Nazım Hikmet ölmeden önce evin çeşitli yerlerine küçük hediyeler, notlar saklamış Vera bulsun diye. Ne iç yakıcı, ne yıkıcı olmuştur kimbilir onları bulmak. Tam yalnız olduğunu kabul etmişken, tam hayatını normalleştirmeye çalışırken o eksiklik, boşluk duygusunu aynı yakıcılıkla duymak...
Bir zamanlar ben de düşünmüştüm bunu. Çok sevdiğim birine ben oradan ayrıldığım zaman bulsun diye küçücük notlar yazacaktım. Benim sevimli bulduğum fakat onun eskiliğine güldüğü bordo koltukların minderlerinin altına, masanın üzerindeki kitapların boş sayfalarına, yaz ayları olduğu için ancak kışın hatırlayacağı tozlu botlarının içine... Ama yapmadım. Yapamadım. Çok fazla kapılmaktan, çok fazla bağlanmaktan korktum belki de. Orada sadece bir çift kırmızı terlik unuttum. Nereden bilirdim ki o terlikler gidenin tek kalanı olacaklarmış. Çok uzun zaman önceydi bütün bunlar elbet. Kolay bulunmayanın çok kolay harcanıverdiği bir hikayenin aklımda kalan parçalarından ibaretler. Her neyse...
O notları bulan kadını düşündüm. Nasıl da hıçkırıklara boğulduğunu ve unutmanın onun için nasıl da imkansız hale geldiğini. Hep bir hayaletle/hayalle yaşamak zorunda olduğu evi, eşyaları ve kalan ömrünü tek bedende iki kişi olarak tükettiğini.
Nazım belli ki unutulmaktan korkan biriydi. Kim korkmaz ki? Ölüm zaten bu yüzden bu kadar korkunç gelmiyor mu bize? Sanki hiç var olmamış gibi toz olup toprağa, buhar olup havaya karışmak... Ve bu yüzden yazmıyor mu şairler şiirlerini.Dünyada küçücük de olsa bir iz bırakabilmek için... Nazım dünyada çok büyük bir iz bıraktı. Ama evin dört bir yanına bıraktığı o notları, hediyeleri düşünürsek aslında bu izi umursadığı falan yoktu. O sevdiği kadının hayatında hep varolmak, onun tarafından anımsanmak istiyordu. Bunun için onu kim suçlayabilir? Tüm dünya anımsasa bile sevdiğin seni unutursa o iz, iz sayılır mı sahi?
Fotoğraf: Milliyet
Dün gece Nazım Hikmet'in son şiierlerini okudum uykuya giderken hemen hepsini okudum:) İlginç ki sen yazdın bugün arkadaşım:)
YanıtlaSilBir adam kadının uyanışına şiir yazar mı.. Yazmış.. Biliyorsundur ama yazmadan edemedim.. Başından biraz kırptım ama:)
Vera'nın Uykudan Uyanışı
... uyandın gülüm
iskemleler uyandı
köşeden köşeye koşuştular
masa da öyle
doğrulup oturdu kilim
nakışları açıldı katmer katmer
ayna seher vakti gölü gibi uyandı
açtı kocaman mavi gözlerini pencereler
uyandı balkon
toparladı bacaklarını boşluktan
tüttü karşı damda bacalar
kaldırımda akasyalar ötüştü
bulut uyandı
attı göğsündeki yıldızı odamıza
evin içinde dışında uyandı aydınlık
doldu saçlarına senin
dolandı çıplak beline ak ayaklarına senin
(Mayıs, 1960, Moskova)
Kocaman sevgilerimle Aydan Atlayan Kedi'm..
bütün çabamız "o" sevsin "o" unutamasın değil mi zaten... hani dünya bir yana "o" bir yana...
YanıtlaSilyazıyı okuyunca aklıma biraz uzak bi örnek de olsa eski sevgilimin bana yapmak için hazırladığı bi sürpriz geldi... kendisi doğumgünümde(!) evin farklı yerlerine -aynı yazıdaki gibi- ufak hediyeler ve birbirine yönlendiren zeka soruları koyup, son hediye olarak ise gayet kötü içerikli bir ayrılık mektubu koymayı planlamış ve tanrıya şükür yapmaya parası yetmemiş..! o da unutulmak istememiş belli ki...
YanıtlaSilÇok haklısın kediciğim, ama ardında o kadar büyük iz bırakan bir adam zaten sevdiği kadının bırak evini, aklında da kalbinde de iz bırakmıştır hem de fazlası ile.
YanıtlaSilÇok güzeldi yine :)
Sevgilerimle...
Sayende bu günde bir seyler ögrendim, cok tesekkürler:))
YanıtlaSilAnafikir son cümle.
YanıtlaSilYine güzel bir yazı olmuş sevgiler aykedicim
nazım'ı nazım yapan asıl içindeki sevgisinin büyüklüğü değil midir?
YanıtlaSilonu "o" yapan ne inandığı değerler, ne uğruna ülkesinden ayrı kalıp, ülkesinde bir çınar ağacının altına gömülme isteğiyle yanıp tutuşarak elveda dediği dünyada tutunduğu inançlarıdır asıl, onu "o" yapan, vera'dır, piraye'dir, ve de diğer sevdalarıdır. o bir sevda adamıdır, çokca sanılanın aksine..
bir sevda adamı olarak yapılabilecek en iyi şeyi yapmış, vera'ya kendini unutturmayarak, bu vera'ya dayanılması zor acılar çektirse de...
sevgiyle...
KARÖSHİ'M: Ne güzeldi... Çok teşekkür ederim kız kardeş :)
YanıtlaSilEVREN: Ne yazık ki öyle.
ASLI: sanırım sevdiklerimizin aklına kazınmak için hep böyle şeyler geçiyor akıllarımızdan.
ÖZLEM: Hem de ne iz bırakmıştır. Çok teşekkür ederim :)
BELGİN: Ben teşekkür ederim :)
PSİKOPATİ: Çok teşekkür ederim :)
HAZEL: Sevda adamı bence de. Ve onun şiirini besleyen de bu galiba.
Bilmezdim bu anlattiklarini...ama okuyunca yazdiklarini aklima ilk gelen neydi biliyor musun? Sanki bencillik yapmis gibi geldi. Ardinda kalan insan o notlari buldukca mutlu mu olacakti? yoksa ici daha da aciyarak uzulmeyecek miydi?, acisini unutmasi daha da zorlasmayacak miydi?
YanıtlaSilOnu unutmamak ile acisini unutmak; Ikisi farkli seyler gibi geliyor bana.
Ve bence bencilce bir yaklasim/davranis boyle notlar birakmak...hem de bir daha hic bir zaman gorusulmemek uzere olan bir durumda olununca.:(
İlk anda benim de aklıma bu gelmişti itiraf ediyorum. Vera'nın çekeceği acıyı düşününce kendimi onun yerine koyunca o acının boyutlarını ucundan kıyısından da olsa tahmin ettim. Ama aşkın hep kalıcı olması hiç tükenmemek üzere izler bırakması biz bencil insanların içinde hep varolan bir duygu değil midir?
YanıtlaSilbunu birkez yapmıştım.Bir adama değil, İngiltere'de bir yıl yaşadığım ailenin evinde bir dolabin arkasına ismimi yazmiştim.2 yıl sonra onları ziyarete gittiğimde, o yaziyi görünce mutlu olmuştum.Aynı bahçelerine ektiğim çam ağaçı kadar canlıydı adım ve yaşıyordu öyle yada böyle..
YanıtlaSilyazın güzel şeyler hatırlattı bana..Gittim ve geldim ..
öpüyorum..
zaten unutmayacaktır sevenler yüreklerine bir kandil yanacaktır sevdikleri gidince taaa ki kendileri de gidene dek, o notlar bulunmasa da ara ara o kandilin ışığında ağlayacaktır geriye kalan zaten.
YanıtlaSil"olumden korkmanin ayip olmadigini" ogutleyen o guzel insan, ayip edip olmus..yanlizbasina...
YanıtlaSilEvet, yanliz olecegiz; tipki digdugumuz gibi (ikiz vs degilsek ayni batinda)
ama, olumden korkmanin ecele faydasi olmadigini soylerler...
"olumden korkulmaz, zira o geldiginde sen orada olmayacaksin" demis yunanli dusunur..iyi demis hos demis, ama o da olumden korkmasini boylesi veciz bir sozle kamufle etmemis mi? sanmiyorum... ben, olumden degil, yasamaktan korkuyorum; elsiz, ayaksiz vede dilsiz,, suruler halinde kasabin kapisinda bekleyiste... olunce kirlerimle yikanip gidecegim odun atesinin sicakligina burunup, geldigim yere..
geriye birseyler birakmak, olumden korkmak, sonsuzakadar yasamak istencini dile getirmez mi?
Kafka, olmeden evvel samimi dostuna tum eserlerinin yakilmasini istemekte hakli degilmiydi?
Insan kendisi icin yasamayi ogrendikce, baskasiyla da yasamayi surdurur..:-)
Olumle bile..
I love you diye bir film varmış, geçen gün birisi yorum yazmış bana bu dilmle ilgili.
YanıtlaSilkonusunu bir oku dilersen tam yazının anlatmak istediklerini anlatıyor.
Nazım Hikmet değilde, olağan hayatlarda ki insanların bunları yapması, kalan için gerçekten hediye mi olur, ceza mı tartışılır.. Nazım hikmet not bırakmasa da sağa sola, kitaplarında yeterince mesaj vardır kişilere.
YanıtlaSilBRAJESHWARİ: Hep bir iz kalsın istiyoruz bizden değil mi? Sanki bir zamanlar oralarda olduğumuzu kendimize kanıtlamak istiyoruz. Sanıyorum bırakılacak en güzel izlerden biri de diktiğimiz ağaçlar. Ki onlar yaşadıkça bizden birer parçayı hep yaşatacaklar.
YanıtlaSilGUGUK KUŞU: Kalpte kalıyor her zaman bir iz. Bazen sızı gibi kendini anımsatıyor anımsatmasına ya elle tutulur gözle görülür izler bırakmak istiyor yine de insanoğlu galiba.
VOLKAN: Kafka'nın bu isteğinde samimi olup olmadığını hep düşünmüşümdür. dün onun babasına yazdığı mektupla ilgili bir yazı okudum. Şöyle diyordu yazar; "eğer bu mektubu sadece babasına yazıyor olsaydı böyle edebi bir dil kullanır mıydı?" haksız mı? Bence Kafka sonsuza dek yaşamayı isteyenlerdendi. Yazdıklarını düşünürsek yaşayacak da.
EFSA: Merak ettim filmi. Mutlaka bulup izlemeli.
GEREKSİZ YAZAR: Armağan mı olur ceza mı bilmem ama çok acı vereceği kesin.
yazdigim yazi silinmis mi ne.. neyse.. ben tekrarlamayi sevmege basladim..
YanıtlaSilOkuduklarimdan aklimda kalanlara gore Kafka nin dostu Max, oldukten sonra kitaplarini yakacagi konusunda ona soz verir; yakmaz..Kafka, yasaminda sadece bir tek kitabini bastirabilmis; dort kitabini da yakmistir..
yakma gerekcesinin altinda ruhsal gel/gitlerden oteye onun yasama karsi felfesik bakisi onemlidir sanirim...
Bence yazmak paylasmak, bosalmak, iletmek, tepki gostermek, isyan bayragini cekmek demek..yazana ozel bir konu.. yayimlandiktan sonra onun degil artik..toplumsal bir guce donusebiliyor..sozcukler..
Insan bazen ozel yasamini kaleme alip, yazisini basmadan yakabilir...yazma islevi o anlik duruma gore rehabilte gorevi ustlenmistir.. yazi bitince onun yayimlanmasinin anlami kalmaz...
bazilari ise her yazdiginin paylasilmasindan zevk alir..kendini anlatarak istedigi amaca ulasmayi dener..belki olumsuzlugu ister; olum korkusunu yenebilmek icin yazar..
bence yazmak; kendini anlamak icin yasamakla esdegerdir...
Bazi yazarlar yasarken olmustur... ama bazi cevreler onu, kendileri icin bir arac olarak kullanmak icin yasatirlar...
bence, yazar zamani gelince olmesini de bilen yazardir..
Sartre nin Nobel odulunu reddedisi, onu dahada uzun sure yasatmis, yasatacaktir... Orhan Pamuk icin ayni sey soylenebilir mi? Bilmem..
Nazim' icinde ayni sey soz konusudur..Nazim in hayaletinden yararlanan bir cok "san'atci" cikmistir..oysaki bir koyundan bir posteki cikar der anadolu bilgeleri..:-)
dostlukla
VK
"yazmak; kendini anlamak icin yasamakla esdegerdir..." Sanıyorum Kafka'da bu var. Ya da karmaşık hayatını daha net ve açık hale getirme arzusu. İnsan çoğu zaman kendi duygularının karmaşasını bile çözemiyor değil mi? ama kağıt üzerine dökünce biraz daha belirginleşiyor duygu ve düşünceler...
YanıtlaSil"Kagit" in icad edildi edileli belgeleme adina onemli islev gordugune inaniyorum..Eski yazili/ postalanmis, postalanmamis, zarfsiz, pulsuz mektuplari okurmusunuz bilmem..ben okurum... hemde sIkca..yazili tarih kestindeki beni anlamak icin belkide...mektup saklama adadetim de var..buyuzden daha az kirlenmeyi amacladim kendime..:-))
YanıtlaSilBen eski mektupları okumakla kalmam arkadaşlarıma mektuplar da yazarım hala. Ölen birşeye kalp masajı yapmak gibi... Direnmek gibi güzel şeylerin yitişine...
YanıtlaSil