09 Mart 2010

dünler, günler ve anlamsızlık üzerine...

Dün sabah daha çayım bitmemiş, gözüm açılmamışken patron geldi, hafifçe eğildi ve elimi öptü "gününüz kutlu olsun efendim" dedi. Teşekkür ettim. "Evet 8 mart kadınlar günü değil mi bugün?" dedim. Gülümsedi ve gitti. "Haydi sersem tavuk" dedim kendime "git bir sigara iç de kendine gel."

Ekip çoktan toplanmış, dumanı salmış sohbet ediyordu bahçede. Aralarına katıldım. Biri geldi sonra "aranızda kendini kadın gibi hissedenlerin kadınlar günü kutlu olsun" dedi. Çok garip hatta pek tuhaftır ki iki kişi de kendini kadın gibi hissetmediğini söyledi. Şaşkın şaşkın bakan suratıma "ya sen?" sorusu çarptı. Elbette kendimi kadın gibi hissediyordum başka ne gibi hissedebilirdim ki? Evet zaman zaman kedi zaman zaman da uzaylı gibi hissettiğim olmuyor değildi ama dişi bir kedi ve dişi bir uzaylı gibi hissediyordum en azından. Çünkü başka nasıl hissetmem gerektiği konusuna kafa yormamıştım. Zaten yeterince saçma sapan sorularım vardı o sorulara bir tane daha ekleyemezdim.

Kendini kadın gibi hissetmeyen kadın görünüşlü arkadaşlarıma "neden?" diye sordum. Bitkin görünümlü olan ona kendini hep başka birşey gibi hissettirdiklerini söyledi. Çocukken babasından, genç kızken ablasından daha sonra kocasından dayak yemiş. Şaşkınlıkla baktım. Şiddete maruz kalmış insanları biliyordum bilmesine ya ilk defa birinin bu kadar açıklık ve kabul etmişlikle dayak yediğini anlattığını duyuyordum. Belli ki kadın doğduğuna doğacağına pişmandı. Erkek doğmuş olsa dayak yemeyeceğini düşünüyor olmalıydı ki; "kadın olmaktan nefret ediyorum" dedi. İnsanın içi kırık camlarla doluyor böyle sözler duyduğunda. Ve o camlar o kadının keder dolu gözlerinden fışkırıp senin ciğerlerine doluyor. Diğer arkadaşımın tüm bunları dinlerken gözleri dolu dolu oldu. Onun da benzer bir hikayesi vardı. İtilmiş, üzerine birşeyler fırlatılmıştı. Aklım almıyordu. Böylesi tatlı, nazik insanları nasıl bir sebeple döverdi insan. Ne olmuş olabilirdi de birine bu kadar öfkelenip, çılgına döner ve akla hayale gelmeyecek şeyler yaparlardı?

Odama dönüp B.'yi aradım. Şiddet konusunda çalışmaları vardı. "Ne kadar çok insanın dayak yediğini bilsen dehşete düşersin."dedi. Telefonu kapayıp kendi hayatımı düşündüm. Çocukken sevgili sersem erkek kardeşimin üzerimde denediği Bruce Lee hareketlerini saymazsak hayatımda tek bir fiske yememiştim. Evde ya da yakın çevrede buna benzer birşeye de rastlamamıştım. Evet her evde olduğu gibi benim evimde de anlaşmazlıklar oluyordu elbette ama tüm bunlar kavga ile ya da başka bir yolla değil konuşarak çözülüyordu. Bütün bunlarla büyüyen ben de normal olanın bu olduğuna inanıyordum doğal olarak. Ama şimdi düşününce normal olanın aslında çok nadir birşey olduğunu anormal olanın ise aklın alabileceğinden yaygın olduğunu farkediyordum. Daha bir kaç dakika önce iki arkadaşımın bu anormallik içinde geçen hayat öykülerini dinlemiştim. Bir kadınlar günü sabahında zaten anlamsızlığına inandığım gün daha da anlamsız geldi bana.

Evet kadınlar günüydü dün. Sabahında kalbimi kırık camlarla dolduran iki çift hüzünlü göze baktığım ve gün boyu kadın haklarından söz eden erkeklerin söylediklerini dinlediğim, yazdıklarını okuduğum bir gündü. Gerçeğin o pis sırıtışının gri bulutların içinden belli belirsiz göründüğü yapay ışıklı bir gündü...

11 yorum:

  1. Evet, floresanlı bir gündü... Haklısınız. Hep de öyle olacak. Ta ki kadınlar insan olduklarının bilincine tam varana kadar.

    YanıtlaSil
  2. Kadınları bence onurlandıracak olan, onların haklarını yine onlara verecek olan malesef erkekler.
    Bazen hayat öyle koşullar dayatıyorki kadına, kadın yavaş yavaş bu mücadele içinde erkekleşiyor,kadınlığını unutuyor.Ama herşey farkındalıkla ve eğitimle başlıyor bence.

    YanıtlaSil
  3. Hissetseniz de hissetmeseniz de size ait bir gündü. Gereklimiydi ? Bizde evet. Kutlu olsun.

    YanıtlaSil
  4. Ne yazık ki kadınların şiddete maruz kaldığını televizyonlarda erkeklerim tartıştığı tek gün. Sanki şiddeti yapanlarda onlar veya hemcinsleri değil...

    YanıtlaSil
  5. Daha çok hayatın pembe tarafında duran biri için haksızlığa uğrayan kadınların yaşadıklarına kayıtsız kalamıyorum.Kalmamalıyım da; kalmamalıyız da... Çocukları yetiştiren kadınsa, bir toplumun kadınlarının gelişmişliği o toplumun gelişmişlik düzeyini etkiliyorsa ki bana göre öyle. Kayıtsız kalamayız. Aşağıda verilen blog adresinde 'KADIN' başlıklı çok güzel bir yazı var. Kayıtsız kalmayan/kalamayan okusun lütfen.

    Paylaşım için teşekkürler,
    Sevgiler.
    http://jimithekewl.blogspot.com/2010/03/kadn.html

    YanıtlaSil
  6. Ne kadar da kötü başlamışsın güne,kim bilir o anlattığın kadınlar nasıl başlıyor güne?Anlaması bir o kadar zor durumları her gün kaç kişi yaşıyor acaba? Bir keresinde tanımadığımız bir komşunun dayağa maruz kaldığını duyunca tüm mahalle ayaklandık.Adamı durdurabildik ya sonrası? Kim bilebiliyor ki dört duvar arasında yaşananı?

    YanıtlaSil
  7. Gözü doymaz hayva sürüleri hayatımızın üzerinden geçti, talan bittiiğinde değer verdiğimiz her şey hatta kelimelerin içi bile talan edilip içi boşaltılmıştı. Bu talandan geriye elimize kalan kadınlar günü de her bir "şey" kadar anlamı boşaltılmış. Cehaletten beslenen şiddetin hayatımızdan daha götüreceği çok şey var daha demek istemiyorum ama diyorum da. :(

    YanıtlaSil
  8. ne ece temelkuran, ne perihan mağden ne de başkası benim en beğenerek okuduğum "kadın yazar"ım aydan atlayan kedi'dir.

    YanıtlaSil
  9. 364+1, kadınlar günü mü dediniz? anlamadım, böylesi dengesizliği doğuran kadınların rolü yokmu bu erk çılgınlığında? bilemedim, tanıdım erkekleşen kadınları...bana benzemek isteyenleri bir türlü sevemedim; eğlenceye dönüştürülen, cinsel ayrımcılığı körükleyen düttürülere de kulak asmadan geçti 364/1...

    YanıtlaSil
  10. Kadın olmak.
    Oysa ne kadar özel bir duygu bence.
    Ama ben günleri böyle anlamlandırmaya alışamadım.
    Kadın, sevgili, anne, baba her an değerlidir çünkü.
    Sevgi bir güne sığar mı?
    Yine çok güzeldi Fulya'cım.
    Bİr de dip Not: Ben seni arayacaktım di mi?

    YanıtlaSil
  11. METİN: Böyle sahte ışıklı zamanlardan nefret ediyorum. Asıl sorun ne biliyor musunuz; herşey iş olsun diye laf olsun diye yapılıyor böyle zamanlarda. Birileri inanmadığı şeyleri söylüyor, diğerleri inanmadıkları şeyleri dinliyor ve sonuçta gün savuşturmuş oluyoruz. İşte özel günler ancak bu kadar özel.

    DALGA SESLERİ: Bir zamanlar o erkekleşen kadınlara çok kızardım. Nedenini düşünmeksizin neden böyleler diye söylenirdim. Sonra farkettim ki bu bir varolma biçimi. Doğru mu orası tartışılır ama dediğim gibi bir varolma biçimi bu.

    SYRAKUSA: Teşekkürler :)

    RAMA: Asıl komedi de burada yatıyor işte. Kadına şiddetten bahsedip duruyorlar. Sebepleri anlatıyor tartışıyorlar. Sonuç? Değişmiyor hiçbir şey. Ne yapmalı? Belki bu ülkede birşeylerin kökten değişmesi gerekiyordur. Bu anormal şeyin "kocası değil mi döver de severde" "babası değil mi döver de sever de" laflarının garipsenmesi dahası kınanması gerekiyordur, normal kabul edilmesi değil.

    CATHARSİS: İşte tam bu noktada bir sorun var. Şiddet kullananı da bir anne yetiştiriyor fakat o anne neyi normal neyi anormal kabul ediyor ve bu şekilde öğretiyor çocuğuna acaba?

    BUĞDAY TANESİ: Güne cam kırıklarıyla başladım. Sonrası ise daha fenaydı. İnsan biliyor bilmesine ya bu kadar yakınında durmak onu yaşayan birinden dinlemek bir garip duygu. Başka kadınlara bakıp o gülen yüzleri altında bu tür acılar olup olmadığına kafa yordum tüm gün. Öyle ya beklenmedik yerden beklenmedik acılar fışkırıyor.

    VLADİMİR: Bu sadece cehalet değil aynı zamanda zayıflığın da sonucu. Sorunları konuşarak ya da başka bir biçimde çözemeyen dahası kendisi olmayı becerememiş "insan"ların davranışı.

    GENİŞ ZAMANLAR: Şımart sen kediyi şımart :) Teşekkür ederim :)

    VOLKAN:Ben bu konuda sadece erkekleri suçlamaktan yana değilim. Kadınların rolü de var elbet. "Kocam değil mi hem sever hem döver" diyorsa bazıları elbette suç vardır kadınlarda da.

    ÖZLEM: Ben de bir güne sığdırılmış sevgilere alışamadım gitti. Mantıksız ve saçma geliyor bana.
    Not: Asıl ben seni arayacaktım değil mi? Biliyorsun benim işleri aklım başımdan gidiyor bazen yoğunluktan.

    YanıtlaSil

Ne demeli...

İnstagram'da tatlı tatlı gülümseyen, yüzünde güneşler parlayan gencecik bir kız gördüğümüzde o mutlu genç kızın bir gün biri tarafından ...