Günler öyle hızlı geçip gidiyor ki son zamanlarda, sanki uzun, ağaçlı bir yolda çok ama çok hızlı giden bir arabanın içindeymişim de etraftaki hiç birşeyi göremiyormuşum gibi hissediyorum. Ve Sevgili Dostum, usul usul giden bir trenin içinde yol alır gibi geçen zamanları özlüyorum.
İnsan böyle zamanlarda kontrolü elinde olmayan o arabanın içinde yol almaktan bitap düşüyor. Hızdan, etrafını görememekten, geçip giden ama ne olduğunu anlamadığı hayattan yorgun düşüyor. Yollardan hayat akıyor ve hayat hızla kapanıp açılan göz kapaklarımızın hep kapalı anına denk geliyor.
Şimdi böyle zamanlardan geçiyorum Sevgili dostum ve durmayı, durabilmeyi akıl almaz bir hasretle özlüyorum. Dura dura yol almayı ağır aksak seyretmeyi... Tüm o hızın içinde savrulup dururken istiyorum ki gökten bir kocaman el uzansın, tutsun beni boynumdan, alıp dünyanın en sakin köşesine koysun, o hengameden uzaklaşayım, ona dahil olmayayım bir süre sadece uzaktan bakayım. Ve dostum yine istiyorum ki; O arabanın içinden tüm hıza rağmen atlayayım çimenlerin içine. Kalayım orada öylece. Zorunluluklardan akıp gitsin üzerimden. Ben orada öylece çimlerin üzerindeyken güneş değsin alnıma ve ay parlasın saçlarımın içinde. Gece ve gündüz kayıp gidiversin parmaklarımın arasından. Derdini tasasını hiç çekmeyeyim akıp giden zamanın. Çekmeyeyim çünkü her anını olağanüstü bir yavaşlıkta yaşayayım, tadını çıkara çıkara.
Bütün bunlar neden Sevgili Dostum? Neden hayatın bir noktasında o çılgın sürücünün arabasına binmek zorunda kalıyoruz? Neden etrafımızdan hayat akıp giderken biz tüm çabamızı o sürücüye yavaşlaması için yalvarmakla geçiriyoruz? Ve dostum neden kör oluyoruz hızdan? Yoruldum bütün bunlardan Dostum. Hızdan ve kör olmaktan yoruldum. Şimdi durayım istiyorum. O ağır aksak trenin sesini çok ama çok özlüyorum...
Fotoğraf: Engin Güneysu
Bilmem neden şu an ağlıyorum...Klasik müzik eşliğinde yazdıklarını okumak nasıl bir duygu oluşturdu bende bilemezsin...Okadar çok hızlı gidiyorki bu sürücü sevdiklerimize dahi değemeden yanlarından geçiyoruz...Küçücük bir kızken elimde papatya demeti köprüden geçen arabaları yada boğazdan geçen gemileri izlerdim...Büyümek ve içlerinde olma hayalleri kurardım...Ama hiç bilemezdim bir gün kucağında papatyalarla oturan kızı özleyeceğimi...Büyümek bu ...Birşeylere karışmak ve bazen kontrolsüzce hayatta akmak...Durduramadığın yerde özlemlerini anımsamak ve anlatmak...Bir gün umuyorum tadını çıkarmayı öğreniriz...
YanıtlaSilo hızlı arabanın sürücüsü kendimiz miyiz yoksa?
YanıtlaSilsevgili kedi,
YanıtlaSilbuna benzer bişeyleri bende tamda burada "http://benimgizlibahcem.blogspot.com/2008/09/d-yorgunu.html"
yazmıştım.Ben çok kederliydim bunları yazarken benim için çok kıymetli birini kaybetmek üzereydim.Üzgündüm.Herşey gelip geçiyormuş ben sadece izleyebiliyor hiçbirşeye dahil olamıyormuşum hissi vardı hep.Sen kötü hissederek yazmamışsındır umarım.
sevgiler..
AGNUS DEİ: Agnus'cuğum ağlama ne olur. Üzüldüm ben şimdi ama :( Lütfen ağlama...
YanıtlaSilMETANOİA FOREVER: Belki... Belki de gölgemiz...
TABİAT ANA: Kötü hissederek değil Sevgili Tabiat Ana yorgun parmaklarla yazdım bunları. Çünkü, yoruldum gerçekten yoruldum zorunluluklardan, hızdan kendi hayatımı unutmaktan...
Bugün yine Cuma. Gelecek Cuma gününü, sanki aradan sadece bir gün geçmişçesine bir hafta sonra yaşayacağız. Ama onca zamanın ne zaman geçip gittiğini bir türlü anlayamamış olacağız yine. Gerçekten zaman çok hızlı mı geçiyor, yoksa biz hızla yaşarken nasıl geçtiğini farkedemiyor muyuz? Hep yetişmemiz gereken yerler, yetiştirmemiz gereken işler arasında koşturup duruyoruz. Ve hayat, dediğin gibi hep gözümüzün kapalı olduğu anlara denk geliyor. Eline sağlık, çok güzel ifade etmişsin...
YanıtlaSilSanırım biz büyüdükçe zaman akışkanlaşıyor ve hızla akıp gidiyor. Çocukken, henüz o hıza kıyıdan köşeden bulaşmamışken daha yoğundu sanki...
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Sevgili Parpali...
Kime çarpsam "sakin bir yer huzur istiyorum,ıssız bir adaya düşsem, kafamı dinlesem, hiç kimse olmasa, sessizlikte kalsam öylece"bu cümleleri kuruyor hatta- sende köyle ilgili yazmıştın- herkes köyde yaşamak istiyor neredeyse.Ne oldu ya kim bindirdi bizi bu hızlı arabaya çıkarın bizi kardeşimm.Bizim burdada hava yağışlı gibi resim baya isabetli, sevgiler ayın prensesi kedi ;)
YanıtlaSilÇünkü, bu hız doğamıza aykırı Siminya'm. Ve zaman geçtikçe biz kendi doğamızda yaşarsak daha rahat daha huzurlu olacağımızı anladıkça bunalıyor, yoruluyoruz bu hızlı hayattan. Bu tıpkı kısacık hayatlarımızın bir anda ellerimizden kayıp gidivermesi gibi telaşlı bir duygu...
YanıtlaSilSevgiler sana da Siminyacığım :)
__ benim ve etrafımdaki çoğu insanın da aynı hisleri yaşadığını gözlemliyorum... biz çözümü yogada, durup bedene, içimize ve evrene bakmakta bulduk .... iyileşmemizi sağladı,yeniden doğmamıza,etrafı algılamamıza,farkındalığa ve zamanı yavaş çekime almamıza yardım etti__
YanıtlaSilGene güzel bir konu :) Aklıma rahmetli Zeki Müren in aylara yıllar bir telaş geldi şarkısı geldi :)
YanıtlaSilSanırım ipin ucu tv ve telefonla kaçmaya başladı, gene idare ediyorduk. Ama cep telefonları ve bilgisayar üzerine tuz biber ekti.
Şimdi biden fazla şeyle meşguluz hep. Bilgisayarda iş yaparken msn e cevap veriyoruz, mailleri kontrol ediyoruz. Hafta sonu parklarda laptoplu insanlar görür olduk. Akşamlarımız programlı şu kanalda şu dizi arkasında bu progam. Girdap gibi gittikçe daha az sosyalleşiyoruz, daha az sosyalleştkçe teknolojiden medet umuyoruz.
DENİZERO: İnsanın kendi içinden uzaklaşması ya da uzaklaştırılması ile başlayan sorun ancak bu şekilde çözülebilir belki de: yani kendi içimize, kendi doğamıza dönerek...
YanıtlaSilENİS DİKER: Bütün bunlar yüzünden binlerce parçaya bölünüp bir bütün olamıyoruz ya. Ben şimdi kendi parçalarımı toplama peşindeyim. Belki de bu yüzden bu kadar dağınık bu yüzden bu kadar yorgunum...
devleti alimizin hışmından sen de nasbini aldınnn... nabeeerrr!?
YanıtlaSilEh öyle oldu. Sırada hangileri var merak içerisindeyim. Belki de interneti toptan yasaklarlar ha? Olur mu olur...
YanıtlaSilAslında her yol dönüp yine bize çıkmıyor mu Fulya? Neden bu arabaya biniyoruz. Nedir bizi ona binmeye zorlayan arzularımız, isteklerimiz. Neden bu kadar çok şey istiyoruz. Kimse bizi zorla o arabaya bindirmiyor. Biz kendimizi zorla o arabaya bindiriyoruz. Çünkü bu dünyada hep kuralına uygun yaşamayı seçiyoruz. Bu arada hepimize geçmiş olsun. Yasakladılar bizide sonunda. Sağolsun www.ktunnel.com:)) Sevgilerimle...
YanıtlaSilYakında nefes almak da yasak olacak galiba Haşim. Nasıl bir mantıktır bu anlamadım gitti.
YanıtlaSil