Çok uzun zaman önce izlediğim bir film birden bire kendisini anımsatıverdi bana. İşleri yangın söndürmek değil kitap yakmak olan itfayeciler, yanan kitaplar, gizli gizli kitap okuyan insanlar, aniden basılan ve kitap var mı yok mu diye aranan evler, televizyondaki şovlarla beyni yıkanan insanlar... Ray Bradbury'nin 1951 basımı o nefis kitabından uyarlanmış filmi izlediğimde dehşete düştüğümü anımsıyorum. "Ya bir gün... " diye başlayan cümleler kurduğumu... Filmin son sahnelerin de ise çok duygulandığımı... Kitapları okuyup ezberleyen ve sonra da onları yakmak zorunda kalan insanların her birinin beyninde gizlenen kitaplara bakarken "yürüyen kitaplar" diye mırıldandığımı anımsıyorum.
İnsanoğlu yaratıcıdır. Ve en güzel özelliği budur. Kitapları yakılırsa, o kitapları ezberler, onları ezberden başkalarına okur ve onların kaybolup gitmesine asla ve asla izin vermez. Okumanın, yazmanın, düşüncelerini iletmenin her zaman bir yolunu bulur. Ve insanoğlu şu sözleri etmiş ve gelecekte de edecek olan adamların her zaman her yerde var olacaklarını bilir: “Bitişik evdeki kitap, dolu bir silahtır. Yakın gitsin. Silah ateş etmesin. Adamın kafasını koparın. İyi okumuş bir adamın hedefi olmayacağını kim bilebilir ki? Ben mi? Ben böylelerini hazmedemem, bir dakika bile…"
Nereden aklıma geldiyse bu film şimdi... Kimbilir?
İnsanoğlu yaratıcıdır. Ve en güzel özelliği budur. Kitapları yakılırsa, o kitapları ezberler, onları ezberden başkalarına okur ve onların kaybolup gitmesine asla ve asla izin vermez. Okumanın, yazmanın, düşüncelerini iletmenin her zaman bir yolunu bulur. Ve insanoğlu şu sözleri etmiş ve gelecekte de edecek olan adamların her zaman her yerde var olacaklarını bilir: “Bitişik evdeki kitap, dolu bir silahtır. Yakın gitsin. Silah ateş etmesin. Adamın kafasını koparın. İyi okumuş bir adamın hedefi olmayacağını kim bilebilir ki? Ben mi? Ben böylelerini hazmedemem, bir dakika bile…"
Nereden aklıma geldiyse bu film şimdi... Kimbilir?
Nereden aklına gelmişse bu film şimdi :-)
YanıtlaSilSenaryosu da pek bir tanıdık, ilahi Kedicik :-)
Ben de anlayamadım Mertciğim nereden aklıma geliverdi bu film :) Hay Allah...
YanıtlaSilAh ah ah! François Truffaut'nun 1966 yapımı filmi ne güzeldir, ne çarpıcı, ne unutulmaz... Ve ne acı ki, ne kadar uyar günümüz Türkiye'sine...
YanıtlaSilKeşke o filmde olup bitenlere baktığımızda "hadi canım, olur mu böyle şeyler, imkansız" deyip gülebileceğimiz günleri görsek... Keşke...
YanıtlaSilFilme ne gerek... Çok da eski değil 20-30 yıl önce Türkiye'de insanlar öldürülüyor, idam ediliyor, kitaplar yakılyordu.
YanıtlaSilBu karar cahil insanların verdiği cahilce bir karardan başka bir şey değil. Kafası çalışmaz onların, zaten çalışsa bilir ki blogspot'u kapatmakla bir halt olmaz. Gidilir başka yerde blog açılır... Adamların bir boktan haberi yok ki, internet nedir, nasıl bir şeydir bilmiyor...
Bu kapanma olayının ardında blogları olan kişileri susturmak gibi bir amaç olduğunu sanmıyorum. Türkiye'de bu hizmeti verenlerin olduğunu düşünmek daha mantıklı. Youtube kapandı gördük, Türk video siteleri yükseldi. Bunda da öyle bir şey olabilir.
Burada komplo teorisi üretmeye ya da "vay özgürlüğümüz gidiyor!" naraları atmaya gerek yok. O kadar kolay değil susturmak. Sizi bilmem beni kimse susturamaz.
Başımızdaki cahillerden kurtulmamız gerek. E ama bu adamları buralara kim getirdi, uzaylılar değil herhalde... Böyle başa böyle tarak.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilbana anlatılan bir filim vardı :) o aklıma geldi , ismini bulamadığım için bulup seyredemedim. günümüzden elli sene sonra bir insan zaman yolculuğumu yapıyor yoksa dondurulup uyanıyormu hatırlamıyorum, bir şekilde uyanıuyor ve bakıyorki herkes tv seyretmekten MTV karakterleine dönmüş - bizim uynanan adamımız orta zekalı olmasına rağmen bu ortamda çok zeki biri oluyor- sanırım öyle olasak problem kalmıyacak
YanıtlaSilBen izlemedim bu filmi ama gerçekten korkunç bir senaryo!!!! Hele ki günümüz Türkiye'sine uyarlandığında ...
YanıtlaSilKABAKMELTEMİ: Bu durumun tek iyi yanı sanırım kimsenin kolay kolay susmayacağının anlaşılması oldu. Bu Pollyannavari bir düşünce değil. Sadece susmayı erdem bilmiş olanların arasında sesleri yükselen insanlar olduğunu bilmek içimi rahatlatıyor.
YanıtlaSilENİS DİKER: O filmi çok merak ettim. Eğer adını öğrenirseniz belki bana da söylersiniz, olur mu? Ya da yorumlarımızı okuyup filmi bilen biri olursa belki söyler bize :)
HAYATTA GİDERKEN: İnan bana filmi izlediğinde dehşete düşüyorsun. Ama sonunda umut var. Çünkü, kitabın yazarı insandan umudunu kesmemiş. Biz de kesmemeliyiz. Bu yüzden düşünmeye, okumaya, yazmaya ve bunları birbirimizle paylaşmaya devam :)
Bazı bloglar hala yasaklı görünüyor. Benim bloguma da girilmiyor. Nedenini bilen var mı?
YanıtlaSilDünden beri oluyor bu. Bazı bloglar açılıyor bazıları açılmıyor. Daha sonra ise açılan ve açılmayan bloglar yer değiştiriyor :) Sebebini ben de çözebilmiş değilim...
YanıtlaSilelbette :) bir kaç yere yazdım, bana anlatını görürsem onada soracağım
YanıtlaSilben bu filmi izlemedim sevgili kedi,
YanıtlaSilancak bugünlerde nedense benimde aklımdan bir zamanlar kitapevi sahibi olan amcamın anlattığı banyo kazanlarında yakılan kitaplar geliyor...
Sevgili Tabiat Ana filmi mutlaka izlemeni öneririm. Fahrenheit 451. Ve Ray Bradbury'nin aynı adlı o nefis kitabını da elbette... Tüyler ürpertici ama bir o kadar da insana dair umudu yeşerten bir film bu...
YanıtlaSilİletişim fakültesini kazandığım ilk yıl girdiğimiz ilk derslerinde izletmişti hocamız bu filmi.Arkadaşlar "bu ne ya" tadındaydı ama ben çok sevmiştim.
YanıtlaSilMadem bunu sevdin öyleyse bunu da seversin diyerekten: Carpenter'ın They Live filmini tavsiye ediyorum:)
Not alınmıştır, en kısa zamanda ve mutlaka büyük bir merakla izlenecektir :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Bu tür filmleri seviyorum.