Tam önümde iki çocuk yürüyor. Biri 10 diğeri 12 yaşlarında. Biri sıska ve uzun, diğeri sıska ve kısa. Uzun olan tıpkı bir zürafaya benziyor. Daha biçimini bulamamış çocuk ve adam arası bir bedeni var. Kararsız. Kısa olan ise erken büyümeye karar vermiş. Öyle bir yürüyüşü var ki sanki 45 yaşlarında, bar pavyon ne bulduysa dolaşmış feleğin çemberinden geçmiş. Her cümlesinin sonuna "anasını satayım" lafıyla nokta koyuyor. Bu bedende bu laflar öyle gülünç ki tutamıyorum kendimi.
Uzun olan habire birşeylerin fiyatından söz ediyor. Yok şu şurda ucuzmuş, şu şurda pahalıymış. Hayatta o kadar para vermezmiş. Verilir miymiş canım el kadar şeye o kadar para. Adam bunları resmen kazıklıyormuş işte. Başka yerlere daha sormak lazımmış. Salak mıymış ki hemen oradan pat diye alsınmış. Hem fiyat ucuz olsa bile biraz pazarlık yapmak lazımmış. Ne kadar indirirlerse o kadar karmış sonuçta.
Bizim feleğin çemberinden geçmiş ufaklık kuzu kuzu dinliyor. Uzun ve paragöz olanın lafı bitince koyuyor noktayı: "Senin dinin imanın para olmuş olum"
10-12 yaşındaki iki çocuk arasında bu diyalog geçiyor. Güleyim mi ağlayayım mı bilemiyorum. Sadece şaşırıyorum...
Karikatür: Yiğit Özgür
İnsanları gözlemlemeyi ben de çok severim. Hatta bazen fazla daldığım zamanlar oluyor; tabi o zaman karşı taraf açısından "ne bakıyor bu malak" oluyor. Çocuklara gelince onlardan korkuyorum. Dehşet'ül vahşetler.. Ben çocukken maldım, ama bu yeni yetmeler fişşek gibi.
YanıtlaSilben esas bu çocuklar büyüyünce nasıl olacaklar onu merak ediyorum.. benim 7 yaşındaki kuzende de aynı olay var..neyi nerden nasıl biliyor !?!.. tutuldukları bilgi bombardımanının seviyesini anlıyoruz burdan...
YanıtlaSilAma hayatın eşleri nasıl birleştirdiğini görüyoruz bu olayda!Biri paragöz diğeri çok bilmiş!Bir elmanın yarısı gibi!
YanıtlaSilBen korkuyorum aslında;birgün yeni bir teknolojik zımbırtı çıkacak ve ben ondan anlamayacağım bir velet gelip gösterecek bana :)
Gerçektende hayat zıtlıkarın birleşiminden doğuyor. her iki insanın kendi kişi sel gelişimini sağlamaları, kendilerini tanımak adına yaşamın bize sunduğu tiyatro shnelerini gözlemekle oluyor. sanırım bu da senin gözlemleyip yaşadığın bir oyun ve bunu yazdın bizde hayalimizde bunu yaşdık. burdan öğren memiz gereken ne idi sorusunu karşılaştığımız her olayda ve yaşanmışlıkta sormazssak. hayat kendi içersinde yaşanılan 0 ila enfazla 90 yıl arasında eninde sonunda limiti bitecek bir pil olmanın dışına gitmiyecektir diye düşünüyorum gözlemine aşk olsun
YanıtlaSilhayat okuya bilene bir romandır.
15 yaşımdayken 15 yaşında bir arkadaşım bana "sucu açalım, güzel para var" demişti. Nasıl bir hayalperesttir bu diye bakakalmıştım suratına. 1 sene geçmeden aynı çocuk arkasında boş bidonlar asılı mobiletle yanımıza gelir oldu.
YanıtlaSilŞimdi kendi sucusunu açtı, sipariş verince kendi getiriyor suyu, muhabbet ediyoruz kapıda. Bir hayalin peşinden koştu sanki.