Dikkatim dağınık mıymış? Elbette dağınık. Kimin değil ki? "Ah tatlım ben çok dikkatliyimdir." diyenin alnından öperim ki o dünyanın tüm bu gereksiz bilgi kirliliğine karşı kendine kalkan oluşturmuş, ruhunu tüm gereksiz ayrıntı ve karmaşadan korumuş insandır. Bu yüzden de takdir edilmeyi hakeder. En azından benim tarafımdan.
Hemen hemen herkes sersem sepet dolaşıyor ortalıkta. En azından benim tanıdıklarım öyleler ve sayıları pek çok. (İki seçenek var ya ben kendime benzeyenleri buluyorum ya da pek çok insan aynı dertten muzdarip.) Aslında bir de şu konu var; Neye göre dikkatli olmaktan söz ediyoruz? Kiminin dikkati "kim ne yapmış" a yöneliktir, kiminin müziğe, kimin dünya gündemine, kimin sağlıkla ilgili herşeye, kiminin kapı dinlemeye falan filan. Aslında neye dikkat ettiğin biraz da kim ve ne olduğunun işareti değil midir? Şimdi buna dair de bir test yaparlarsa hiç şaşırmam. "Neye takıntınız var?" testi... "Hımmm sayın bayan sizin komşularınızın özel hayatlarına dair müthiş bir merakınız var. Hatta bu öyle bir raddede ki duvarla kulağınız arasındaki bardak sizin hayatla yegane bağınız haline gelmiş. Üzgünüm ama siz bağımlısınız." ya da "Beyefendi siz hastalıklara öyle takılmışsınız ki tüm dikkatiniz buna yönelmiş. Biri herhangi bir hastalıktan ya da bitkisel bir tedaviden bahsetse hemen antenleriniz o tarafa doğru dönüyor. Sağlık dışında hiç birşey sizi ilgilendirmiyor. Evet efenim herşeyin başı sağlık ama siz de böyle abartarak sağlığınızdan oluyorsunuz."
Neyse bu kadar didiklemekten vazgeçip şu teste bir bakalım. "Dikkat Dağınıklığı hastalığınız var mı?" "Evet var." Aslında testi burada bırakabiliriz. Ama pazartesi sendromunu yenmek adına gereksiz işlerle uğraşıp soruları cevaplayayım diyorum kendi kendime. (aslında pazartesi sendromumu o günün salı olduğunu düşünerek yeniyorum ama bu başka bir probleme yol açıyor. Çünkü cuma gününü cumartesi sanıyor ve fazla mesai yaptığımı düşünüp sinir oluyorum. Pazartesi sendromunu cuma sendromu olarak erteliyorum. Değişik bir salaklık örneği diyebiliriz. Tamam abartıyorum. Farkındayım.) Neyse sorulara dönelim. Soruları cevaplayıp 0 1 2 3 4 5 şeklinde değerler verecekmişim. 0=Hiç değil 1=Az 2=Bir dereceye kadar 3=Ortalama olarak 4=Oldukça fazla 5=Çok fazla anlamına gelecekmiş. Sorulara artistik puan verecek halimiz yok ya. "Enfes bir soru 5 puan. Saçma bir soru 0 puan" İşte buradan belli dikkatimin vahim hali neyse. Evet sorular...
Soru: Özellikle grup içinde konuşulanlara ilgimi toplamakta zorlanıyorum.
Cevap: Zorlanıyorum tabii. Şaşkınlıktan küçük dilimi yutmak üzereyken nasıl dikkat edebilirim ki? Önce dizilerden başlıyorlar. Benim gibi televizyon izlemeyen biri nasıl dikkat edebilir buna? Söyledikleri karakterler hakkında en ufak bir fikrim yok. Dikkat etsem ne olacak? İzlemediğim ve asla izlemeyeceğim dizi karakterleri hakkında gereksiz bilgileri beynime doldurmam bana ya da bir başkasına nasıl bir fayda sağlayacak. 5 diyelim bari.
Soru:Ruh halim iniş çıkışlarla doludur.
Cevap: Kimin değil ki güzel kardeşim? Yani bu soruya 0 puan verecek bir insan evladı var mı? "Hayır efendim ruhum hep aynı sularda yüzer. İniş çıkış da neymiş?" asıl bunu diyen adamdan şüphe ederim. Eh yine 5 demekten başka yol yok gibi.
Soru: Genellikle sorunun tamamı sorulmadan soruyu cevaplamaya başlıyorum.
Cevap: Evet, çünkü herkes sürekli aynı soruları sorduğu için devamını duymama gerek olmuyor. Zekice sorular sorma klubü bu aralar pek rağbet görmüyor. "Ne yapıyorsun?" "Geldin mi?" gibi sorular başta olmak üzere dehşete düşüren sorular ne yazık ki piyasada çok iş yapıyor. Kapıyı açmış beni görüyor, gelmişim "geldin mi?" diye soruyor. Yok gelmedim gördüğün bir halusinasyon diyorum, bu kez de "aksi şey" oluyorum. Neden dalga geçiyormuşum. Eee elime malzeme verirsen ben de kendimi tutamam ki. 5 puan elbette töbee töbee
Soru: Zihnime işlevselliğini yitirecek kadar çok gereksiz şeyler dolar.
Cevap: Gözümü, kulağımı kaparsam dolmaz ama sadece iki elim var. Gözümü kapasam kulağım açıkta kalıyor kulağımı kapasam gözüm. Yani bunu engellemenin yolu yok ki. Her yandan saldırıya uğruyoruz. Televizyon, radyo, gazeteler... Yahu bana ne Britney Spears'ın yüzündeki sivilcelerden? Ya da saçma sapan tartışmalar, magazin programlarındaki sersemliklerden bana ne? Hadi ben televizyon açmıyorum ama dolmuştaki radyodan saldırıyorlar bu kez de. Ya da bir yerde dururken tanımadığım iki kadın bunlardan söz ediyorlar. Gazete okuyayım diyorum bacak, popo fotoğraflarından haberleri bulmakta zorlanıyorum. Evet zihnim işlevini kaybediyor bu doğru bu sersemlikler arasından ne düşüneceğimi bulmakta zorlanıyorum çünkü. 5 tabikii başka ne diyebilirim ki?
Soru: Beynim aynı anda birden çok kanalın gösterildiği bir televizyon ekranı gibidir.
Cevap: Allaaah Allaaaah çağrışım diye birşey var kardeşim. Bir kelime binlerce yere sürükleyebilir seni. Daldan dala daldan dala daldan dala... 5 vallahi buna da 5.
Soru:Gündüz hayal görmeyi engelleyemiyorum.
Cevap: Dünya ile başa çıkmanın başka yolu var mı be güzel kardeşim, canım benim? İnsan neye sığınacak hayallere tabi. Hem hayal kurmak yeni keşif ve buluşların da ilk adımıdır. Hayallerimizden uzak durun. Dikkati dağınık olabilirim ama hayal kurarken asla. Kocaman bir 5 tabii ki.
Sonuç itibariyle dikkati fena halde dağınık biri olduğumu kesinleştirmiş bulunuyorum. Bu yazıyı yazarken yaptıklarımı düşünürsem herşey gün gibi ortada zaten. Önce ilk cümleyi yazdım. Kalkıp çay söyledim. Bu arada karşı koridorda birini gördüm. Onunla iki laf ettim. Yazmaya başladığımı unutup gazeteleri okumaya daldım. Sonra bir mail geldi ona bakarken yazdığım yazı aklıma geldi. Bu arada soğuyan çayımı yenisiyle değiştirdim. Sonra masama bırakılmış bir kağıda daldım. Yine karşı koridorda birini gördüm. Konuştum. Biraz bahçeye çıktım. Döndüğümde yine yazıyı anımsadım. "Bu kez bitireyim bari" dedim. Testin bulunduğu sayfayı kaybettim. Onu bulmaya çalışırken başka bir sayfaya takılıp kaldım. Yeniden yazıyı anımsadım. Testi buldum. Yaptım ve şimdi noktayı koyuyorum. Oh be...
Resim: http://www.deviantart.com/print/1048706/
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Ne demeli...
İnstagram'da tatlı tatlı gülümseyen, yüzünde güneşler parlayan gencecik bir kız gördüğümüzde o mutlu genç kızın bir gün biri tarafından ...
-
İnstagram'da tatlı tatlı gülümseyen, yüzünde güneşler parlayan gencecik bir kız gördüğümüzde o mutlu genç kızın bir gün biri tarafından ...
-
Hayatım boyunca, başıma bir aksilik geldiğinde, "bu geçerse şöyle yapacağım, böyle yapacağım" şeklinde sözler verip durdum kendime...
-
1-Her daim gülümse (merak etme sahtelik kimsenin umurunda değil) 2-Şaşırdığında gözlerini kocaman açma. Sadece ağzını hafiçe aç, baş ve işa...
Bir sürü gereksiz ıvır zıvırı ezberlemek, bunlar hakkında atıp tutmak dikkat adını aldı nedense. Böylelerine sorsan en yakın arkadaşlarının, patronunun,öğretmeninin vs. göz rengini hatırlayamazlar...
YanıtlaSilçok ilginç bir analiz bu yazı aslında...
YanıtlaSilaşırı yükleme , beyinlerimizi belleği dolmuş hard disk durumuna düşürüyor...ağırlaştırıyor.. bilgi kirliliği ve aşırı psikolojik ya da fiziksel stess ile başetmenin yolunu böyle buluyoruz biraz da...
bir gün önce bir iş yanıma gelen kişinin yüzünü , adını bir saat sonra karşılaşınca bir türlü anımsayamamak ta bundan farklı değil aslında . telefonu açıyor ALO diyorum..kimi aradığımı o an unutuyorum... gevşeme egzersizleri ya da sportif aktivite , fiziken bizi yorarken psikolojik yorgunluğumuzu giderir aslında :)
EVRENSEL YAŞAM: Kesinlikle haklısın. Geçen gün biri bana bir şarkıcının sevgilisini sordu. Elbette bilemedim. Umurumda değildi çünkü. Bana ne dedi tahmin et: "Sen de ne kadar dikkatsizsin. Televizyon hep bundan söz ediyor." :))) güler misin ağlar mısın?
YanıtlaSilBURAK: Aynı dertten ben de muzdaribim. İşin tuhafı beynimi çöp kutusuna çevirmemeye çalıştıkça nereden geldiğini bilmediğim binlerce şey doluyor aklıma. Bu çağda yaşayıp bunca şeye maruz kalan birinin zihni nasıl işlevsel olabilir ki? Kendimizi bu gereksiz bilgi kirliliğinden nasıl koruyacağız hiç bilemiyorum.
Okulda bize ezberlettikleri bana göre gereksiz şeyler de erken yaşta akıl, ruh ve beden sağlığımızı bozduğunu düşünüyorum. Rüyalarımda bile ders çalıştığımı hatırlıyorum yahu =) Dizilere bu kadar çok takmalarının yanı sıra o dizilerde oynayan santçılara artık gerçek ismiyle hitap etmek yerine rol ismiyle hitap ediyorlar ' aaa o adam şey değil miydi? yaprak dökümü'nde oynayan ... kocası? ' bu konuşmayı ilk duyduğumda ' yok artık daha neler' demiştim =)
YanıtlaSilZaten sorun okuldan başlıyor. düşünme biçimimize yön veriyorlar. "Gereksiz bilgiyi doldur kafana, sorgulama, yargılama özellikle ezberletilen konuları kalıp olarak al sakın ha sakın doğru olup olmadığı üzerine kafa yorma." Dizilere gelince bence insanlar kendilerini o karakterleri kendilerine mal ediyorlar. kendi yaşamlarını bırakıp onların hayatını yaşıyorlar. bu yüzden onlardan söz ediyorlar. Sanki kendi başlarından geçeni anlatır gibi. Heyecanlı bir hayat özlemi içinde insanlar.diziler de bu veriyor sanırım onlara...
YanıtlaSilBu daha önce bahsettiğin bir sorunla alakalı olabilir.Hani bir şeyi yaparken bir diğerine atlamak!Kitabı okurken aklının filmlerde olması,filmi seyrederken blogu düşnmen gibi.Zaman bulamayıp herşeyi aceleyle yaşamaktan dolayı ne dikkat kalıyor ne bişiy! :)
YanıtlaSilHaklısın Sevgili Dostum. Zaten bu sorun dikkat dağınıklığının temel sebebi olarak söyleniyor. Sanırım asıl sorun her dala atlamaya çalışan meraklı zihinlerimizle ilgili :)
YanıtlaSilSanırım insanlar ruhsal , sosyal ve psikolojik olarak sınıflandırılmış farklı yörüngelerde sıraya dizilmiş yaşıyolarlar .. Dediğin doğru .. Hep kendimiz gibilerini buluyoruz .. Blog yazarak dahi bunu anlayabiliriz .. Beni sana getiren , yaşanmışlıkların aynı oluşudur mesela ..
YanıtlaSil....
Dikkat dağınıklığını bana hiç sormayın .. Yapmam gereken x işini yapmaya koyulduğumda , aklımdan dünya üzerinde geri kalan tüm harfler geçiyor .. Bazen dalıyorum ve kendime geldiğimde ne yazdığımı , ne yaptığımı , nereye nasıl gittiğimi farkedemeden yapılması ve olması gereken olmuş oluyor .. Film izlerken uyuyakalmak gibi ..
Ah ah Batuhan bu darmadağın halimiz ne olacak bilmem ki:) Diyorsun ya; "bir işi yapmaya başlayınca aklımdan dünyanın geri kalan tüm harfleri geçiyor." aynı durumdayım ben de :)Biraz o harfleri aklımızdan atmayı becerebilsek. ama nasıl?
YanıtlaSilFulya'cığım, acaba arada sırada beynimizi resetlemek mi lazım?
YanıtlaSilBende de var o dikkat eksikliği:))
Sevgilerimle...
Ah Özlem ah valla bir reset tuşu olsa çok rahat edeceğiz ama ne yazık ki yok :)
YanıtlaSilblog yazarının isminin Fulya olduğunu öğrendik..
YanıtlaSilşimdi diicenki sorsan ztn söylerdim.. tabi neden sorayım o da var? istesen ztn bi şekilde belirtirdin, mahlas kullanmazdın.
bunu dile getirmemin nedeni, "ismi büyük ihtimalle "Aydan" olduğundan, rumuzunu da 'aydan atlayan kedi' koymuştur" diye düşünmemdi. Kendimi baya da inandırmıştım üstelik. Şimdi Fulya deyince arkadaşın, bi an şamşırdım..:).. Hayır hayırrr olamazzz.!!!..Sen Aydan'sın Aydannn... falan oldum yaaane...
bu arada biri sana nasıl hitap ederse aynen geri sektiriyorsun hitabı. Misal; Sana Fulya demiş, sen de yazına 'ah Özlem' diyerek başlamışsın.. Diğer yazılarının yorumlarında da bunu gözlemliyordum, artık burama geldi.. :D.. niye böle yapıyosun mil pardon?!
Hayatta en hoşlanmadığım şeydir bu, yani adın Aydan'sa bununla ilgili bir kelime oyunu yapmak :)) Bunu yaptırmak için beni kesmeleri gerekir ki o durumda bile yapmam :)) Evet adım Fulya saklamadım ki. Zaten çok aptalca olur adımı saklayıp fotoğrafımı koymuş olmak :)) Neden saklayayım ki adımı? Peki sen adını saklıyor musun? Saklıyorsan neden? Hitabı geri sektirmek mi? Planlı birşey değil, bilmem neden öyle yapıyorum :) Bunun bir zararı mı var? :)
YanıtlaSilblograzzi deki profilde yazıyo ismimin 1 tanesi ztn.. ilan-ı dünya bile ettim yani.
YanıtlaSilhitap sektirmenin zararına gelince: sen bilirsin tabi kime ne diiceni de; insan bi garip hissediyor, sanki asimoyla konuşuyormuş gibi.. Mekanik bir reaktif reflex ...
1)Hem ayrıca mevzu zararlı olup olmaması değil burda.. :/
2)foto başkasının fotosu olabilir. O zaman ismini vermeyip sahte cismini koyman mantıksız kaçmazdı. (:
3)benim gibi bi çoluk çocuğa cevap yazmaktan üşenmiyorsun ya.. bravo..:D
Asimo mu :)) Ay çok hoş :) Hiç böyle düşünmemiştim. Bunu sevdim. Asimo ha :)) Başkasının fotosu, sahte cisim? Bunu yapanlar var mı bilmem ama çok tuhaf geliyor bana :) Her neyse... Çoluk çocuk mu? İnsanları çoluk çocuk yetişkin diye sınıflayıp ona göre cevaplar vermem. Hem sen beni okuyup yorum yazmaya üşenmezken benim sana cevap vermiyor olmaktan üşenmem söz konusu olabilir mi? İnsanlar değerlidir dostum ve her zaman cevap verilmeyi hakederler...
YanıtlaSilbence ağızlarının payını da vermelisin... niohaha..:D
YanıtlaSilSenden başlayayım mı ağızlarının payını vermeye :D
YanıtlaSil