Parça parça kopup gidiyor herşey... Bu yüzden işte bu, bir türlü tam olamama hali... Neye dokunsan yitip gidiyor ya da başka birşeye dönüşüyor. Ne söylesen dediklerinin aksi yöne akıyor koca nehir. Ve neye inansan felaketin ondan oluyor.
Bir araf gibi... Ne oraya aitsin ne diğerine. Kapı eşiğinde durur gibisin, ne içeride ne dışarıda. Bir simitçi çocuğun kirli yanaklarını bunca severken, gazetelerin 3. sayfasında yer alan gözü bantlı adamdan bu kadar tiksinebiliyorsun. Ve diyemiyorsun ki "insanları severim ben." Çünkü hiç bir zaman bilemiyorsun insan dediğin nedir? Kimi insan olarak adlandırıyorsun? iki kulak, iki göz, burun ve ağız, saçlar, konuşma yetisi olan ve iki ayak üzerinde duran herşeyi mi? Kimdir insan? Senin seviyorum dediklerine kimler dahil?
Bu yüzden aklının bunca karışması, böyle kabullenmekle kabullenememek arasındaki asma köprüde bunca sarsılışın... Ve yine bu yüzden hayatın içine karışmakla uzağında durmak arasındaki kararsızlığın... Araftasın...
Resim: Lord Fredric Leighton
Dün bir film izledim.Türkçe adıyla Bilek Kesenler.Onlarda arafta yaşıyorlardı.İlginç bir filmdi...Arada kalanlar, ne oraya ait, ne buraya, tam çizginin üstünde...
YanıtlaSilMerak ettim filmi. Mutlaka izleyeceğim.Teşekkürler.
YanıtlaSilWristcutters adlı bu filmi ben beğenmemiştim. Aslında Arafta da yaşamıyorlar. Öldükten sonra yine dünya gibi bir ortamda yaşıyorlar. Çalışıyorlar, Tv izliyorlar, markete gidiyorlar falan. Şimdi iyice merak ettin sanırım. =) Oysa ki amacım bu değildi.. ^^
YanıtlaSilHem de nasıl merak ettim. İşin tuhafı ben bir film ya da kitap hakkında kötü eleştri yapılınca daha çok merak ediyorum :) Gerçekten bu böyle. Hemen bulup izleyeceğim.
YanıtlaSilİnsan olma kabiliyeti herkeste var. Eşitiz bu konuda. Bu kabileti çıkarmaya niyetli olanlar var, bunun farkında olmayanı.
YanıtlaSilBu konu hep aklımı karıştırmıştır; insan neye göre ve nasıl iyi ya da kötü olmayı seçer. Aslında hepimizin içinde her ikisi de mevcut. Fakat bizler neye göre birinin tarafını tutuyoruz? Bu gerçekten çok karmaşık bir konu. Aslında karmaşa insanın karmaşık yapısından kaynaklanıyor sanırım.
YanıtlaSilBütüne göre sanırım, ahlakla-estetiğin kesiştiği yer. Bir şeyin güzel olması onun bulunduğu yere uyumu olarak kabul edenler var. İçimizde de bir bütünlük hissi var galiba, dönüp ona uyumunu sorguluyoruz iyi mi? kötü mü? diye. Sanırım :)
YanıtlaSil"insanları severim ben" diyemiyorum ama, rahatlıkla "insanları sevmiyorum ben" diyebilirim.
YanıtlaSilTabii böyle düşünmeme sebep olanlar da yine insanlar.
Belki de en iyisi böyle. Bilemiyorum. Ama kesinlikle bildiğim birşey varsa o da, insanların arasında rahat edemediğim.
Ya da senin de söylediğin gibi, kimi insan olarak adlandırdığımıza bağlı olarak değişebilir herşey..
JAZZİSTAN: Bu rahat edememe durumunu ben de yaşıyorum zaman zaman. bazı insanları yanında ortada görünğr en ufak bir sebep yokken huzursuz oluyorum bazılarında ise değil... Sezgi mi ya da ruhumuzun kalkanlarının aldığı olumsuz sinyaller mi bunun sebebi bilemiyorum. tüm insanları sevmek gibi bir yüce gönüllülüğe inanmıyorum ben. Ama insanlardan nefret etmeyi de istemiyorum. çünkü nefretin içimize kara bir zehir akıttığını düşünüyorum.
YanıtlaSiltüm insanları kendimle sevmiyorum
YanıtlaSilve tüm insanları kendimle sevmiyorum
çünkü ben en çok onlara benziyorum..''
Herşey kendimizde bitiyor galiba Phaloe... Biz ne isek karşıda da onu görüyoruz...
YanıtlaSilBir klip izlemiştim,çocukluğumdan beri siyahlara yapılan haksızlığı anlatan herşeyi merak ettiğim gibi onuda içtenlikle izledim.Şarkı tam gelmiyor aklıma ama klibi unutamıyorum.Sesini kıstım ve görüntüleri iyice algılamaya çalıştım.Denizin sonsuz gibi görünen ufuk noktasında üç siyah kadın vardı ve görüntü bir şelalenin altında suya dönüşmeleriyle devam etti.Saydam ve akıcı bir şekilde üç tane, dünyayla "bir" olmuş siluet.Kendimi insanların yanında rahat hissetmiyorken bu klibi düşünüyorum.Gerçekten bir anlığına onlarında saydam gördüklerini ve en önemlisi yaşayan herşeyi "bir"olarak algıladıklarına inanıyorum :))
YanıtlaSilherkese sevgiler güzel günler
Sanırım yaşarken tek huzur duyduğumuz ve rahat ettiğimiz zaman; yaşayan herşeyi "bir" olarak hissettiğimiz zaman... Çok teşekkürler Umut bu güzel yorum için...
YanıtlaSil