Çocukluğumuzda en sevdiğimiz oyun başkalarını aldatma ve hallerine gülme üzerineydi. Çocukluk işte… O küçük çıkmaz sokağı caddeden ayıran tahta perdeli kapının ardından, elleri yüzleri toprak içinde 3–5 çocuk, büyüklerin o şaşkın ifadelerine neden o kadar gülerdi acaba?
Akşam olmadan hazırlıklara başlanırdı. Önce gösterişli bir kutu, paket kâğıdı ve kurdele edinmek gerekliydi. Tüm çocuklar buldukları kutuları, kurdeleleri, paket kâğıtlarını getirip koyarlardı ortaya. İçlerinden en güzeli, oy birliğiyle seçilirdi. Seçilen kutunun içine nemli bir toprak konurdu. Ama toprağın ıslaklığı iyi ayarlanmalıydı. Eğer çamur olursa kutunun yanlarından su sızar ve foyamızı meydana çıkarırdı. Bu konuda uzmandık. Toprağın ne kadar su katılırsa istenilen kıvama geleceğini bilirdik.
Toprak konan kutu güzelce paketlenirdi. Bazı arkadaşlarımız paketleme ve paketi süsleme konusunda çok iyiydiler. Her zaman bu işi onlar üstlenirdi. Paket hazır olduktan sonra akşam olmasını en azından alaca karanlığı beklerdik. Paketi yolun kenarına koyar gizlenirdik. Biri paketi görünce sevinçle alsın, şanslı gününde olduğunu düşünsün ve paketi açtığında yüzü şekilden şekle girsin diye.
Yazın o sıcak günlerinde mahallenin sakinleri çocuklarıyla birlikte, dondurmaları ellerinde yol boyunca yürürlerdi. Akşamın ilk saatleri Akdenizin sıcağından bunalmış kendini evin dışına atmış insanlarla dolup taşardı sokak. Sokağın bu hali oyun için hiç de elverişli olmazdı. Yakalanma olasılığımız çok fazlaydı. Tek başına yürüyen insanlardı bize eğlence sağlayanlar. Çünkü şaşkınlıklarını, kızgınlıklarını paylaşacakları kimse olmazdı yanlarında. Tek başlarına olduklarında, oldukça tuhaf bir biçimde gösterirlerdi duygularını. Kimi paketi büyük bir hırsla açar içindekinin toprak olduğunu görünce yere fırlatırdı, kimi sinirli sinirli başını sallar kutuyu aldığı yere bırakırdı. Bazıları ise çok öfkelenir, etraflarına bakar kimsenin kendisini görmediğinden emin olmak ister ve sonunda utanma duygusları öfkelerini bastırırdı. Bir kısmı ise paketi sokakta açmaz alır götürürdü. Böyleleri eğlencemizi kursağımızda bırakırdı. Bize düşen onun evinde paketi açtığı zaman yüzündeki ifadeyi hayal etmek olurdu.
Şimdi düşünüyorum da, o zaman o çocuk aklımızla onlara sunduğumuz bir kutu toprak şimdi insanları kızdırır mı? Mesela topraktan, ağaçlardan, bahçelerden yoksun yaşayan binlerce kent insanı sokakta böyle bir paket bulsa, paketi açtığında mis gibi bir toprak kokusu duysa kızabilir mi? Özlediği birşeyleri bulmaz mı o pakette, belki büyüdüğü yerlerin kokusunu, sevdiği toprak insanlarının ellerinin kokusunu... Bulmaz mı birşeyleri? Kimbilir?
Ya siz? Siz bir kutu toprak alır mıydınız?
Fotoğraf: http://www.nitrate.com/potting_soil.jpg