26 Nisan 2008

Bütün bunlar gerçek mi?


Cuma rehavetinden muzdarip bir patates çuvalı gibi ekranın karşısında otururken Ters Meditasyon üzerime 5 sözcük atıp kaçıyor. Kaçarken de şöyle bağırıyor "Mimlendiiiiiiiin" Kendimi gerçekten aydan atlamış bir kedi gibi hissedip peşinden koşuyorum. Onu soru bombardımanına tutuyorum. "Ben aydan atlamış bir kediyim. Yabancıyım. Nedir bu mimlemek? Bu sözcüklerle ne yapacağım?" Durup sakince cevap veriyor: "İşte ben de bu sözcüklerle ne yapacağını merak ediyorum ya..."
Sözcükleri alıp eve götürüyorum. "Lades, Ada, Eroin, Otobüs, Duvar, Şapka" Onlar bana bakıyor ben de onlara. "Ne yapacağız sizinle çocuklar" diyorum sanki bana cevap verebilirlermiş gibi. "Sanki bana cevap verebilirlermiş gibi" lafı aklımdan geçer geçmez "sözcükleri küçümseme" diyen bir ses duyuyorum.Onları bıraktığım yerde bir hareket bir kıpırdanma var. Harfler sanki çok doğal birşeymiş gibi yastığımın üzerinde neşeyle dans ediyorlar. Deliriyorum galiba diye geçiyor aklımdan. Koro halinde bana cevap veriyorlar: "Bazen öykü kendini yazdırır. Merak etme ve bekle..."

Parmaklarım klavyenin üzerinde hızla hareket ediyor. Öyle ki ne yazdığımı bile göremiyorum. Herşey bittiğinde alttaki metin öylece duruyor karşımda:

Telefon susmamacasına çalıyor. Açmak istemiyorum. İstemiyorum istememesine ya telefonun sesinden çıldıracak gibi oluyorum.Sırf bitsin sussun diye açıyorum sonunda. Telefondaki ses: "Acele et bana yardım etmelisin. Lütfen acele et. Başım belada..." Soluk soluğa kesik cümlelerle konuşuyor. "Bunca yıldan sonra bunu söylemek için mi aradın?" demek geçiyor içimden ama ağzımdan çıkan cümle şu oluyor: "Ne istiyorsun? Ne yapmam gerekiyor?" Soluk soluğa ses: "50.000 Ytl'ye ihtiyacım var.Yoksa beni öldürecekler."diyor ve telefonu kapatıyor.

Nerden bulurum bu parayı? Ailemin beş parası yok. Ben daha kötü durumdayım. Onun ölmesine seyirci mi kalacağım? Seyirci kalmak mı? Bunu başını belaya sokmadan önce düşünmeliydi. İyi ama o benim arkadaşım. Tüm çocukluğumuz birlikte geçti.Parayı nereden bulacağım peki? Yok yok imkansız bulamam. Ne yapacağım? Ne yapacağım? Zengin bir tanıdığım da yok ki yüzümü eğip isteyeyim. Gerçi bir insanın hayatını kurtarmak utanılacak birşey değil neden yüzümü eğiyorum ki? Ama birinden birşey istemek hele bu kadar çok parayı istemek...Zengin bir tanıdık? Melahat Teyze evet Melahat Teyze. Ama o da 3 ay olmayacak burada. Kızına gitti, Amerika'ya.

Gitti. 3 ay burada olmayacak. Bilezikleri var. Melahat Teyze. Anahtarları bende. Çiçeklerini sulayacaktım ya. Nasıl da unuttum 1 aydır hiç evine uğramadım. Hem de tam üst katımda olmasına rağmen. Çiçekleri de ölmüştür şimdi. Ne aptalım.

Neden bacaklarım titriyor ki? Hem o bilezikleri ödünç alıyorum. 3 ay içinde mutlaka yerine koyarım. Ruhu bile duymaz. Ellerimde titriyor. Anahtarı kilide sokamadım bir türlü. Hah oldu galiba. İçerisi nasıl da havasız. Karşımdaki duvarda kocaman bir Kovboy şapkası asılı. Ne anlamsız bir süs eşyası. İki kapı arasındaki duvarı tümüyle kaplamış.Şimdi bilezikleri bulmalı.

Yok yok yok. Aramadığım yer kalmadı. Düşün düşün sen olsan nereye koyardın. Kimse bulamasın diye. En olmayacak yere değil mi? Hımmm... Nereye, nereye, nereye? Şapka. Evet şapka. Çehov haklı. İlk sahnede bir silah görünüyorsa o mutlaka patlamalı. Bir şapka görünüyorsa bunun da bir anlamı olmalı.

Haklıymışım. Şapkanın içinde bilezikler, yüzükler ve kolyelerle dolu bir kese var. Şapka bir kasaymış. Bu da neden bu kadar büyük olduğunu açıklıyor. Kendimle gurur duydum. Bir dedektif olabilirim. ha ha ha...

Şimdi bunları ona yetiştirmeli. Nerede olacağım demişti. Otobüs durağı mı? Evet. Saat kaç? 14:22. Sekiz dakika vaktim var. Yetişirim.

Otobüs durağında kimse yok. Şu kız dışında. O da elindeki o aptal dergiyi karıştırıp duruyor. Kulaklıkları da var. Bu iyi. İşte geliyor. Nasıl da yaşlanmış. Ama yürüyüşü aynı. Sol yanına eğik yürüyor. Neden bu kadar sakin? Neden hayatı tehlikede olan bir adam gibi değil hali?

"Eroin işindesin diye duydum." Gülüyor gevrek gevrek."Bunu kimden duydun?" Hatırlamıyorum kimden duyduğumu. Acaba öyle duymadım da benden bu kadar çok parayı istediğinde böyle birşey olacağını mı düşündüm. Omuz silkiyorum. "Parayı getirdin mi?" diyor. Başımı sallıyorum. Sağımı solumu kontrol ederek elimdeki poşeti uzatıyorum. Poşete bakıp gülüyor. "İyi ki gazeteye sarmışsın. Yoksa poşet içindeki para gerçekten komik görünecekti." Yine o gevrek gülüş.

Parayı alıyor. Bana bir kağıt uzatıyor. Defalarca katlanmış bir kağıt. "Ben gidince oku" diyor ve hızlı adımlarla uzaklaşıyor. Arkasından bakıp kalıyorum. Ne teşekkür ne de başka birşey. Kağıdı açıyorum.Şöyle yazıyor:

"Bir Lades oyununda kaybettim. Unutmamakla ünlü bir hafızam vardı bilirsin. Ama kaybettim. Şaşırmakta haklısın. Bu kadar büyük bir para basit bir lades oyunu için çok fazla. Ama bu parayı ona vermeyeceğim. Bu parayla o sana çok sözünü ettiğim adada kendime yeni bir hayat kuracağım. Sana yalan söylemiyordum. Gerçekten hayati bir meseleydi bu. Artık sadece o adada yaşabilirim. Eğer bu şehirde burada bunca hatamla birlikte kalırsam kendimi eninde sonunda öldüreceğim. Anlamanı beklemiyorum. Söylenecek çok şey var. Derinlerde hepsi. Ama dediğim gibi gerçekten hayat memat meselesi. Dostluğuna her daim güvenebileceğimi biliyordum. Beni yanıltmadın. Teşekkür ederim."

Orada gelip geçen otobüslere bakarak ne kadar kaldım bilmiyorum. Tüm bunlar gerçek mi bunu da bilmiyorum. Artık hiç birşey bilmiyorum...


Mimler:
Ters Meditasyon: Dernek, çilek, Picasso, hamak, mahkeme (Hadi bakalım kısasa kısas :)
Ekim Günlüğü: Pamuk, civa, gökyüzü, çığlık, cam
Buz cevheri: Kenya, domates, defter, el, çivi

10 yorum:

  1. Demek beni kendi mimimle vurursunuz ha? =)
    Bu mim konusunun mimbaşı bendim efendim ama isterseniz sizin kelimelerinizle de yeni bir hikaye yazabilirim?

    İlk kez mimlendiğimde "mim ne ola?" demiştim. İsterseniz kısaca açayım:
    Sanal alemdeki mimin anlamı bildiğimiz mimden farklı. Bir kişi bir konuda bir yazı yazar ve aynı konuda yazılması şartıyla onu başka sitelere gönderir. Onlarda başkalarına. Böylelikle bir mim dalgası oluşur. Bunu yaparken mimi ilk başlatan kişi(mimbaş) ile kişiyi mimleyen sitenin adresini, yazısının bir yerinde link olarak belirtmesi makbuldür. Hatta yazının bulunduğu sayfayı link olarak belirtmesi daha uygundur. Katılan herkes için faydalı birşeydir. Öyle işte..

    Bakmak isterseniz benim hikayem:

    BURADA



    www.buzcevheri.com

    YanıtlaSil
  2. Bu arada birgün hikayenizdeki adam gibi birini yolup, çekip gideceğim... =)




    www.buzcevheri.com

    YanıtlaSil
  3. gördüm, okudum ve yazdım.

    YanıtlaSil
  4. Buzcevheri taiki isterim benim kelimelerimle yeni bir öykü yazmanızı. İnanın merakla bekliyorum. Bakalım ortaya nasıl bir öykü çıkacak :)

    YanıtlaSil
  5. Vayy!Mimcevherleri içinden iyi bir hikaye.Baya gerçekçi olmuş!Yaa ben yazamıyorum!Ondan gerçekçi mi geliyor!Ama çok iyi bir senaryo olur maşallah :)

    YanıtlaSil
  6. Zehirli Örümcek bir sonraki mim sana gelecek haberin olsun :)))

    YanıtlaSil
  7. ehu ehu!Korkuyom ben bu mimlerden!Kim beni mimlicek diye korkuyom :)

    YanıtlaSil
  8. hoş bir öykü olmuş... gayet isabetli olmuş size mim göndermek:)

    bu arada, gönderdiğim mimi bana tekrar göndermiş olmanıza rağmen, yakın zamanda seçtiğiniz kelimelerle bir şeyler yazmaya çalışacağım...

    YanıtlaSil
  9. çok zor ama keyifli bir mim olmuş..
    Sanirim mimilerin içinde bu en güzeliymiş.

    YanıtlaSil
  10. Nereden bulup okudun bu yazıyı :) İnan ben bile unutmuştum :)Evet çok keyifliydi. İlk mimdi bir de :)

    YanıtlaSil

Ne demeli...

İnstagram'da tatlı tatlı gülümseyen, yüzünde güneşler parlayan gencecik bir kız gördüğümüzde o mutlu genç kızın bir gün biri tarafından ...