"Ne güzel oldun yahu" dedim kendi kendime. Yok yok bu güneşten kapkara olmuş suratıma bakıp demedim bu lafı. Son zamanlardaki sakin halime bakıp söyledim.
Aslında ben hep böyleydim. Sabahın ilk saatlerindeki deniz gibi huzurlu, sakindim. Sonra birşey oldu, ya da birşeyler demeli, kaybettim sahip olduğum bu güzel huzuru. Yerine öfkeli, insanlara güvenmekte zorluk çeken, hayatın çoğu zaman kötü süprizler yapacağına inanan biri geldi. Allahım nasıl da salak oluyorum bazen.İnsan nasıl hayatın kendine getirdiklerine teslim olur da sahip olduğu güzel şeyleri kaybeder?
Şimdi sanki yeniden ben olmuş gibiyim. Kızdığım öfkelendiğim kim varsa nasıl olduğunu bilmediğim bir şekilde affettim hepsini. Geçmişle hesaplaşmaktan vazgeçip kabullendim. Ardıma değil önüme bakar oldum. "Yıllar geçti bitti artık değişmez" demektense, "yeniden başlarım ne var sanki" der oldum. Ve bunun bir reçetesi yok. Belki de tüm yaptıklarımdan, hayatın gidişinden sıkılmış, artık son damlayı tüketmişimdir.
Bence bizlerin hayatında da tufan oluyor. Herşey yerle bir olurken, biz de en değerli olan şeyleri yüklüyoruz gemimize. Fırtınanın dinmesini bekliyor ve yeniden başlıyoruz. Belki de aslolan fırtınanın aslında yıkıcı olmaktan ziyade yeni bir başlangıcın tohumunu taşıdığını bilmektir. Belki de bu bir seçimdir: yıkım ile başlangıç arasında. Nasıl herkes bir tufan yaşarsa, ikinci bir şansı da hakeder. Görür ya da görmez, bilir ya da bilmez o ayrı...
Resim: Frida Kahlo