Bazı ülkelerde hayat akıl almaz bir biçimde saçmadır. Ve bu saçmalıklar zaman zaman basına yansır. Sen art arda haberleri izlerken güleyim mi ağlayayım mı şaşırırsın. Mesela önce ameliyatta yanlışlıkla bağırsağı delinen bir kadınla ilgili haberi okur spiker. Onun ardından yine yanlışlıla ölen bir bebekten söz eder. Sen tam sağlık sistemine, duyarsızlığa, insan hayatının bu kadar önemsiz olarak düşünülmesine küfür basarken Hollanda'da derdine derman bulamayan bir delikanlının Türkiye'de devasını bulduğu haberini dinlersin. Haberin sonunda çocuğun annesi şöyle der; "Bir söz vardır ya hani, Beni Türk Hekimlerine emanet edin diye. İşte o söz doğruymuş." Bütün bunlar olurken sinirli sinirli gülmeye başlarsın. Yanındaki sorar neye güldüğünü. Anlatırsın. Ve söylenebilecek en doğru sözü söyler; "eeee hayat bu. İki tane yüzü var. Ne her zaman iyi ne her zaman kötü." Doğru dersin ama bir yandan da çoğu zaman neden kötü yüzünün göründüğünü düşünürsün. İnsanların mı o kötü yüzü sürekli görünen tarafa çevirdiğini yoksa medyanın sadece hayatın bir yüzü ile mi ilgilendiğini sorgularsın.
Sonra şöyle şeyler olur: Bir gazeteyi açarsın. Üçüncü sayfalarda "beni koruyun, hayatım tehlikede" dediği halde göz göre göre ölen bir kadının hikayesini okursun. Bindiği dolmuşa kırmızı ışıkta geçen bir kamyonun çarpması yüzünden yola fırlayarak hayatını kaybeden 22 yaşında gencecik bir çocuğun yerde yatan cesedinin fotoğrafına bakarsın. Bir kazada bütün ailesini yitirmiş bir kadının acıyla kasılmış suratına dikersin gözlerini. Üç kuruş maaş için canlarını veren adamların hikayelerini okur okur geberirsin üzüntüden. Sonra, dalgın dalgın sayfaları çevirir gazetenin sağlık köşesine gelirsin farkında olmadan. "Sağlıklı bir yaşam için stresten uzak durun" diye bir başlık görürsün. Sonra sana ölme diye bir reçete sunar biri, sigara içme der mesela, içki içme, sebze ye, yağdan uzak dur, üç beyazdan sakın, bak obezite diye bir sorunumuz var aman dikkat et. Kahkahalarını tutamaz olursun artık. Ağlamakla gülmek arası sesler boşanır gırtlağından. Öyle ya yeşil sebzelere doymuş vücuduna, nikotinin N'si uğramamış pembe ciğerlerine, içki ile hiç tanışmamış midene, güçlü kaslarına, gergin sağlıklı cildine sen kaldırımda sakin sakin yürürken bir arabanın çarpma ihtimali çok düşük tutularak yazılmıştır bu yazılar. Ve bu yazılar yazılırken bir manyağın kurşunlarına hedef olma ihtimalin akla bile gelmemiştir. Hatta aşkın sağlığa iyi geleceği hesaplanmış ve o aşk sonucu bıçak darbeleri ile öleceğin gibi bir saçmalığa gülünüp geçilmiştir bile.
Evet bazı ülkelerde hayat akıl almaz biçimde saçmadır. Ve en mantıklı sözler, insan hayatını korumak için yazılıp çizilen bu şeyler, bütün o saçmalık içinde insana kahkahalar attırır.
Fotoğraf: Life
Hani "sinirden gülüyorum" deriz ya öyle galiba kedicim:))
YanıtlaSilHer şey, her an mümkün, hiç bir şey belli değil.
YanıtlaSilYaşanan hayatın özeti bu mudur?
Budur!
"Ev yanarken suyu getiren adamın saç rengini tartışır mısınız?"
YanıtlaSilKRISHNAMURTI
Daha önce duymamıştım bu sözü.
Toplumca, (birilerinin kurnazca yönlendirmesiyle) yaptığımız tartışmalar buna benziyor. Sorunun neden kaynaklandığı araştırılıp sorulacağına, çözümü konusunda çalışılacağına öyle saçma sapan şeylerle uğraşıyoruz ki trajedi komediye dönüşüyeriyor. Çaresizce gülüyorum ben de...
aklımdan gecenlerı yazmışsın.. benim yazmama gerek yok artık.. canım kız kardeşim..
YanıtlaSilKedicim
YanıtlaSilo kadar sevdim ki bu yazini... Bazen bir tv kanalı açabilsem, bir gazete cikarabilsem keşke dediğim oluyor. İsmi de " iyi haberler olsun" istiyorum. İyi haberler ne kadar satar, rating alir bilmem, çokta önemli değil bu ticari kaygılar... Keşke diyorum bazen sadece...
Bombardiman halinde bize sunulan iç karartici şeylerin, dayılı dizilerin, bilgiden- insanlıktan- yarardan uzak haber ve habersilerin içinde değil, uzağında durarak korumaya çalışıyorum sadece kendimi... Bazı olaylara bihaber oluyorum dolayisiyla ama ben bunu sağlıklı kalmak için yeni akım ilgisizm diyorum.
Sıradan insan için herşey hiç uğruna. Yaşamlarımız koskoca bir hiç ten ibaret.
YanıtlaSilVladimir'in yönlendirmesi ile denk gelip okudum yazıyı ve her satırına kafa sallarken buldum kendimi.
YanıtlaSilMedya açılımı!! yapılmış bir ülkede gazete okumak, hele ki TV seyretmek yürek istiyor. Olan biteni "Fahrenheit 451" izler gibi izleyip ancak yutkunabiliyorum ben.
Sevgiler
ÖZLEM: aynen öyle...
YanıtlaSilEKMEKÇİKIZ: Bu bir kaos. Ve işin acısı bu kaosa alıştık galiba. Daha da acısı sinirli sinirli gülmekten başka şey gelmiyor elimizden.
AYSEMA: Güzel bir söz ama değil mi? Benim çok hoşuma gitti.
Söylediğiniz gibi önemli bir yanlış içerisindeyiz. Saçma sapan gündemlerimiz var bizim. Kim ne demiş gündemi diyorum ben buna. Hep yüzeyden gidiyor derinde ne var bakma gereksinimi duymuyoruz. Ya da yüzey öyle bir çalkalanıyor ki aşağıya inmeye fırsat bulamıyoruz. Bu nasıl iştir?
KARÖSHİ: Yaz yazalım. Bu kasotan belki kelimelerle çıkarız.
BRAJESHWARİ: İnsan çelikiye düşüyor, haberlere bakıp çaresizce öfkeden delirmekle, haberleri bırakıp ilgisiz kalmanın vicdan azabı arasında. Benim işim dolayısıyla seçme şansım yok. İlgisiz kalmayı becerebilir miyim onu da bilmiyorum ya.
VLADİMİR: Ah bana da öyle geliyor Sevgili Vladimir. Hiçliğin çukurunda boğulacakmışım gibi. Ne yapmalı?
SOKAK KEDİSİ: Gerçekten yürek istiyor. Ben bazen kısa zamanda delireceğim diyorum kendime. Bu ülkede akıllı kalabilmek mümkün mü :)