07 Ekim 2008

BİTTİĞİNDE...

Büyük ihtimalle ölürken, yani tam o anda ölmek üzere olduğumu anladığım anda, çok şaşkın olacağım. Başına gelmiş ve gelebilecek olan herşeyden bir biçimde kurtulup, dengesi kaymış hayatının sarsıntılarla dengesini bulacağı inancı ile yaşamış herkes şaşırmaz mı ölürken?

Bu hiç olmadı. Yani süreklilik duygumu hiç kaybetmedim. Bir şekilde, öyle ya da böyle sürdü hayat. Çok fazla yara bere de almadım zaten. Çünkü, bana birşey olacağına hiç inanmadım. Olsa da hepsinin üstesiden gelirdim nasılsa. İnançlarımız değil midir ruhumuzu da bedenimiz de yöneten, bize bir hayat planı çizip o çizgide gitmesini, o çizgiden saptığında itile kakıla o çizgiye gitmesini sağlayan...

Mesela kemiklerimden hiçbiri kırılmadı yükseklerden atlamama, kaç kez ağaçtan düşmeme ve dalgınlığım nedeniyle oraya buraya çarpmama rağmen. Parmaklarımdan herhangi biri de kopmadı, gözüme birşey de batmadı ya da herhangi bir hastalıkla boğuşmak zorunda kalmadım öyle kendimi herşeyden sakınan biri olmamama rağmen. Beden nasılsa ruh da ona paralel gitmez mi? Ya da tam tersi. Bu nedenle ruh da aldığı yaraların hepsini tek tek sarmayı becerebilenlerden oldu. Umursamadı bile ne kadar incnip, ne kadar kırıldığını, hayalkırıklıklarını... Çünkü, hep bir şekilde üstesinden geleceğini bildi. İşte tüm bunlar yüzünden ölürken, ki ondan kurtulmak imkansız, çok şaşkın olacağım. Çünkü, içinden kendimi çekip çıkaramayacağım tek şey bu olacak.

Sabah haberleri okurken birden bire farkettim ki dünyayı da aynı şekilde düşünüyorum ben. Herşey başına gelir ama o bunların içinden bir şekilde çıkar, kendini toplar, dengesini bulur ve dönmeye devam eder. Savaşlardan, kırımlardan, kandan, krizlerden, açlıktan, kıtlıktan, bozulan dengeden nasıl şimdiye kadar çıktıysa bütün bu felaketlerden, insanı umutsuzluğa sürükleyen bütün herşeyden de sanki yeni doğmuş gibi çıkar. Oysa bu kendini sürekli var etmekten yorgun düşmüş dünyanın da bir ömrü var, her ne kadar bunun farkında olmadan yaşamanın rahatlığına sığınsak da. Bir dayanma gücü var. Bizler onu böylesi hırpalayıp dururken, dişlerini sökerken mesela ya da karnını deşerken, onu kanla sulayıp, saçlarını keserken, göğsünü çöle çevirirken daha da kötüsü durmamacasına hayalkırıklığına uğratırken, nereye kadar dayanabilecek?

Merak ediyorum; Dünya, ömrünün sonuna geldiğinde o da benim gibi şaşıracak mı? Hani tüm bu belalardan bugüne kadar sıyrılmış olan şu koca dünya...
Resim: Richard Baxter

13 yorum:

  1. Epeyi oluyor bir arkadaş sormuştu : ölümden korkuyor musun? diye . Nedense kendi ölümüm üzerine çok düşünmemişimdir. Ölüm korkusunu daha çok yakınlarım için duymuşumdur. Onlara bir şey olursa diye korkmuşumdur. Bencillikten mi kaynaklanıyor, bilmiyorum ; yalnız kalma korkusu mu? yada onlara duyulan sevgidenmi . Galiba hepsinden.

    Yanıbaşınızda birileri yaşlanıyorsa ve siz buna tanık oluyorsanız oldukça üzücü bir durum bu. Sizin yanınzda büyük hastalıklar geçiriyorlar, güçten düşüyorlar, eş dost cenazelerinde eskisi gibi metanetli olamıyorlar. Televizyondaki ölüm haberlerinde kanal değiştiryorsunuz, gayri ihtiyari, gece evin içinde geç saatlerde dolaşıyorsanız kendinizi nefes alıp almadıklarını kontrol ederken buluyorsunuz. Nefes aldıklarını fark etiğinizde rahatlıyorsunuz.

    Allah ölümünde hayırlısını versin, kimse eziyet etmeden, fazla üzmeden,yormadan hakka yürümeyi nasip etsin.

    YanıtlaSil
  2. Ölüm içinde değişiklikler barındırıyor her birimiz için...Mesela bir yakınım uzun zaman yattı ve son ölümdü hepimiz gibi oda biliyordu...Babam bir gün aniden aramızdan ayrıldı...Hasta yatarken biliyorsamki öleceğim sanırım şaşırmam...Ama bildiğim bir şey var daha önceden yaşamadığın bir şeyi rüyanda göremediğin için hazırlıklı dahi değilsen ne yaşarsan yaşa ( ki çok acı çektiğime inanırım fiziksel anlamda ) nekadar canın yanarsa yansın eğr kafandaki düşünce ben bun atlatacağım sa atlatıyorsun...Teşekkürler yazı için...

    YanıtlaSil
  3. Bu sorunun dogru cevabini belki de hicbir zaman bilemeyecegiz Kedicim; Ama sanki bana dunya sasirmazdi gibi geliyor. Cunku bir tek insan unutuyor sonunun olum olacagini. Ve o yuzden sasirip sarsiliyor olum aninda.

    Allah hepimizin olumunu daha guzel bir baslangicin esigi kilsin insaallah. Ve yasarken unutmayip o ana hazirlanmayi...

    YanıtlaSil
  4. Bence sadece düşünecek dünya.. Neydim, ne oldum diyecek. İnsanoğlunun haline bakıp müstehak size diyecek belkide...
    Kurtulduğuna da sevinebilir en kötüsünden...

    YanıtlaSil
  5. ENİS DİKER: Çoğumuz kendi ölümümüzü değil de sevdiklerimizin ölümünü düşünüyoruz daha çok galiba. Çünkü, gidiyor olmak değil de birilerinin gidiyor olması daha dayanılmaz geliyor bize. Yoksunluk duygusundan dehşete düşüyoruz. evet bu biraz bencilliğimizden kaynaklanıyor. Çünkü acıya dayanamıyoruz. Kendi ölümümüzden sonra acı olup olmayacağını bilmiyoruz çünkü.

    Ve yanıbaşınızda birilerinin yaşlanıyor olması ölüme yaklaşıyor olmaları da bizleri korkutuyor. Ölümle bir çeşit yüzleşme mi bu acaba? Haberlerde gördüklerimiz ise yaşamak için göz ardı etmek zorunda olduğumuz ölümün aslında hemen yanıbaşımızda oluşunun birer işareti gibi.

    AGNUS DEİ: İnsan yaşamak için bu süreklilik duygusuna sahip olmak zorunda. Her an her dakika ölüm fikri ile yaşamak mümkün değil çünkü. İnsan ölümle ancak yakınlarını kaybettiğinde yüzyüze geliyor.
    Ben teşekkür ederim, okuduğun ve yorumladığın için...

    KREMALININ ANNESİ: Çok doğru asla bilemeyeceğiz bu sorunun cevabını. Bunca şeyi atlatan dünya sanırım olup bitenden gelinen noktadan sonunu da kestirebilir.

    ELA: Büyük ihtimalle bizim ona ettiğimiz eziyetten kurtulduğuna sevinecektir. İnsan zalim çünkü, kendi evini yok edecek kadar zalim hem de...

    YanıtlaSil
  6. Her şeyin geçtiği gib bu da geçer. Ama bazen sıyrılmak o kadar kolay olmuyor.

    YanıtlaSil
  7. Bu doğru. Bazen sıyrılmak hiç kolay değil, bazı şeylerden sıyrılmak ise imkansız...

    YanıtlaSil
  8. İnsan yaşama isteğini kaybedince daha kolay yara alıyor, yaraları kolay iyileşmiyor sanırım.

    YanıtlaSil
  9. Yaraların tek ilacı da bu değil mi zaten: yaşama isteği...

    YanıtlaSil
  10. demin öldüm
    yeni gördüm
    sesmişim ah
    imdi sustum

    YanıtlaSil
  11. Ses kadar gelir geçeriz ya... Yankımız kalır mı dağların yamacında?

    YanıtlaSil
  12. Dünyamız şaşırılacak ya da şaşıracak kadar hızlı ölmüyor ki, acı çeke çeke, yavaş yavaş boyluyor tahtalı köyü. O yüzden şaşıracağını sanmam.

    YanıtlaSil
  13. İşte bu konuda çok haklısın. Acı çeke çeke ölüyor. Zamanı geldiğinde bekliyor olacak ölümünü...

    YanıtlaSil

Ne demeli...

İnstagram'da tatlı tatlı gülümseyen, yüzünde güneşler parlayan gencecik bir kız gördüğümüzde o mutlu genç kızın bir gün biri tarafından ...