06 Ağustos 2008

DÜNDEN KALANLAR

"Bu hayat denilen şey çok tuhaf, oldukça karışık, gerçekötesi komik ve dokunaklı biçimde saçma." dedim Mert'e. Niyetim o artistik cümlelerden birini kurmak değildi.(O artistik cümleleri belki daha ne olduğumu anlayamadığım zamanlarda kurmuşumdur. Belki... Ama yine de sanmıyorum.) Zaten Mert de artistik cümlelerin adamı değildi. Şöyle dedi: "Hayat tayt gibi. " "Neden?" dedim, şöyle devam etti: "Bir kere içindeki harfler benziyor; hayat, tayt... Ve oldukça sıkı geliyor insana. Sarıyor sarmalıyor, izin vermiyor çok gevşemeye sıkmaya."

**********
Üzerimde bebek kokusu kaldı. Onun o ufacık bedenini incitmekten korkarak ve hiç olmadığım kadar gergin, ellerimde tutarken, dahası onu usul usul koklarken siniverdi üzerime kokusu. Dünyadaki en güzel şeyler listesine bir madde daha ekledim.

***********
"Murat Bey nerede?" diye sordu kadın. "İzinli" dedim. "Kaç gün?" dedi "15" diye kestirip attım. Öyle ya konuşma bitmişti. Onun Murat Bey'le bir işi vardı ve Murat Bey 15 gün yoktu. Konuşma bitmişti. Elbette bana göre... Başımı yazmakta olduğum metne çevirdim ve kayıp konsantrasyonuma yalvardım geri gelsin diye. Kadın cırlak ve dişlek seslendi oradan "Olamaz" Yüzüm kocaman bir soru işaretine dönüştü. Kadın anladı ve devam etti: "15 gün izin almış olamaz." Yüzümde o alaycı ve engel olamadığım sırıtış belirdi: "Vallahi hanımefendi izin kağıdında patronun imzasını gördüm ama yine de siz daha iyi bilirsiniz tabi" Hain sırıtış hafif sinirli bir şekle bürünmeye başlamışken bacağıma çimdik attım: "sakin ol." Kadın yeniden cırladı: "Ama olamaz onun izni 9 gün." Pes. "O zaman ben hayal görmüş olmalıyım sevgili hanımefendi" dedim "Neden sinirleniyorsunuz ki?" dedi. "Hiç" dedim "Ben biraz manyağımdır. Genelde sebep olmadan sinirlenirim. Saat 10 ilaaa 12 arasında pek bir asabi olurum. Siz saat 13 de gelin en ballı kaymak zamanımdır." Söylene söylene gitti. Ben de yerimde oturup söylendim. Karşılıklı söylenmiş olduk.

***********
Bana pat diye bir soru sordu. "İnsan kendisini seven ama kendisinin sevmediği biriyle mi evlenmeli yoksa kendisinin sevdiği ama kendisini sevmeyen biriyle mi?" Başka bir seçenek yok mu?" dedim. "Hayır" dedi. "Neden?" dedim. "Öyle işte" dedi. "İyi tamam" dedim. "Cevap vermeyecek misin?" dedi. "Vermeyeceğim" dedim. "Neden?" dedi "Bir üçüncü seçenek olmalıydı" dedim. "Her zaman bir üçüncü seçenek olmalı." "Eğer olsaydı" dedi "Dünya bu kadar karmaşık olmazdı." dedi. Haklıydı. Sustum.

**********
Tüm günü yarısını dinlediğim yarısını dinlemediğim bu yüzden de kafama göre biçimlendirdiğim konuşmalar yapmakla geçirdim. Ve oturup düşündüm; ben kendi başıma kalmak isterken ve bu istek yüzünden kimsenin yanına gitmezken, neden sevdiğim ya da sevmediğim, konuşmaktan keyif aldığım ya da almadığım herkes ama herkes sürekli benim masamın önüne gelip olur olmaz, beni ilgilendiren veya ilgilendirmeyen şeyler anlatıp duruyor? Tüm dürüstlüğümle çoğunu odadan kovarken neden şaka yaptığımı düşünüyorlar? Üstüne üstlük "eeee yeter hadi gidin kafamı şişirdiniz." dediğimde ve "gerçekten söylüyorum, ciddiyim başım şişti." şeklinde vurguladığım halde neden hala bunun gerçek olamayacağını fikrine kapılıyorlar. Ve neden bu kadar çok canı sıkılan ve canı sıkıldığı için başkasının işine engel olmakta sakınca görmeyen insan var?

**********
"Bu hayat denilen şey çok tuhaf, oldukça karışık, gerçekötesi komik ve dokunaklı biçimde saçma." demiş miydim?

Resim: Marcus Jansen


11 yorum:

  1. Yazınla ilgili yorumum yazınla çok ilgisiz de olabilir fazla ilgili de, yazmadan önce peşinen belirtmek istedim.

    Ben ve yakın arkadaşlarım garip insanlarız, egzantrik demek daha doğru olabilir ya neyse. Garip oyunlarımız vardır. Bir kafe, restoran, her hangi bir yerde oturup sohbet ederken birimiz yakındaki masalardan birindeki konuşmaları dinlemeye başlar ve belki çok komik belki çok hüzünlü o konuşmanın içinden bir alıntı yapar ve atar masamızın ortasına. Arkadaşlar cümlemiz şu der tekrar eder aklına takılan cümleyi. Biz onun üzerine yazarız senaryomuzu.

    Bu alıntılar çok güzel ve renkli anlatılmış. Bizim masa başı oyunlarımızı hatırlattı bana. Okurken sanki kendim oynarmış gibi oldum. :)

    YanıtlaSil
  2. Oyun çok eğlenceli gözüküyor :) Bunu en kısa zamanda deneyeceğim. Tek başımayken yaptığım birşeydir aslında yanımda yöremdeki insanlara kulak vermek ve duyduklarım üzerine küçük hikayeler yazmak. İnsanların hikayelerini her zaman merak etmişimdir :)
    Çok teşekkür ederim Vladimir :)

    YanıtlaSil
  3. Üstünü vereceğim dedi çingene, Saymaya başladı,sayarken övüyordu yer yer, Yer yer de esiyordu rüzgar, birden içimizdeki tüm heyecanı dağıtıverdi geleceğe yönelik cümleler. Bu yaşam çizgin, bu da kısmetin, saçları saçlarıma,gözleri gözlerime, oradan nefesime, nefes aldığım yere, yürek atışlarıma indi. Aslında sızdı demeliyim ruhuma. Belki de birden bire doluverdi içime, taştı. Bu daha gerçek gibi görünüyor şimdi buradan bakınca çingeneye. Boynuma dolansın günahı bütün bu falın.
    Biz zorlamasak, biz dayatmasak, onlar çiçek dağıtmayacak belki birbirlerine sarılmış, sahilde yürüyen sevgililere...
    Belki de,
    Asıl hayat, sanırım onların gözlerinde...

    YanıtlaSil
  4. Ben tek söz edebilir miyim şimdi söylediklerin üzerine Sevgili Rüyacı... susuyorum...

    YanıtlaSil
  5. ... koysam bütün çareszliğimi anlatır mı ki?

    YanıtlaSil
  6. bize nerde, ne zaman , nasıl bir sürpriz hazırladığını bilmediğimiz hayta biri de olabilir pek tabi. harfleri de tutuyor hem.
    neyse bunu demeyecektim asıl. tesadüf,tevafuk ne dersen artık. akşam sevgili vagonumda benim de aklıma düştü. "ne iş lan" dedim. bu yerkürede sonumuz belli sadece zamanı bilmiyoruz. bu arada ha babam kasıyoruz sevmediğimiz iş ve ortamlarda ömür adına ama ömür geçiyor. bu olmamalı,böyle olmamalı dedim. dedim de dediğimle kaldım.
    kalmamalıydım..

    ama blogun son hali, çok afili böyle kalsın.

    YanıtlaSil
  7. TNRZCLK: Kelimelerimiz yetmiyor bazen...

    REHAV: "Hayta" kesinlikle :) Zaman zaman el sürçmesiyle hayat yazacağım yerde yazdığım bir kelime... Ve aslında bilinçaltımın ele vuruşu...

    "Böyle olmamalı" diyoruz da hep dediğimizle kalmıyor muyuz?

    Beğendin demek. Sevindim :) Daha ferah oldu gibi geldi bana da.

    YanıtlaSil
  8. Seni uzun zamandır okuyamıyordum, nefis yazılar biriktimişsin.

    YanıtlaSil
  9. Kaptan ben de yeni buldum sayfanı... Yeniden buluşmak ne güzel... Eski dostlar demiyorum ben eskimeyen dostlar diyorum... yeniden merhaba :)

    YanıtlaSil
  10. Ühühühühü o kadar uzun bir yorum yazmıştım ki bu yazına ne olduysa silindi, saçmaladı explorer. Üşendim şimdi herşeyi tekrardan yazmaya. Ne güzel şeyler yazmıştım ya... Nalçak ie..

    YanıtlaSil
  11. Yahu sen hep aynı şeyi yapıyorsun merak ettim şimdi ne yazmıştın :( Benim gibi meraklı köfteye yapılır mı bu?

    YanıtlaSil

Ne demeli...

İnstagram'da tatlı tatlı gülümseyen, yüzünde güneşler parlayan gencecik bir kız gördüğümüzde o mutlu genç kızın bir gün biri tarafından ...