Bu sabah tamamen farklı bir yol seçtim işe gitmek için. Planlı mıydı? Hayır değildi. O saçma sapan kişisel gelişim laflarını madde madde takip etmiyordum yani. "Öncelikleeeee alışkanlıklarınızı değiştirin. Mesela her gün gittiğiniz yolu kullanmayın." Kesinlikle "aaa adam haklı vallahi biraz şu alışkanlıkları değiştirip hayatı renklendirmek lazım" diye düşünmüyordum yani sabahın köründe. Öyle oldu. Yol değişti. Ben başka bir yol seçtim. Küçük dar sokaklar, kepenk açan esnaflar falan... Ve başka bir dolmuş. Hatta dolmuşta oturduğum yeri bile nedenini bilmeden değiştirdim. Bir adamın poposu tam göz hizamdaydı ama olsundu. Aslında bu sabah hiç birşey umurumda değildi. Ve herşey bunun için böyleydi. Ve bu umurumda olmama hali ne güzeldi.
****
Şaşı bakıyordum. Genelde öyle bakmam. Ama aç olunca insan şaşılaşıyor. Yoksa sadece ben mi? Belki. Bir adam geldi. Kocaman bir adamdı. Birşeyler dedi. Tek kelime anlamadım. Boş boş baktım. Beni yerimden kaldırdı. Yazıcının kapağını açtı ve kartuşu değiştirdi. Kartuşu değiştirirken sürekli konuştu, güldü. O gülünce ben de güldüm. "Espri yapıyor galiba" diye geçti aklımdan. Gülmesem ayıp olurdu. Zaten yeterince boş bakıyordum. Boşluğa gülümsemek fena olmazdı. Gülümsedim ben de. Giderken "kusura bakmayın" dedim. Boşluk için özür diledim, anladı mı bilmiyorum. Bana şöyle dedi: "Sizinle zaman geçirmek zevkti hanımefendi." Adamın arkasından bakakaldım. Ben böyle boş bakarken benimle zaman geçirmek keyif miydi? Çok nazik bir adam olduğunu düşündüm. Çok nazik ve çok kocaman bir adam.
****
Zaman geçti ve ben anlamadım nasıl geçtiğini. Abuk sabuk bir dolu şeyler konuştular. Galiba ben de öyle yaptım. Buna topluma uyum sağlama diyoruz. Diyoruz da ben neden zorlanıyorum tüm bu saçmalıklara uyum sağlamaya çalışırken. Ama hakkımı yememek lazım. Zira saçmalayan olunca ben daha da çok saçmalayabiliyorum. Bunun için kutlanmalı mıyım? Sanmıyorum.
****
Meyve suyu... Tüm gün aklımdan geçip durdu. İyi de neden meyve suyu? Şeker ve suya ihtiyacım var herhalde diye düşündüm. Öyle ya başka ne nedeni olur ki? Markette insanlar çıldırmışlardı. Kesinlikle çıldırmışlardı çünkü ne bulurlarsa yarın savaş çıkacak gibi alıyorlardı. Meyve suyu reyonunun önünde elimde bir kutu elma suyu ile onlara baktım, sahi tüm bunları yiyecekler miydi? Bir çocuk geçti önümden elinde bir kutu dondurmayla. "İyi fikir" dedim. Çılgın yağmacılar tüm reyonları olduğu gibi dondurma dolabını da yağmalamışlardı. Bir fındık rüyası, bir çikolata karnavalı ve bir de meyve şöleni istenmeyen ilan edilmiş mahsun bir biçimde bana bakarken meyve şöleni olanı aldım. Oysa ben meyveli dondurma sevmem . İyi de niye sevmem? Tadını bile anımsamıyordum ki? Sahi meyveli dondurma neye benziyordu? Çilek, böğürtlen, frambuaz ve yaban mersini... Yaban Mersini o filmi anımsattı. O Yaban Mersinli turtayı da kimse istemiyordu tıpkı bu dondurmayı istemedikleri gibi. Galiba sadece bu yüzdendi. Galiba...
****
Ve futbol. F'sinden bile anlamadığım, futbol konuşulduğunda kendimi Afrika ülkelerinden birinde bir kabilede sandığımı düşünürsek bu filmi böyle bir keyifle izlemem gerçekten şaşılası. Galiba o filmi bu kadar sevme nedenim de şu cümleydi: "Hayat fena halde futbola benzer..." Güldüm kendi kendime; Futboldan anlamadığım için mi hayattan zırnık anlamıyorum acaba?
****
Gün böyleydi. Hiç birşey umurumda değildi. Ve bu umurumda olmama hali ne kadar da güzeldi...
RESİM: Picasso
Ben kendimi durdurmaya bile yeltenmeden delirmiş gibi yemek yedim tüm gün... Enerjiye ihtiyaç duyuyorum son günlerde sanırım. Ben futboldan anlıyorum ama hayattan anlamıyorum senin gibi.. Futbola benzese de herkes başka oynuyor .. ondandır kim bilir.. (bu filmi ben de seviyorum)
YanıtlaSilBen ne futboldan ne de hayattan :) Dediğin gibi futboldan anlasam da herkes başka oynuyor galiba... Zor bu işler be Karöshim... Hayat, anlamak, çözmek falan uğraşıp duruyoruz da bu "umurunda olmama halleri" ilaç oluyor galiba. Yoldaji kısa molalar gibi...
YanıtlaSilYoldaki kısa molalar evet.. Bu hafta ben de yaşayacağım molaları.. Mola verince ve umrumda değil i yaşayınca bazen şaşırıyorum olan bitene.. Her şey daha bir yerli yerinde ve basit oluyor sanki.. Kafamızın içinde karışıklık.. Dışarda sanıyoruz belki de .. Yanılgı bu kim bilir..
YanıtlaSilKARÖSHİ: Kesinlikle aynı fikirdeyim; tüm karışıklık aklın içinde, dışarıda değil. İşte o kısa molalarda akıl tüm kaygı ve korkulardan arınıp sadece yaşadığında daha anlaşılır oluyor herşey.
YanıtlaSilDİKKATSİZ: Nazik oldukları kesin :) Ve muhtemelen esprililer de. Ama eğer benim gibi boş boş baktığın bir günde onlarla karşılaşırsan elbette bu taraflarını görme olasılığı yok :)
Bazen hiçbirşeyin umrunda olmadığı anlar insanı mutlu edebiliyor. Ne ilginç değil mi?
YanıtlaSilBugün benimde hiç bir şey umrumda olmasa fena olmazdı aslında .. Ama bilakis neye elimi atsam umruma bana yapışıyor :)
bir ömür ne hayat bizden birşey ne de biz hayattan birşey beklesek keşke ...
YanıtlaSilbirisi birşeyler anlatırken yüzümüzde anlattığı şeylere dair mimik arar ve pek çoğumuz sahtekarca onun beklediği mimiği yaparız oysa espirisine hiç güleceğimiz yoktur yada anlattığı anlayasımız, keşke hislerimizi yalın olarak yansıtabilme özgürlüğümüz olsaydı.İkinci paragraf için bu yorum
YanıtlaSilHAYATTA GİDERKEN: O umurunda olmama halinin en güzel tarafı da bu ya; ne zaman gelecek belli değil. Ama bazı günler ise herşey ama herşey ne çok umurumuzda...
YanıtlaSilTNRZCLK: Aslında mutlu olmanın ve hayatın anlık keyfini çıkarmanın tek yolu da bu değil mi? Beklentisiz olmak. Çok zor...
SİMİNYA: Bazen insanlar incinmesin diye ya da sırf nezaket yüzünden kendimiz olmaktan vazgeçmek ne tuhaf değil mi? Hatta ne komik... Ama yapıyoruz, yapacağız da... Birlikte yaşamak için ve kendimizi başkasına tam olarak açıklayabilme şansımız olmadığı için...
bir elinde cımbız bir elinde ayna umrunda mı dünya :P
YanıtlaSilhacı hoca muhteşemdi o filmde.
Kesinlikle muhteşemdi, hayran oldum ben Hacı Hoca'ya... Tüm film çok sağlamdı ama Hoca belkemiğiydi filmin. Ve Hoca'nın cümleleri...
YanıtlaSilBenim meyveli dondurma yiyebilmem icin cidden artik hicbir seyin umrumda olmamasi lazim:))
YanıtlaSilSizi okumak zevkti hanimefendi:)
:) Ben de öyle düşünürdüm ama meyveli dondurmayı tadınca aslında çok uzun zaman kendimi güzel birşeyden mahrum ettiğimi farkettim.
YanıtlaSilAman efenim, Sevgili Annecik çok teşekkür ederim :)
SÜpermarketleri talan edercesine file file evine taşıyan şuursuz insan grubuna ait olmak istiyorum tanrım beni affetsin.
YanıtlaSilBu umursamazlık hali güzel. kimse bana dokanmasın. umursamamak uyumak istiyorum. uyanınca da keşki bütün gürültü yokolsa. :(
Neden yahu o guruba dahil olmak istiyorsun çok mu açsın :))) O umursamazlık hali çok güzel ve çok huzurlu... Sanki güzel uyunmuş bir uyku gibi...
YanıtlaSil...
YanıtlaSilben umursama halleri yaşıyorum, kalan hayatım umursamamakla geçiyor. her iki durumdada aksini yapmak güzel sanırım. umursadığım zamanlarda birikmiş faturalarımı, kapanmış telefonumu, kırılmış arkadaşlarımı arayıp düzeltiyorum, cidden güzel bişi.
güzel yazmışsın ki okurken kendim gibi hissettim. hmm öyle.
İftara 15 dakika kalmışken şu yazını okudum.. Ağzım şapırdıyor..
YanıtlaSilGORGONTHALAS: O umursamama hallerinde insan ne kadar saçma ve gereksiz şeyi umursadığını farkediyor. Ve kendine tüm bunlarla hayatı dar ettiğini. Ve umurunda olmayan zamanlarda ise aslında hayatın bizim gördüğümüzden çok daha güzel olduğunu...
YanıtlaSilBUZCEVHERİ: Dayan Cevherim az kaldı :)