Boğazım ağrıyor ve ben nedenini biliyorum. Bağırmam gereken yerde ,siz deyin nezaketen ben diyeyim sersemliğimden susuyorum. İnsan bir süre sonra sakin olmayı öğreniyor. Biliyor ki bağırıp durdukça, bağırılan kişi haketse bile, vicdan azabı onun yakasını bırakmıyor. Ve yine biliyor ki vicdan azabı öfkeden daha uzun süreli ve daha yakıcı...
O kadın mesela. Sabahın ilk saatlerinde o korkunç ve sahte kahkahalarla tüm koridoru inleten kadından söz ediyorum. "Kes artık" diye bağırılmayı hakediyordu. Sabahın o mahmur saatlerinde kendime gelmeye çalışırken, o günün, bu yorgunluk ve uykulu halle nasıl geçeceğini hesaplarken, kulaklarımın içine sokulmuş çiviler gibi yırtıcı kahkahalarını duymak zorunda olduğum o kadın. Bir yandan öfkelenirken bir yandan da en çok kahkahaların yüksekliğine mi yoksa sahteliğine mi bu kadar kızdığımı düşündüm. Sanırım ikincisiydi. Evet kesinlikle...
Bir de o adam vardı. "Kimse kimseyi dini inançları nedeniyle yargılayamaz" cümlesini kurduğumda "ben yargılarım kardeşim" diyen adam. "Neden" dedim ona şaşkınlığımı yener yenmez "Sen Allah'ın muhafız olarak atadığı biri misin?" Sustu. Ben de bağırmadım. Biri saçmalayınca bağıramıyorum zaten. O sırada şaşkınlıktan donmuş oluyorum. Yetişkin bir insan bu biçimde düşününce insan şaşırıp kalmaktan başka ne yapabilir ki zaten?
Markette ki kıza da bağırabilirdim mesela. Ama çok tuhaf birşey oldu bağırmayı bırak kızmadım bile. Oysa o, kimbilir neye kızmıştı, kızgınlığını benden ve sigara paketlerinden çıkarıyordu. Umursamadım. İkimiz de rahat ettik. O öfkesini sigara paketlerinden aldı, ben de "o daha bir çocuk, olur böyle şeyler, umursama" dedim kendi kendime. Kesinlikle yaşlanıyorum. bu tip bir olgunluk çok tuhaf.
Şimdi boğazım ağırıyor. Bir tercih yaptım, bağırmadım, kimsenin kalbini kırmadım, kendi vicdanımda sürekli kabuğunu kaldıracağım bir yara bırakmadım ve boğazımın ağrımasını seçtim. Vicdan azabındansa boğaz ağrısı yeğdir dedim.
Sahi öyle miydi acaba?
Resim: Alfred Gockel
Bir de o adam vardı. "Kimse kimseyi dini inançları nedeniyle yargılayamaz" cümlesini kurduğumda "ben yargılarım kardeşim" diyen adam. "Neden" dedim ona şaşkınlığımı yener yenmez "Sen Allah'ın muhafız olarak atadığı biri misin?" Sustu. Ben de bağırmadım. Biri saçmalayınca bağıramıyorum zaten. O sırada şaşkınlıktan donmuş oluyorum. Yetişkin bir insan bu biçimde düşününce insan şaşırıp kalmaktan başka ne yapabilir ki zaten?
Markette ki kıza da bağırabilirdim mesela. Ama çok tuhaf birşey oldu bağırmayı bırak kızmadım bile. Oysa o, kimbilir neye kızmıştı, kızgınlığını benden ve sigara paketlerinden çıkarıyordu. Umursamadım. İkimiz de rahat ettik. O öfkesini sigara paketlerinden aldı, ben de "o daha bir çocuk, olur böyle şeyler, umursama" dedim kendi kendime. Kesinlikle yaşlanıyorum. bu tip bir olgunluk çok tuhaf.
Şimdi boğazım ağırıyor. Bir tercih yaptım, bağırmadım, kimsenin kalbini kırmadım, kendi vicdanımda sürekli kabuğunu kaldıracağım bir yara bırakmadım ve boğazımın ağrımasını seçtim. Vicdan azabındansa boğaz ağrısı yeğdir dedim.
Sahi öyle miydi acaba?
Resim: Alfred Gockel
Bir şey söylemeyeceğim. Sen söylemişsin Aydan Atlayan Kedi'm.. Sadece o sarı şekerleme gibi olanlardan almak gerek sanırım her boğazımız ağrıdığında.
YanıtlaSilbense mentollü şekerleri tavsiye ederim mavi olanlarından:)
YanıtlaSilKARÖSHİ: Ben sana şu an bunları yazarken, bayan şenkahkaha sabah mesaisine başlamış durumda. Kesinlikle bağırmayacağım, kararlıyım. Boğaz ağrısı için olan o şekerlerden bir avuç yutsam iyi olacak :D
YanıtlaSilDELİKANLI: En iyisi onlar, doğru... İnsanın burnunu yakıyor ama iyi geliyor :)
Bir düşünür" insan olanlar öfkelerini yutanlardır" demiş.Demiş te yutulan öfkeler büyük olunca boğazda ağrı yapıyor haliyle.Dini inançları yargılama hakkını kendinde bulan amcanın karşısında rakı kadehi tokuşturmak lazım.İnsansa o da yutsun bakalım öfkesini.Sevgilerimle.
YanıtlaSilÖfkesini, kendisine zarar vermeden, yenenlere büyük bir hayranlık duyuyorum. O tür bir olgunluk için daha çok uğraşmam gerektiğini de biliyorum. Çünkü öfke kontrolü çok zor, çok ama çok zor. Bu yüzden bunu dizginlemeye çalışmam yüzünden sürekli boğazım ağrıyor ya :))
YanıtlaSilO dini inançları yargılayan bir amca değildi ne yazık ki, gencecik biri idi. Keşke yaşlı olsaydı o zaman bu kadar öfkelenmezdim. Ama genç insanların bile böyle düşündüğünü bilmek fena halde canımı sıkıyor.
Haklı olduğumu düşündüğüm her yerde nasıl davranmam grekiyorsa öyle davranırım...Aslında bunu farketmek önemli salt heryerde aynı tepkiyle kendini savunmak hatalı...Yeri vardır bağarır yeri vardır susarsın ve yeri geldiğinde de konuşursun...Vicdani muhakeme maalesef anlık atılımlar düşünmeden yapılan davranışlar sonucu ortaya çıkıyor...Vicdan yapıcam diye anladıkları dilden konuşmadığım zaman kendime kızma durumlarım oluyor bu da kötü...
YanıtlaSilSevgiler...
Ben çoğu zaman ani bir öfke ile davranıp, davranışlarımdan çoğu zaman üzüntü duydum. Beni öfkelendiren durumlar genelde aklın kullanılmadığı, kaba saba tavır ve davranışlar oldu. Tüm bu kızgınlıkların sonunda farkettim ki asıl akıldışı davranan benim. Çünkü, bağırarak ya da öfke ile hiçbişeyi çözemiyorsun. Daha farklı yöntemler kullanmak gerekiyor. Hem kendin için hem de karşıdaki için en iyisi bu...
YanıtlaSilSevgiler...
Kişilerin kendi özgürlüklerinin nerede başlayıp nerden sonra başkalarının özgürlüğüne tecavüz etmesini bilmesi lazım. Bunu bilmeyen insanlar beni de sinirlendirir, başkasının görüşlerine bu derece saygısız bir insan benim de günümü mahvederdi herhalde. Dengem bozulurdu bir kere kesin eminim bundan.
YanıtlaSilGeçmiş olsun.
O boğaz ağrısı pastilleri var ya ben onları şeker gibi bir günde yiyip bitiriyorum. BUnu da itiraf ettim ya.. Rahatladım. Ohhh!! :)
Doğru söylüyorsun doğru söylemesine de Vladimirciğim insanların çoğu "başkalarına saygı" kavramından yoksun yaşıyorlar. Tüm bu insanlara bunu öğretmek de mümkün olmadığına göre başka bir yol bulmak zorundayız. Bağırmadan ve öfkelenmeden, anlayabilecekleri bir dille konuşmak zorunlu.
YanıtlaSilDemek boğaz pastillerini şeker yerine kullanıyorsun ha :) eh bu da boğaz ağrısını önlemek için kesin çözüm :))
bloğunun yeni hali çok güzelll :)
YanıtlaSilBen de sevdim bunu... Ben çabuk sıkılıyorum galiba Siminya'm, o yüzden böyle zırt pırt şablon değişiyor :D
YanıtlaSilbir zamanlar içinden, öfkeme hakim olabilsem gibisinden bir niyet geçti mi bilmiyorum. seni öfkelendiren bütün konular ard arda patlak verir,sanki deneniyordundur. genellikle kendime hakim olmaya çalışırım. eskiden hem üzdüm, hem de çok üzüldüm sinirlendiğim için. ama insan için için de öfkeleniyorsa, bu üstesinden gelemediğinin göstergesi. jack nicholson ın oynadığı süper bir film vardı, anger management. orda çok sakin görünümlü bir adam öfke terapisi görüyordu, çünkü için için kaynıyordu. terapinin sonunda, nerede hakkına tecavüz edildiği ve tepki göstermek gerektiği, neredeyse koyver gitsin demek gerektiğini öğreniyordu.
YanıtlaSilSorunda burada işte ben fazla tepki veriyorum. Susmuyorum içime atmıyorum ama incitici oluyorum bazen. Bu nedenle öfkemi göstermekten değil öfkelenmekten vazgeçmeye çalışıyorum. Hani bazı insanlar vardır, dünyada herşeyin olabilirliğini kabul edip, yolunda gitmeyeni bir yolunu bulup düzeltirler. Asıl önemlisi böyle olabilmek galiba...
YanıtlaSilbazı avantajları var şöyleki:
YanıtlaSilaynen senin durumunda idim geçen hafta bağıramıyordum, bütün hafta sessiz sessiz arkadaşlarımın ismini mırıldanarak seslendim, sonra da efendim dediler hööe ben bişey demedimki sen şizofrene bağladın haa diye onlara çamur attım. nasıl eğlendim nasıl eğlendim anlatamam.
bu da böyle bir anım işte.
İyi yöntemmiş :D Denemeli hemen :D Bağırmaktan iyidir :)
YanıtlaSilişte geldim burdayım.. kısa bir aradan sonra...
YanıtlaSilyetişkinleştikçe insan ne diyeceğini bilmiyor o tip durumlarda.. bilgisi fazlalaşıp bakış açısı genişleyince nereyi düzelteceğini kestiremiyor.. :)
ve susuyoruz tabi doğal olarak.
İşte sorun Arti'ciğim: insan nereyi düzelteceğini kestiremiyor. Susuyorsun...
YanıtlaSilBazen haklı olduğunda insan konrtolden çıkacağından korkarak susuyor. Dönşü olmayacak şeyler söylemek, zıvanadan çıkmak.
YanıtlaSilBirde gözlemleybildiğim karaıyla susmak bazen toleras, katlnmak bazende hoşgörü ile olyor. Bazı insanlara kızıyoruz ama susuyoruz, bazılarıda içinde bulundukları durumdan dolayı hoşgörüyoruz.
Zamanda zamandada dayanma/tolerans/hoşgörü eşiğimiz de değişiyor gibi geliyor. Sabit bir şey değil. İçimizdeki huzurdan (stoklarda varsa) bozup ödeme yapıyoruz.
Sanırım :)
Ne kadar doğru bir söz bu: "İçimizdeki huzurdan bozup ödeme yapıyoruz." Kesinlikle çok doğru.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim bu güzel yorum için...
bende öfkesini yutanlardanım ama bazen olmuyo işte şu anda dediğiniz gibi vicdanımın acısı boğazımın
YanıtlaSilacısından daha kötü ... bana şekerleme yetmez:(
Bir insanın en zor öğrendiği şey galiba öfkesini kontrol etmek. Çoğu zaman öfke çığırından çıkıyor ve bağırmaya başlıyoruz. Bağırdığımız için de haklıysak bile haksız görünüyoruz. Oysa öfke soğuduğu zaman ancak çözüm bulan birşey. Sıcakken hem seni hem de karşındakini yakıp kül ediyor. Eğer vicdan azabı çekiyorsan o azabı dindirmelisin. İnsan içinde alevden bir koru ne kadar zaman taşıyabilir. Eğer kırmışsan birini incitmişsen ona git ve tüm samimiyetini göster. Ne kaybedersin ki?
YanıtlaSil