Otuz yedi hafta her cuma... Yazmaktan vazgeçilmeyen bir zaman diliminden söz ediyorum. Mektuplardan... Sana yazdığım uzun ya da kısa mektuplar... Severek ve isteyerek. Zaman zaman kederle zaman zaman sen gülümse diye ve zaman zaman beni anlarsın umuduyla.
Robinson'un Cuma'ya sığınması gibi ben de sana sığınıyordum. Kim olduğunu bilmediğim bir adam ya da kadına... Bir insana... İçimden taşıyordu sözcükler. Ve taşanı kağıt üzerine yayıyordum. Belki o parçalanmışlıktan seninle bir bütün oluştururuz diye umuyordum. Yanılmamışım.
Şimdi bu vazgeçiş neden? Otuz yedi hafta vazgeçmek bir kez bile düşünülmeden yazılmış olan bu mektupların vedasının sebebi ne?
Artık zorunluluk hissediyorum Sevgili Dostum. Ve zorunluluk hissettiğim için samimi olamamaktan korkuyorum. Ruhun bana yazdırdığı bu mektupları artık akıl düşünerek yazmak zorunda kalıyor. Şimdi söyle bana; akıl mı daha samimidir yoksa ruh mu? Ve yine söyle; akıl mı daha masumdur yoksa ruh mu? Ve ben, Sevgili Dostum, masumiyet ve samimiyetten yoksun sözcüklerle karşına çıkmayı hiç mi hiç istemiyorum.
Ben sana ruhumun kelimelerini dökmek istiyorum. Ama ruhuma sadece cuma günleri konuş demek istemiyorum. Ona dilediği zaman konuşma özgürlüğü vermek istiyorum. Belki salı sabahları ya da güneşli bir cumartesi öğleden sonrası. Sınırlar koymak istemiyorum ona kısacası. Bu yüzden bundan böyle cuma günleri bir mektup almayacaksın.Beni anlayacağını umuyorum. Ve incinip kırılmayacağını. Kimbilir belki beklemediğin bir zamanda beklemediğin bir anda. Belki...
Kelimelerimle kucaklıyor, harflerimle öpüyorum seni...
Resim: Henriette Browne
Bu güne kadar ki mektuplar için teşekkürler. Ben bu mektupları yarısında farkettim sanırım ama tiryakisi oldum cuma günü gelecek mektuplarının. Mektup almayalı o kadar zaman olmuştu ki, hepsini merakla bekleyip okudum.
YanıtlaSilNeden bıraktığını çok iyi ifade etmişsin, umarım bir gün yeniden başlarsın.
Akıl susup ruh yeniden konuşmaya başaladığında... Belki...
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim...
Ruhunu özgür bırakmak en iyisi, gerçekten sınırlamalarla olmuyor. Cuma mektuplarını bende çok sevenlerdenim. Ama çok zaman gelen mektuplarımı düzenli takip edemedim, biriktirip okudum. Yazmak bence başkaca bir şey öyle zamanlar oluyor ki kelimlerin hızına yetişmiyor kalemim, öyle zamanlar oluyor ki boş kağıda bakıp bekliyorum. En iyisi ruh konuştuğunda yazmalı.. Güzel yazılarını her zaman beklerim. Kocaman öpüyorum seni. Bu arada serbest radikaller de bir dinlenme döneminde mi, blog falan taşınmadı değil mi?
YanıtlaSilÇok çok teşekkür ederim güzel sözcüklerine. ruh sınırlandığı zaman kendisi olamıyor. Zaman ya da mekan sınır hiç farketmiyor.
YanıtlaSilSerbest Radikaller'e ara verdik. Belki yeni bir yapılanma olur bilemiyorum henüz. Ben de çok öpüyorum seni :)
Çok alışmıştık gerçekten cuma mektuplarına. Ama haklısın galiba severek ve yüreğimizden gelerek yazdıklarımız, zorunluluğa dönüşünce insan kendisini daha kısıtlanmış hissediyor. Bu yazın bana hobi olarak yaptığım şeylerin zamanla zorunluluğa dönüştüğünde beni eskisi kadar mutlu etmediğini hatırlattı.
YanıtlaSilBen hayatım boyunca "zorunda olduğumu hissettiğim" şeylerden kaçtım. Çünkü, zorunluluk hep kendim olmamı engelledi. elbette bu mektupları yazmam için beni zorlayan olmadı hiç. Fakat sanırım son zamanlarda görev bildim. Ne tuhaf. Hatta saçma bir görev duygusu bu. Bir şeyi belli bir zamanda yapıyor olmaktan kaçıyorum şimdi de belki. evet.
YanıtlaSilNedense içim üzülmedi bu kararına. Ve anladım ki, ne kadar da farkındasın kendi gerçeklerinin ve bir o kadar da dürüstsün ve yine bir o kadar kararlı. Mutlu oldum dürüst, kararlı ve farkındalığı olan birini tanımaktan ve dedim ki içimden: böylesi biri ne karar vermişse en doğrusudur. Günlerin hepsi çok güzel, saatlerin hepsi. Sen sen oldukça bambaşka hikayeler, öyküler, denemeler...devam edecektir. Ben de bi güle güle demek istedim senin cuma mektuplarına burdan.
YanıtlaSilBEN YENİ BAŞLAMIŞTIM HALBU Kİ CUMA MEKTUPLARINA İLK OKUDUĞUMDA BÜYÜK BİR HEYECANLA ESKİLERİNE BAKMAK İSTEDİM HEPSİNDE AYNI TADI BULDUM CUMA MEKTUPLARI OLMASADA ÇOK GÜZEL YAZILARINLA RUHUMUZU ŞENLENDİRECEĞİNE EMİNİM :)
YanıtlaSilGUGUK KUŞU: Çok çok teşekkür ederim. Sanırım birşeyi uzun süre sürdürememe sorunum var benim aslında. Uzun zaman olduğunda o şey eskisi gibi heyecan mı vermiyor gözümdeki yerini mi yitiriyor sıradanlaşıyor mu nedir ama olmuyor olamıyor... Yeni başlangıçlar için aslında bitişler gerekiyor.
YanıtlaSilATEL BÖCEĞİ: Çok teşekkür ederim beni mutlu eden güzel sözlerin için :) Sevgilerimle...
Sevgili Fulya Hn. cuma yazılarınızı takip etmeye bayağı alışmıştık. Üzüldük, ister akıldan ister ruhtan olsun gönülden olduğunu düşünüyoruz- tüm yazdıklarınızın. Akılda önemli diye düşünüyoruz - gönlün kapısına da akılla gidilir. Yazma zorunluluğu belki sizi yormuştur.
YanıtlaSilİnsanın bu kadar çok sevdiği birşeyi zorunluluk olarak görmeye başlaması kötü. Yazmaktan söz ediyorum. Ben her zaman zamanı, yeri umursamadan aklıma kalbime estiği gibi yazdım. Bu alanda bu yüzden belki bunca özgürlük hissettim. Şimdi belli bir zaman kısıtlamasıyla bu özgürlüğü kendim yaraladım. Vazgeçtiğim bu kısıtlama sadece. Böyle daha rahat akacak kalemim... Çok teşekkür ederim Sevgili Enis Bey.
YanıtlaSilBen daha çok sevdi bu fikri, beklenmeyen zamanlarda kapının çalması bir dosttan bir haber gelmesi gibi... Bekliyor olacağım heyecanla. Tek dileğim var arayı fazla uzatma :)
YanıtlaSilDün akşam üzerinde düşünmüştüm.. Ve hissetmiştim Fulya.. Nasıl bilmiyorum ama bugün bitecek.. diye geçmişti içimden.. "Zorunlu" hissetmediğin bir zaman "istersen" yazarsın.. Ya da mektupların yerine başka bir "istediğin"i koyarsın canım kızkardeşim... BUNU EN güzel yapacak olan sensin.. Seni çok seviyorum..
YanıtlaSilBen ne yalan söyleyeyim, yazını okuyunca üzüldüm.Hani iple çekilen hafta sonlarım elimden alınmış gibi.Ama yine de mazeretin boyun eğdirdi.Bizi kendinden "kelimelerin ve harflerinden"mahrum etme yeter.Sevgilerimle dilek.
YanıtlaSilCuma'nın bir yüzü soldu.
YanıtlaSilŞimdi onu kim kucakalr kelimelerle, kim öper harf harf...
bu duygu bana o kadar tanıdık ki... bir şeyi yapmanın "zorunluluk" ve "görev" haline gelmesi... veya sen istediğin için yaptığın şeylerin başkalarında devamı adına veya başka şeyler için "beklentiler" uayndırması... Yapılan şeyin samimiyetine, içten gelen dirençsiz doğallığına düşen gölge...
YanıtlaSilSağlık olsun, böyle hissediyorsan,samimiyetle gereğini yaptığın için ben de teşekkür ederim. Eminim ki ruhun "istediği" zaman yine yazdıracaktır sana. Doğal ve çabasız olarak.
EVREN: Sanırım o zaman daha çok kendim olabileceğim ve saçma görev duygusunu hissetmeyeceğim :)
YanıtlaSilKARÖSHİ'M:Ben de seni seviyorum kızkardeş. İşte bu sevgi yüzünden hissetmişsindir :)
SUFİ:Çok teşekkür ederim bu içtenlik ve güzel sözler için. İçimden taşanı yine yayıyor olacağım bu sayfalara ama ne çıkacağını ben bile henüz biliyor değilim. Çok çok sevgiler...
UZAĞA GİDEN KADIN: Ne diyeceğini bilemez bu kedinin gözleri doldu... Susup kalır sözcükleriniz karşısında şimdi...
BAŞAK: İşte sırf "doğallığı düşen gölge"yi gördüğüm için tüm bu sözler. Ben teşekkür ederim asıl bu kadar çok değer verildiği ve böyle benimsendiği için. Sevgilerimle...
Kedi'ciğim, her bitiş yeni bir başlangıçtır, senin o güzel kaleminden neler çıkar kimbilir?
YanıtlaSilGerçi zor olacak mektupsuz
yaşamak:(
Sevgilerimle...
Çok teşekkür ederim Özlem'ciğim. Bakalım akla neler düşecek ve hangileri kağıt üzerinde izler bırakacak. Sevgiler benden de...
YanıtlaSilsevgili kedicik,
YanıtlaSilseninde anlattığın gibi okuduğum hiç bir şeyde zorlama yoktu ,herşey samimi ,yalın ve huzur doluydu .elbette bunları seviyorum ve bekliyorum diye senden zorlanmanı istemek bencillik olur.Bu yüzden en iyi zamanı yine sen bileceksin ve bende sevgiyle bekleyeceğim.
Çok çok teşekkür ederim Sevgili Tabiat Ana. Mektup yazmaktan hiç vazgeçmedim ben. Ama sanıyorum bunu belli bir günle sınırlamak rahatsız etti beni. Doğal olamamaktan korkanlardanım ben. Böyle olsun istemiyorum. Hem kendime hem de satırlarımı okuyana saygısızlık olacağını düşünüyorum bunun. Hiç beklenmedik bir zamanda yine posta kutunuzda kediden bir mektup bulabilirsiniz :) Çünkü temelli vazgeçmek de bir sınır koymadır. Ve ben vazgeçmiş değilim. Çünkü sınırları sevenlerden değilim. Çok çok sevgiler...
YanıtlaSilçook teşekkürler...
YanıtlaSilkelimelerinsiz kalmayacağımızı ümidediyorum...
Kelimeleri hayat ağacından kırmızı elmalar gibi topladığım sürece, Sevgili Can, hep paylaşacağım...
YanıtlaSilara sıra kafamıza da at:)
YanıtlaSilCanın yanmasın sonra :)
YanıtlaSilCuma yazdiginin farkinda değildim:P
YanıtlaSilBen son yazdığının etkisindeyim hep..Oyüzden günler farketmez. Öpüyorum Fulyacım seni...
Ben de öpüyorum seni Burcu'm...
YanıtlaSil