Sanki kopuvermiş de yere düşmüş bir elma gibi hissediyorum kendimi bu ara. Hani havanın nemine, güneşe, rüzgara ve tüm bunlarla mücadeleye alışmışken şimdi bu sıcak toprak üzerinde böyle yan gelip yatmak huzurumu bozuyor. Yok yok tatil bana yaramıyor.
***
İki gün göl kıyısı, bahçeler, dağ tepe dolaştım. Mavi gök, yeşilimsi göl ama en çok da zeytin ağaçları iyi geldi. Neden? Sonra gönüllü mahpus oldum. İnsan bazen kendini böyle eve hapsetmek istiyor. Odaya kamp kurdum. Filmler filmler filmler ve kitaplar. Gazete yok. Televizyon yok. Gürültü yok. Tek ses bir kaç sevdiğim şarkı. Yeter. Patlamış mısıra dönmüş bu kafa biraz daha patlarsa fena olacak. İyidir böyle. Bir kaç şarkı yeter.
***
Bu ara nedense eski püskü filmlere merak saldım. Geçmişi yadediyorum desem olamaz çünkü o filmlerin çekildiği yıllarda annem babam tanışmamışlardı bile. Bu çağa uygun olmadığıma inandığımdan mı ne bütün bu filmleri böyle seviyor olmam? Mümkündür paşam. Niagara uzun zamandır izlenmeyi bekliyordu. Marilyn'e bakarken Banu Alkan'a ne büyük hakısızlık ettiğimi anlayıverdim aniden. Öyle ya Banu'yu hasta yatağında, havuzda, kumlarda güneşlenirken gece makyajı yapıyor diye yerden yere vuran ben, Marilyn'e bakınca anladım ki Banu cidden Holivud starı. Öyle ya; Marilyn yeni uyanmış, yatakta uzanıyor. Kırmızı dudaklarında bir sigara. Baygın baygın tavana bakıyor. Kapı çalar çalmaz sigarayı söndürüp uyuyor numarası yapıyor. Sonra başka bir sahne. Duştan çıkıyor. Dudakları yine kıpkırmızı. Marilyn karşımıza Niagara'da hep kıpkırmızı dudaklarla çıkıyor. Bundan sonra Banu Alkan'ı hastane yatağında pembe ruju yeşil farı ile yatıyor diye eleştirirsem iki olsun.
***
Birileri, Binbir Gece Masallarından bazı bölümler söylüyorlardı. Nedense o masalları okuduklarına sevindim. Ama hayır onlar o bölümleri, kitabı okudukları için değil aynı adlı diziyi izledikleri için biliyorlarmış. Yahu neden böyle saçma sapan şeylerde hayalkırıklığı yaşıyorum ben? Ne aptallık! Okumasınlar, bana ne? İnat eder gibi Binbir Gece Masallarını yeniden okumaya başladım. Kime neye inat ediyorsam artık. Hayalkırıklığım dünyada böylesi güzel bir şey varken ondan mahrum kalmalarına üzülmek miydi acaba? Bilemedim. Dedim ya; bana ne? Okumazlarsa okumasınlar.
***
Anneannem, hep odamda olduğum için odaya in demeyi tercih ediyor. İn dediğine göre bana da ayı demek istiyor olabilir. Bu beni güldürüyor ama in dedikten sonra ettiği sözler asla güldürmüyor. İnimden çıkacakmışım da iki insan görecekmişim. "Yahu iki insan görmek istemiyorum iki satır birşey okumak istiyorum" diyorum bu kez de "kızım kör olursun bu kadar okuma" diyor. "Bu konuyu kapatalım" diyorum "tamam kapatalım haydi dışarıya gel" diyor. Ve yine başa dönüyoruz. Onun gibi kalabalıkları seven birinin benim gibi kalabalıklardan bunalmış birini anlamasını bekliyorum her nedense...
***
Kucağımda binbir gece masalları ekranda Marilyn'in baygın bakışları kulağımda anneannemin sesi. İşte tatil, tatiii tatiii tatiii diye diye böyle geçiyor.
Fotoğraf: Alfred Eisenstaedt
***
İki gün göl kıyısı, bahçeler, dağ tepe dolaştım. Mavi gök, yeşilimsi göl ama en çok da zeytin ağaçları iyi geldi. Neden? Sonra gönüllü mahpus oldum. İnsan bazen kendini böyle eve hapsetmek istiyor. Odaya kamp kurdum. Filmler filmler filmler ve kitaplar. Gazete yok. Televizyon yok. Gürültü yok. Tek ses bir kaç sevdiğim şarkı. Yeter. Patlamış mısıra dönmüş bu kafa biraz daha patlarsa fena olacak. İyidir böyle. Bir kaç şarkı yeter.
***
Bu ara nedense eski püskü filmlere merak saldım. Geçmişi yadediyorum desem olamaz çünkü o filmlerin çekildiği yıllarda annem babam tanışmamışlardı bile. Bu çağa uygun olmadığıma inandığımdan mı ne bütün bu filmleri böyle seviyor olmam? Mümkündür paşam. Niagara uzun zamandır izlenmeyi bekliyordu. Marilyn'e bakarken Banu Alkan'a ne büyük hakısızlık ettiğimi anlayıverdim aniden. Öyle ya Banu'yu hasta yatağında, havuzda, kumlarda güneşlenirken gece makyajı yapıyor diye yerden yere vuran ben, Marilyn'e bakınca anladım ki Banu cidden Holivud starı. Öyle ya; Marilyn yeni uyanmış, yatakta uzanıyor. Kırmızı dudaklarında bir sigara. Baygın baygın tavana bakıyor. Kapı çalar çalmaz sigarayı söndürüp uyuyor numarası yapıyor. Sonra başka bir sahne. Duştan çıkıyor. Dudakları yine kıpkırmızı. Marilyn karşımıza Niagara'da hep kıpkırmızı dudaklarla çıkıyor. Bundan sonra Banu Alkan'ı hastane yatağında pembe ruju yeşil farı ile yatıyor diye eleştirirsem iki olsun.
***
Birileri, Binbir Gece Masallarından bazı bölümler söylüyorlardı. Nedense o masalları okuduklarına sevindim. Ama hayır onlar o bölümleri, kitabı okudukları için değil aynı adlı diziyi izledikleri için biliyorlarmış. Yahu neden böyle saçma sapan şeylerde hayalkırıklığı yaşıyorum ben? Ne aptallık! Okumasınlar, bana ne? İnat eder gibi Binbir Gece Masallarını yeniden okumaya başladım. Kime neye inat ediyorsam artık. Hayalkırıklığım dünyada böylesi güzel bir şey varken ondan mahrum kalmalarına üzülmek miydi acaba? Bilemedim. Dedim ya; bana ne? Okumazlarsa okumasınlar.
***
Anneannem, hep odamda olduğum için odaya in demeyi tercih ediyor. İn dediğine göre bana da ayı demek istiyor olabilir. Bu beni güldürüyor ama in dedikten sonra ettiği sözler asla güldürmüyor. İnimden çıkacakmışım da iki insan görecekmişim. "Yahu iki insan görmek istemiyorum iki satır birşey okumak istiyorum" diyorum bu kez de "kızım kör olursun bu kadar okuma" diyor. "Bu konuyu kapatalım" diyorum "tamam kapatalım haydi dışarıya gel" diyor. Ve yine başa dönüyoruz. Onun gibi kalabalıkları seven birinin benim gibi kalabalıklardan bunalmış birini anlamasını bekliyorum her nedense...
***
Kucağımda binbir gece masalları ekranda Marilyn'in baygın bakışları kulağımda anneannemin sesi. İşte tatil, tatiii tatiii tatiii diye diye böyle geçiyor.
Fotoğraf: Alfred Eisenstaedt
Ben de Kuran'ı okumaya kalktığımda "fazla deşme kızım fazla derine inilmez o konularda" gibi uyarılar alırdım hep,"gözlerin kör olur lafı da ilave edilirdi ikazlara, ama şu yaşıma geldim kör falan olmadım.Sevgilerimle.
YanıtlaSilkime yaradı ki! aha işte bak geçti gitti sayılı gün. neyse iki ay sonra bi dokuzluk daha var. onu bekliyoruz şimdiden!
YanıtlaSilSUFİ: Okumakla kör olunmaz bunu anlatamadım gitti :) Asıl okumamakla kör olunur kimsenin bundan haberi yok...
YanıtlaSilREHAV@: Kimseye yaramadı anlaşılan :) Bir 9 gün daha var ha. yine elma gibi düşeceğiz desene :)
ya bu ne güzel yaşam o ini benimle paylaşır mısın ?
YanıtlaSilPaylaşırım tabi :)Ama anneannem "hey kutup ayıları azıcık dışarıya çıkın da iki insan görün" der, haberin olsun :)
YanıtlaSilolsun,desin bizde ayıysak yeriz onu :)
YanıtlaSilanneannen ve anneannem çookk iyi anlaşırlardı =) sadece benim odama in denildiğini düşünmeye başlamıştım mutlu oldum birden :P
YanıtlaSilSİMİNYA: Yeriz valla :)
YanıtlaSilKALDIRIM ÇOCUKLARI: Şimdi ben de rahatladım :) Ben de sadece bana diyorlar sanıyordum. Yaşasın in kardeşliği :)
Senin "in" kimbilir ne kadar güzeldir?
YanıtlaSilTatil bitti ve galiba bana da yaramadı.
Sevgilerimle...
Boşluk duygusu yaramıyor bize galiba Özlem'ciğim... Birazına katlanılıyor da çoğu zor geliyor...
YanıtlaSilSevgiler benden sana...
Geçmişin dandik filmlerinde bile işini seven insanların samimiyeti var, dandik olmayan filmleri ise cidden iyi. Senaryo değil mübarek dört dörtlük tiyatro eseri gibi ölçülüp biçilip karaktere giydirilmiş aksamayan sözler, defalarca prova edilmiş sahneler, ciddi oyunculuk sergilenmiş filmler. Keşfedilmeyi bekliyor hepsi de.
YanıtlaSilBana da bir ara fazla okuma sürmenaj olursun derlerdi. Artık eskisi kadar fazla okuyamıyorum. Ülkemizde yeni ve ilginç bir şeyin fazla olmadığını düşünmeye başladım. Vakit kaybetmeye değmeyecek kitaplardan uzak duruyorum. Senin filmlerde yaptığını ben de kitaplar için yapıyorum sanırım.
İnan bana son zamanları hep o filmleri izleyerek geçiriyorum. Onlar da başka bir tat var.
YanıtlaSilBen inatla okumaya devam ediyorum. Henüz hiç birşey olmadı :) Vakit kaybı olan hiç birşeye ben de elimi sürmem. Bunca değerli kitaba yetişemezken onlara zaman ayırmak mümkün mü?