Neden böyle ki? Birşey kopuveriyor içimden günün tam ortasında. Hayat öyle akıp giderken, biri akşama pişireceği yemeği tarif ederken ve ben gülümseyerek dinlerken, biri öfkeyle bir haber okurken ve ben onun haklı öfkesini böylesi kalpten sessizce alkışlarken, bir çocuk heyecanla karşı kaldırıma fırlarken ve ben birden irkilirken, tıka basa dolmuşları izlerken, yaz havası birden bulutlanırken ve ben o bulutların önünden geçen umursamaz, kaygısız serçeleri izlerken, belli belirsiz bir şarkı kulağıma çalınırken ve içime o şarkıyla birlikte sebebini bilmediğim bir keder dolarken, çok yoğun bir günün ardından yorgun argın "ne olacak şimdi?" diye düşünürken ve kendimi hayatın içinde değil de dışında bir izleyici gibi hissederken... Birden kopuveriyor içimden birşey işte. Ne yapmalı?
O an, o kırılma kopma sesini duyduğum an, içimin tüm elektiriği kesiliyor da bunca anlam karanlıkta kalıveriyor sanki. Sahi nedir anlam? Ya da hayatı yaşanılır kılmak için uydurduğumuz tüm bu bahaneler ne diyedir, kardeşlerim? Kime iyilik edeceğiz ya da hayatın kalbini kazanacağız diye mi bunca çaba? Ah insanoğlu senin içinde iflah olmaz bir iyimser var aslında. Olmasın mı? Olsun elbet. Olsun...
Diyecekler ki: "Ah canım benim neden bunca karamsarsın?" Olur böyle bazen güzel kardeşim. Sana olmaz mı? Olur elbet. İnkar edilemez bir haldir bu. Kendini inkar etme. Olur mu? Bana ve bize değil, kendine bir iyilik yap kardeşim benim. İyilik yap ve içinde sakladığın o karamsarı inkar etmekten vazgeç. Ara sıra izin ver de gün yüzüne çıkıp nefes alsın. O nefes almazsa, her su yüzüne çıkmaya çalıştığında kafasından tutup bastırırsan boğulur gider. Ama kurtulmazsın bu biçimde ondan. Cesedi vurur kıyılarına ve asla gitmez gözlerinin önünden. Dinle sen beni, ve bırak arada bir nefes alsın. Alsın ki uzun uykulara dalsın.
Bilmez misin, insan ruhununda bir gökyüzü vardır. Ve o gökyüzünde bir açar bir kapar hava. Bazen güneş parlar gözünde bazen de bulutlanıverir için. Sen hiç sürekli bulutlu olan bir gökyüzü gördün mü? Göremezsin. En karanlık mevsimin içinde bile bir zaman bir yerden az da olsa güneş gösterir yüzünü. Şimdilik böyleyim. Biraz bulut topladı rüzgarım. Gözlerimin göğüne serdi. Bu demek değil ki; hep bulutluyum. Ve bu demek değil ki; gün yüzüne çıktı diye asla uykuya dalmaz kederim. Ben inkar edenlerden değilim.
Hiç anlaşılır değilsin güzel kardeşim. İnsan dediğin bir mutlu bir kederli, bir umutlu bir karamsar... Ve sen acımadan yapıtırıveriyorsun "karamsar" etiketini. İki tane cümlesinden onu herhangi birşey ilan edebilir misin? Edemezsin dostum. İnsanı azıcık tanıyorsan edemezsin. Ve o insana o sevgi dolu tatlı sesinle "ah tatlım neden bu kadar umutsuzsun" diyemezsin. Bırak o umutsuz halini yaşasın. Ve bırak o an ne ise o anlık o olsun. Koca bir bütün olmasın senin gözünde kara giysili.
Ah benim güzel kardeşim karanlık göğüme bakıyorsun ama görmüyorsun içten içe saklı duran gizli yıldızları. İki parça buluta aldanıyorsun da sanıyorsun. Sanmakla kalmayıp bildiğini düşünüyorsun. Yapma güzel kardeşim, umutsuzluk ve karanlık her ruhun hakkıdır. Ara sıra...
Resim: George Frederic Watts
O an, o kırılma kopma sesini duyduğum an, içimin tüm elektiriği kesiliyor da bunca anlam karanlıkta kalıveriyor sanki. Sahi nedir anlam? Ya da hayatı yaşanılır kılmak için uydurduğumuz tüm bu bahaneler ne diyedir, kardeşlerim? Kime iyilik edeceğiz ya da hayatın kalbini kazanacağız diye mi bunca çaba? Ah insanoğlu senin içinde iflah olmaz bir iyimser var aslında. Olmasın mı? Olsun elbet. Olsun...
Diyecekler ki: "Ah canım benim neden bunca karamsarsın?" Olur böyle bazen güzel kardeşim. Sana olmaz mı? Olur elbet. İnkar edilemez bir haldir bu. Kendini inkar etme. Olur mu? Bana ve bize değil, kendine bir iyilik yap kardeşim benim. İyilik yap ve içinde sakladığın o karamsarı inkar etmekten vazgeç. Ara sıra izin ver de gün yüzüne çıkıp nefes alsın. O nefes almazsa, her su yüzüne çıkmaya çalıştığında kafasından tutup bastırırsan boğulur gider. Ama kurtulmazsın bu biçimde ondan. Cesedi vurur kıyılarına ve asla gitmez gözlerinin önünden. Dinle sen beni, ve bırak arada bir nefes alsın. Alsın ki uzun uykulara dalsın.
Bilmez misin, insan ruhununda bir gökyüzü vardır. Ve o gökyüzünde bir açar bir kapar hava. Bazen güneş parlar gözünde bazen de bulutlanıverir için. Sen hiç sürekli bulutlu olan bir gökyüzü gördün mü? Göremezsin. En karanlık mevsimin içinde bile bir zaman bir yerden az da olsa güneş gösterir yüzünü. Şimdilik böyleyim. Biraz bulut topladı rüzgarım. Gözlerimin göğüne serdi. Bu demek değil ki; hep bulutluyum. Ve bu demek değil ki; gün yüzüne çıktı diye asla uykuya dalmaz kederim. Ben inkar edenlerden değilim.
Hiç anlaşılır değilsin güzel kardeşim. İnsan dediğin bir mutlu bir kederli, bir umutlu bir karamsar... Ve sen acımadan yapıtırıveriyorsun "karamsar" etiketini. İki tane cümlesinden onu herhangi birşey ilan edebilir misin? Edemezsin dostum. İnsanı azıcık tanıyorsan edemezsin. Ve o insana o sevgi dolu tatlı sesinle "ah tatlım neden bu kadar umutsuzsun" diyemezsin. Bırak o umutsuz halini yaşasın. Ve bırak o an ne ise o anlık o olsun. Koca bir bütün olmasın senin gözünde kara giysili.
Ah benim güzel kardeşim karanlık göğüme bakıyorsun ama görmüyorsun içten içe saklı duran gizli yıldızları. İki parça buluta aldanıyorsun da sanıyorsun. Sanmakla kalmayıp bildiğini düşünüyorsun. Yapma güzel kardeşim, umutsuzluk ve karanlık her ruhun hakkıdır. Ara sıra...
Resim: George Frederic Watts
yazılarınızı ,yazılarınızdaki duyguyu çok seviyorum.Evet insan derin derin nefes almalı,bir şekilde.
YanıtlaSilo bir şekle her nasıl ulaşabiliyorsa artık ama mümkünse en doğal yoldan duygularını yaşayabilmeli, bu eğer karamsarlıksa karamsarlık renkler griyse gri gök yüzü bulutluysa bulutlu...ve hepimiz de birbirimizin her şekline tahammül etmeyi bilmeli...Çünkü evet , hiçbir gök yüzü her daim bulutlu değildir, ama çift kutupludur.Tıpkı üzerinde yaşadığımız ve kabullendiğimiz dünya gibi...ya açık ,ya da karanlık...
Son zamanlarda sürekli "iyi olmalıyız, mutlu olmalıyız, neşeli olmalıyız" gibi laflar dolaşıp duruyor. Oysa insan yapısı böyle değildir. İnsan yapısı karmaşıktır.Duygu dalgalanmaları yaşar. Ama sürekli "kişisel gelişim" kitaplarının cümleleriyle yaşıyoruz. İnsana hüzün de gereklidir. Hüzün olmadığı vakit rahat huzurlu olduğun zamanların anlamı olur mu? Eğer kişisel bir gelişimden söz edilecekse bunun yolu sürekli pozitif olmaktan değil hissettiklerini sağlam yorumlamaktan geçer. Çok teşekkür ederim İpek güzel sözlerin için...
YanıtlaSilher yazinda diyorum ki hah bu en sevdigim, ya da icinde kendimden parcalar buluyorum. ama aslinda her yazin 'en' sevdigim. terapi tadinda, o kadar guzel anlatiyorsun ki ic dunyamizi. gonlune saglik.
YanıtlaSilşimdi hangisi olduğunu hatırlamadığım bir filmde diyordu ki;
YanıtlaSilkişisel gelişim kitapları pozitif düşünceli insanlar için, pozitif insan da zaten kişisel gelişim kitabı okumaz.
evet böyle.
Karamsarlık iyimserliğin kardeşi gibidir. Biri olmazsa diğeri de olmaz. İkisi de içimizde vardır. Hangi gün hangisini seçeceğimize biz karar veririz sadece.
YanıtlaSilBen de hep kendimi çemberin dışında hissederim. Ve bu yüzdendir ki Yeni Türkü'nün çember şarkısını çok severim. Orada da dediği gibi;
"ya dışındasındır çemberin,
ya da içinde yer alacaksın
kendin içindeyken, kafan dışındaysa kahrolacaksın!"
Çemberin içindeymiş gibi görüünp dışında yaşayan bizim gibiler bunca hassa, bunca çelişkili değil mi zaten?
BEAUTİFUL: Çok çok teşekkür ederim. Şımardım azıcık :)
YanıtlaSilİRLANDALI: Kim söylediyse çok ama çok doğru söylemiş. Aynı fikirdeyim.
EVRENSEL YAŞAM: "ya dışındasındır çemberin,
ya da içinde yer alacaksın
kendin içindeyken, kafan dışındaysa kahrolacaksın" Çemberin içinde, kafa dışarda... Ve sonuç belli... Ne yapmalı?
Biliyormusun içimizdeki karamsara kulak tıkamak yerine seni duyuyorum demek onu da sakinleştiriyor aslında. Kabul bazen çözümüde beraberinde getiriyor. Kabul ettiğinde seni rahatsız eden durumda bir bakıyorsun ortadan kalkıyor. Sevgilerimle:))
YanıtlaSilkaramsarlığın arasına inci gibi isyanıda işlersen, ne güzel olur o karamsarlık... kişisel gelişimciler benden uzak olsunlar hiç anlaşamam =)
YanıtlaSilHAŞİM: Aslında tüm sorun kendi içimizdeki bazı duyguları reddetmekten, bastırmaktan ve görmezlikten gelmekten kaynaklanıyor bence. Dediğin çok doğru yoksaymak yerine seni duyuyorum demek en doğrusu.
YanıtlaSilKALDIRIMÇOCUKLARI: Vallahi benden de uzak olsunlar :) en iyisi kendini tanımaya kendi becerinle çalışmak. Bilinen prospektüsler her insana uyar mı?
Sadece , Mutlu olmam gerek demekle mutlu olmak mümkün mü ?
YanıtlaSilAyın bir karanlık bir ışıklı yüzü olduğu gibi insanın da bir inen bir de yükselen ruh halleri vardır.
Zaten hayata anlam katan da budur.
Bir şeylerin eksikliğini hissetmek ve onu aramak.Ama , mutluluk yaşanan andadır ,ileride bir gelecekte uman ona bir türlü ulaşamaz diyenleri de bir yana atmamalı :))
Çok güzel anlatılmış..
Duyguların bastırılmasıdır ,açığa vurulamamasıdır belki de karamsar duygulara gömülmemizin nedeni aslında
Hayata anlam katan gerçekten ruhumuzun bu medcezirleri. Dengemizi ancak bu yolla bulabiliyoruz galiba. Çok teşekkür ederim.
YanıtlaSil