keith Mallett
Bu yazıya efkarlandım. Bir yerlerde bir frekans var sanırım, ve alıcılarımız oraya ayarlı. Karışık bir mevzu, nasıl açıklasam bilemedim. :))
YanıtlaSilEfkar hepimizin ortak damarı be Vladimir... Bu yüzdendir kelimelerimizin anlaşılır olması ve bir o kadar da anlatılamaz olması...
YanıtlaSilİçinden ufak bir tümce çalsam sn aydanatlayankedi olur mu bilmem?
YanıtlaSilUnutmak üzerine..
En kolay olanı bu hayatımızda, işimize gelmeyeni, ya da kaçmak istediklerimizden kurtulmamızın en basit yoluda unutmak.
Cuma günleri hep insan bir haftanın yorgunluğunu unutmak ister ama ya sonraki hafta aynı şeyleri yaşar haldedir. Buda sanırım bizlerin herşeyi sinimizde biriktirdiğimizden dolayıdır.
Ne dersiniz, çok mu alakasız cumaya bağlı olarak bu söylemler.
Unutmamaya çalışarak yaşayan insanları seviyorum ben.. Bir önceki yazına dokunmaya çalışıyorum şimdi Aydan Atlayan Kedi..:) En son yazın beni bir öncekine götürdü.. Unutmadım..
YanıtlaSiliznin olursa bloğumda bir yazıya esinti için son tümceni kullanmak isterim..
YanıtlaSilLİBERTERKEDİ: Elbette olur şeref duyarım :) Unutmak hem iyi hem kötü... Ama bu aralar ben unutmanın iyi taraflarını görüyorum. Aklımın ışıklı aynasına gölgeler düşmesin diye... Ve yola "ben" olarak devam edebilmek için... Cumalar herşeyin biriktiği ve taştığı günler...Bu doğru...
YanıtlaSilKARÖSHİ: Biz insanlar birşeyleri saklarız hep bilirsin... Ama saklanacak olan hep baktığımızda yüzümüzü gülümsetenlerdir... Bunlar asla unutulmaz... Ama acıyı eskisi gibi saklı tutanı saklamamalı... Onu unutacak yetenekte olmalı insan... Yoksa nasıl yürürüz Karöshim... Unutmadan hep aynı acıyla...
TNRCLK: İzin ne demek onur duyarım :)
çok sevdiğim bir resim bu.
YanıtlaSilsevgiler,
Benim de :) Sevgiler...
YanıtlaSiltanrı değil allah alalh
YanıtlaSilŞekil mi önemlidir niyet mi? Eğer niyet önemli ise Tanrı ya da Allah demenin farkı nedir? O kalbimizden geçeni bilir...
YanıtlaSil