12 Ekim 2009

ÖMÜR DEDİĞİN ŞEY...


Ona annesinden geçmiş bu çiçek deliliği. Annemden söz ediyorum. O da tıpkı anneannem gibi bulduğu her toprak parçasını çiçeklerle dolduruyor. Kim hangi çiçekten söz ederse o çiçeği bir şekilde bulup ya o avuç içi kadar bahçenin bir köşesine ya da bulduğu bir saksıya dikiyor.

Bu kez ona ben bir çiçekten söz ettim. Bütün bir yıl sadece yapraklarla duran, yılın bir zamanı tek bir gece bembeyaz çiçek açan bir çiçekten. Adını sordu. Bir gecelik gelin dedim. Güldü. Sonra o çiçeği bulup getirdim ona. Bir bardak içinde yapraktan köklendirilmiş çiçeği özene bezene bir saksıya dikti. Gün be gün büyümesini izledi. Onunla konuştu, yapraklarını sildi ve tüm bir yıl neden açmadığını merak etti. Daha sonra çiçeğin evin içinde olmaması gerektiğini, açık havayı sevdiğini öğrendi ve onu balkona taşıdı. Yapraklarını okşaya okşaya silmeye, onunla konuşmaya ve ona "benim güzel kızım" demeye devam etti.

Çiçek bu yıl onu yüzüstü bırakmadı. Kocaman yapraklarının ucunda minik tomurcuklar büyüttü. Annem sevinçten çılgına döndü. Günlerce bekledi. O tomurcuklardan bazıları direnemeyip döküldüler ama diğerleri ısrarla tutundu o yapraklara, büyüdüler. Ve sonunda geçtiğimiz cumartesi akşamüstü annem çığlık çığlığa ortalığı ayağa kaldırdı. Koşarak balkona çıktım. Çiçeğin başında durmuş ucu hafifçe aralanmış tomurcuğa bakıyordu.

Başında bekledik. Usul usul açılırken o taç yaprakların titreyişini izledik. Garip bir duyguydu. Sanki bir bebeğin doğuşu gibi. Biri gözlerini açıyordu dünyaya. Ve uzun bir aradan sonra açıldı o çiçek. Kocaman, bembeyaz ve tıpkı bir gelin gibi. O büyüleyici kokusunu içimize çeke çeke izledik onu uzun bir süre. Sonra gecenin ilerleyen saatlerinde usul usul o ilk canlılığını kaybetmeye kapanmaya başladı. Ölüyordu. Kısacık bir ömre şahit olmuş olmanın garip duygusunu bıraktı geride. Henüz tomurcuk olan dört çiçeğe önderlik etmiş ve gitmişti.

Diğer dört tomurcuk ise pazar günü açtılar. Annem "festival" dedi. Sahiden de festival gibiydi. Bu kez tek izleyicileri bizler değildik. Komşu evlerde kim varsa geldiler. Kimi fotoğrafını çekti kimi ise öylece durup izledi.  Orada durmuş o insanlara bakarken hayatın da böyle olduğunu düşündüm. Tek bir güzellik anında herkesin bir arada olduğunu ama ne yazık ki o güzellik anlarının çok ama çok kısa sürdüğünü... Geriye sadece bir kaç fotoğraf, aklı sarhoş eden bir koku ve hayranlık dolu seslerin kaldığını... Hayatın böyle uçucu, kısacık olduğunu, o çiçeğin bize kısacık gelen ömrünün çiçek zamanında kaç yıl ettiğini...

Fotoğraf: Aydan Atlayan Kedi

11 yorum:

  1. ah sevgili kedi, mutlulukların kalıcı olanı emek harcananı, sabırla bekleneni değil midir zaten, o mutluluk anı an kısacıktır ama tekrar tekrar akla getirerek korur akılda kalıcılığını, güzelliğini ve gülümsetir günler sonra bile; sevgiler de sanki o çiçek gibi... günler sonra bile gülümsetebiliyorsa aklınıza gelen, yanınızda olmasa da mutlu etmiştir ya da mutlu olunmuştur evvel zaman ve önemli olan da budur değil mi? emek ve sabrın hediyesi...

    YanıtlaSil
  2. Kedicim muhteşem bir şölen yaşamışsınız,kedi inşallah videoya almıştır biz de izleriz diye iç geçirmekteyim şu anda...

    bizim annelerimiz çiçekleri çok sevdiği için çook merhametli,çok sevgi dolular çocuklarına karşı değil mi?

    YanıtlaSil
  3. O sevincten cilgina dönmeler ne kadar da tanidik. Hepimizin hayatinda kisa da olsa böyle büyülü festival anlari olur dilerim.

    YanıtlaSil
  4. Ne güzel bir tanıklık, ve ne güzel bir tanık ifadesi :)
    sevgiler

    YanıtlaSil
  5. mutluluktan çok acı verdiğinden bana böyle kısa anlar (çiçek zamanıyla değerlendiremiyor aklım :) kaktüsü seçiyorum mesela...

    insan ömrü de meleklere böyle mi geliyor acaba?

    öyle güzel anlatmışsın ki kedi, kesin buna benzer çiçekler gördüğümde aklıma bu anlattıkların gelecek.

    ama ne acı..

    YanıtlaSil
  6. Harikaydı:)
    Çiçekte,yazı da...

    YanıtlaSil
  7. benim annemde her şeye çiçek dikerdi, çatlayan kahve fincanlarına bile minik minik çiçekler diker oraya buraya koyardı. Yazınızı okurken gözlerim doldu. İnsanlığa olan umudum tazelendi. Sevgiler size

    YanıtlaSil
  8. cümlenin her iki anlamıyla da "çiçek gibi bir yazı" olmuş.

    YanıtlaSil
  9. EVREN: Sanırım mutluluğun sırrı da biraz burada: emek ve sabır.

    DELFİNA: Bak bu hiç aklıma gelmedi Delfina'cığım. Sanırım gelecek yılı beklemek zorundayız :)

    EVREN: Dilerim çok olsun o festivaller :)

    HEP: Çok teşekkür ederim :)

    BUZCEVHERİ: Çiçek ama çok güzel bir çiçek işte :)

    JOURNEY TO ORIENT: Benim hep aklımdadır kısa ömürlü varlıkların zaman dilimlerinin nasıl olduğu ve bizlerin hayatlarının birileri tarafından "kısacık" diye değerlendirilip değerlendirilmediği. Nasıl emin olabiliriz ki birilerinin bize bakıp "ne kısacık ne zavallı bir ömür" demediğinden.

    ZUZULARIN ANNESİ: Çok teşekkür ederim :)

    LALENİN BAHÇESİ: Ben de ne zaman baksam çiçeklere ağaçlara garip bir duygu doldurur içimi. ama en çok da çiçeklere çocukları gibi davrananlara bakınca...

    DEEP JAZZY: Ço teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
  10. "Bir gececik gelin" bu ismi o çiçeğe vereni tanımak isterdim doğrusu.Çünkü Babamın da gözü gibi baktığı kış gelince rüzgara soğuğa karşı muhafazalar içinde sakladığı yaz gelince okşayıp başını beklediği koca bir saksı içindeki bu çiçekten çok etkilendiğini hatırlıyorum.O zamanlar o ismi o çiçeğe babam verdi sanıyordum hatta.Sonraları öğrendim ama babamın ölümüyle çiçek de açmaz oldu resimleri ve videosu kaldı geriye.Sevgilerimle.

    YanıtlaSil

Ne demeli...

İnstagram'da tatlı tatlı gülümseyen, yüzünde güneşler parlayan gencecik bir kız gördüğümüzde o mutlu genç kızın bir gün biri tarafından ...