Hayalkırıklığı aslında çok işe yarar birşeydir. İnsana ne kadar salak olduğunu ve diğer insanların pek çoğunun da senden daha salak olduğunu anımsatır. Ve sana şöyle der: "Hala insanlara güvenmeye devam ediyor ve hala onların masumiyetine inanıyorsun demek!" Aslına bakarsanız masumiyet diye birşey yoktur. Herkes biraz düzenbaz herkes biraz hesapçı herkes biraz bencil ve herkes biraz çamurludur. Ama pek çoğumuz kendi masumiyetimize şaşarak yaklaştığımız insanlardan aynı masumiyeti taşımalarını bekler ve bunun böyle olmadığını gördüğümüzde de aptal gibi kalırız. İşte hayalkırıklığı tam bu noktada devreye girer ve ipekböceği gibi etrafına koza örmeye başlar. Sonra zaman geçer sen o kozanın içinde bir başına kalırsın kalırsın kalırsın, oldum sanıp kanat bile takarsın. Ama senin o olmuş halinin ömrü bir gündür. Sonra eski haline dönüverirsin. Çünkü insanoğlunun aptallığı bakidir.
Ben şimdi o kozanın içinde duruyorum. Ve yeminle hiç ama hiç çıkasım yok. Ne kanat istiyorum ne de dış dünya üzerinde gezinip durmak. İnsanlara küslüğüm olmamasına rağmen insanları sevesim de yok. Ben tüm aptallardan ayrı bir aptal olarak burada bu daracık yerde az nefesle durup duruyorum. Hayır efendim depresyonda değilim. Sözünü ettiğim depresyon değil. Sözünü ettiğim herşeyin saçmalığı ve dönüp dönüp aynı noktaya varmanın adına yaşamak denmesi. Evet bazılarına göre hayat güzeldir. Zaman zaman bana da oluyor. Mavi gök yeşil yaprak uçsuz bucaksız denize baka baka sarhoş oluyorum. Amma ve lakin bazı zamanda "ulan ne acaip dünya nasıl bu kadar saçma olabilir." diye düşünmeden de kendimi alamıyorum.
Evet biliyorum geçici. Kim kendi kozasının içinde tırnaklarını yiye yiye bir ömür tüketmiş ki ben öyle yapayım. Sıkılcağım ben de elbette. Tıpkı diğer tüm arsız insanlar gibi ben de bir zaman çıkıp "sabah penceremi açtım içeriye mavi bir gün doldu." diye sevinçli kelimelerle karşısınıza çıkacağım büyük ihtimalle. Böyle kayıtsız duramayacağım bir ömür yani. Ama şimdilik böyle. Kozanın içinde yuvarlanıp tırnak yiye yiye geçsin günler bir zaman. Sonrasına bakarız.
Fotoğraf: Life
Fotoğraf: Life