Televizyonda bir kadın "içimdeki adalet duygusunun incinmesini istemiyorum" diyor. Annesini kaybettiğinden ve buna neden olan kişinin hakettiği gibi cezalandırılmadığından söz ediyor. Gözlerinde çaresiz bir öfke var. Çünkü adaletin var olduğuna inancını kaybederse, biliyor ki şu koca hayatın içinde iyice savunmasız kalacak. Ve eğer adalet duygusunu kaybederse başına gelebilecek olan herşeyden daha çok korkacak. Çünkü bilecek ki kendisine ya da sevdiklerine zarar verenler hak ettiklerini asla bulmayacaklar. Olup biten onun hayatını çalarken, bütün bunlar yapanın yanına kar kalacak. Mesela biri ona tecavüz ederse ve o adam yakalanırsa eğer, serbest kalacak sonra belki başka kadınların hayatını tıpkı kendininki gibi zindan edecek. Ya da başına başka şeyler gelirse suçu işleyenler kısa bir süre içinde "normal" hayatlarına dönecekler ve hayat hiçbir şey olmamış gibi, kimse zarar görmemiş gibi, kimse bu zararın sorumlusu değilmiş gibi devam edecek. Kötülük kazanacak, masum olanın savunması iyice çökecek.
Ne kadar güçlü olursak olalım şu kocaman dünyanın içinde bizi koruyacak birilerine ihtiyacımız var. İyi ve doğru olduğumuz sürece, kimsenin zarar görmesine yol açmadığımız sürece haklı olanın biz olduğuna inanmaya ihtiyacımız var. Sizin buna ihtiyacınız yok mu? Bunu bilmeden, buna güvenmeden yaşayabilirim diyeniniz var mı aranızda? Yoktur. Ama hepimiz sürüp giden bu sistemin içinde bu duygudan mahrum hayatlarımızı sürdürmeye çalışıyoruz. Karşı koyamıyoruz. O kadar küçüğüz ki olup biten karşısında bir yaprak gibi titremekten gayrısı gelmiyor elimizden. Bunları biliyoruz bilmesine ya yine de inatla ve ısrarla içimizdeki adalet duygusunu ayakta tutmaya çabalıyoruz. Onu hala incitmeden tutabilmek mümkün mü?
Ne kadar güçlü olursak olalım şu kocaman dünyanın içinde bizi koruyacak birilerine ihtiyacımız var. İyi ve doğru olduğumuz sürece, kimsenin zarar görmesine yol açmadığımız sürece haklı olanın biz olduğuna inanmaya ihtiyacımız var. Sizin buna ihtiyacınız yok mu? Bunu bilmeden, buna güvenmeden yaşayabilirim diyeniniz var mı aranızda? Yoktur. Ama hepimiz sürüp giden bu sistemin içinde bu duygudan mahrum hayatlarımızı sürdürmeye çalışıyoruz. Karşı koyamıyoruz. O kadar küçüğüz ki olup biten karşısında bir yaprak gibi titremekten gayrısı gelmiyor elimizden. Bunları biliyoruz bilmesine ya yine de inatla ve ısrarla içimizdeki adalet duygusunu ayakta tutmaya çabalıyoruz. Onu hala incitmeden tutabilmek mümkün mü?
Sizin içinizdeki adalet duygusu incinmiyor mu sahi? İlla kendi başına birşey gelirse mi incinir insanın adalet duygusu? Haberleri izlediğiniz vakit, diplomaları bir sandık içinde çürümeye bırakılmış genç işsizlere baktığınız vakit, sırf biz bacaklarımıza o mavi kot kumaşı geçirelim diye ciğerleri iflas eden gencecik adamlar yaşlı adam yüzleriyle ekranlara yansıdığı vakit, okula gideceği yerde sokaklarda çıplak ayak mendil satan mini mini çocukları gördüğünüz vakit, bir sabah kendilerini işsiz bulan eli yüzü kapkara adamların gözlerinden yaşlar aktığı vakit sahi sizin adalet duygunuz incinmiyor mu? Sahi hiç dertlenmiyor musunuz; "ben ne yaparsam yapayım düzen yine bildiğini okuyacak" diye. Sizin de her gün umutlarınızı törpülemiyor mu olup bitenler? Akşam haberlerini dinleyip ertesi gün işinize giderken yanınızda oturan adamın katil, tecavüzcü, hırsız olup olmayacağını sorgulamıyor musunuz, bundan korkup, masum bir adam hakkında böyle düşünüyor olabileceğinizi farkedip kendinizden utanmıyor musunuz? Bizi kimseye güvenemeden yaşamak zorunda bırakan bu işleyiş sizi de canınızdan bezdirmiyor mu sahi?
İnsan içindeki adalet duygusunu incitmeden nasıl muhafaza eder? Kör olsak, sağır olsak ve dahi aptal olsak, o zaman olur mu dersiniz? Peki kör, sağır ve aptal olarak kazanılmış adalet duygusunun adı yine adalet duygusu olur mu?
İnsan içindeki adalet duygusunu incitmeden nasıl muhafaza eder? Kör olsak, sağır olsak ve dahi aptal olsak, o zaman olur mu dersiniz? Peki kör, sağır ve aptal olarak kazanılmış adalet duygusunun adı yine adalet duygusu olur mu?
Resim: Franz Dvorak
çok güzel ve neşeli bir haftaya başlamıştım.mutlu hissediyordum kendimi.sonra dün haberleri okudukça kendimi mutsuz,umutsuz,inançsız hissetmeye başladım.nedenini sordum kendime, ne oldu yine birdenbire diye. sonra anladım niye kendimi berbat hissetiğimi.adalet ölmüş içime onun yası yerleşmiş.
YanıtlaSilbu nasil guzel bir anlatim boyle sevgili aydan atlayan kedi,
YanıtlaSilsoylenecek herseyi nasil yerli yerinde ve guzel anlatmissin.
incinmez olurmu hic icimizdeki adalet duygusu, hatta hergun paramparca oluyor, ozelliklede haberleri izledikce :(
keske bir caresi olsa...
Öyle ya da böyle neticede insanlardan bekliyoruz adaleti. Kendileri için değil de herkes için adalet talep ettiklerini varsayıyoruz, varsaymak istiyoruz. Biz adiliz diyenin iddiasında söylediğinin kastettiği olmasını umuyoruz. Ya da arasıra görmezden geldiklerinde doğal bir hata payının olabileceği bahanesine sarılıyoruz. Niçin böyle iyimseriz, inanmaya hazırız sorusunu sogulamaya ise pek yanaşmıyoruz. Biliyoruz ya da hissediyoruz aksi medeniyetin olmadığı, çıkarların dişlilerinin hayatı öğüttüğü bir dünya. Bu çıkarlar öylesine gözü kör olabilir ki insanı bile öğütmesine engel olunamaz. Eğer insanlar adaletten yana ümitlerini kaybediyorsa bu medeniyetin ve onun üzerinde yükseldiği iddia edilen tüm değerlerin bugün için iflası demektir.
YanıtlaSilBen adelete inancımı çoktan kaybettim. Çünkü bir ara öyle bir şey var sanıyordum. Kötü aldatılmışım. Yokmuş. Belki de herkes gibi ben de olmayan bir şeyin varlığına kendimi inandırma yoluna sapmıştım bir dönem. Ama yok..
YanıtlaSilİçimdeki adalet duygusu incitmek istemiyorum diyebilen insanlarımız olduğu için hala ayaktayız,lakin nereye kadar artık bilemiyorum...
YanıtlaSilumarim yakalanip, cezalarini bulurlar !! ve o ates dustugu yerde buyumeden kor olarak kalir...
YanıtlaSilo kadar haklısın ki...adalet duygumuz ne kadar fazla olursa olsun etrafımızdakiler,başımızdakiler sağ olsunlar :( duygumuzu herşeyimizi öldürüyorlar o kadar haksızlık var ki çevremizde...sevgiler canım
YanıtlaSilHer şeyi hızla yok ediyorlar, sıra yargı sistemimizde...
YanıtlaSilBir ödülün var blogumda. Sevgilerimle...
Adalet duygusu ölünce insanlık da ölür. ( S. Gencal )
YanıtlaSil.....
Merhaba,
14 Şubat Dünya Öykü Gününde DAMLA/ ÖYKÜ ÖZEL SAYISINI çıkarmayı düşünüyoruz. Bu konudaki çağrımız “Bloglardan Seçmeler”de yayınlandı. Özel sayı için öykülerinizi göndermenizi önemle rica ediyoruz.
Not: Sitemizi ziyaret edenlerin sayısı sınırlıdır. Biz de birçok siteye ulaşamıyoruz. Onun için de yardımlarınızı bekliyoruz. Bu etkinliğe katılmaları için bloglarda yazanları teşvik ederseniz memnun olurum.
İyi günler dileğiyle.
KARA KİTAP: Onun yasını daha ne kadar tutacağız bilmiyorum. Yeniden doğuşunu görecek miyiz ben asıl bunu merak ediyorum.
YanıtlaSilA-H: Çok teşekkür ederim. Belki de tek çaremiz kör, sağır ve dilsiz olmayı reddetmektir.
ENİS DİKER: "Eğer insanlar adaletten yana ümitlerini kaybediyorsa bu medeniyetin ve onun üzerinde yükseldiği iddia edilen tüm değerlerin bugün için iflası demektir." Bu cümle üzerine ne söylenebilir ki!
VLADİMİR: Aslında benim en çok üzüldüğüm de bu. Hepimiz inancımızı kaybediyoruz. İnancımızı kaybedersek kayıtsızlaşmaz mıyız? Ya teslim olmak? Ama ne yapabiliriz ki diyeceksin, inan ben de bilmiyorum.
NEHİRE: Nereye kadar böyle gideceğiz inan bunu ben de merak ediyorum.
ÖZLEM ANNE: Artık sanırım insanlar hak ettiklerini pek bulmuyorlar, eğer güçlü isen o güç sana herşeyi yapabilme hakkı veriyor. Bu korkunç birşey.
BURCU: İşte tüm bu haksızlıklar anlamsızlık duygusunun büyümesine yol açıyor. Bizi bu anlamsızlık duygusu yaşlandırıyor, tüketiyor en çok da...
AYSEMA: Çok teşekkür ederim ödül için, çok mutlu oldum. Saygım ve sevgimle...
SABAHATTİN GENCAL: İnsanlık can çekişiyor o halde.