17 Kasım 2012

okurken...

Okuyan insanların fotoğrafları beni her zaman büyülemiştir. Bakmalara doyamam. Az önce benhayattayken'in blogundaki linkteki fotoğraflara baka baka dakikalar geçirdim. Nasıl her yiğidin bir yoğurt yiyişi varsa her okurunda bir okuma biçimi var diye geçirdim kafamdan fotoğraflara bakarken. Mesela benim okurken görünüşüm aynen Bill Murrey'inki gibi. Yukarıdaki gibi yani.

Ben hiç bir zaman oturarak kitap okuyamadım. (yemek yerken hariç) Ne zaman öyle okumaya kalksam dikkatim dağıldı, aklım başka bir yana kaydı, beceremedim. Hoş zaten uzanabilme fırsatım varsa asla oturan biri değilim belki de ondandır. Uzanmasam bile en azından kaykılarak otururum ki bu ofiste başıma hayli bela açıyor. Tembel olduğumu bilmeyenler ya da unutanlar beni saygısızın teki sanıyorlar ki, pek de umurumda değil. İnsanların hakkımda ne düşündüğünü umursamayı bırakalı çok oldu. Zira hangi birinin istediği gibi olmayı başarabilirim ki? Eğer onların istediği gibi olursam ben kendimi nerede bırakacağım. Bu nedenle umurumda değiller. 




Ne diyorduk? Evet kaykılarak oturmak. O da yandaki gibi oluyor ki hiç tavsiye etmem. Elinizdeki kitap heyecanlıysa, kaptırıp gitmişseniz, nereden olduğunuzu, kim olduğunuzu, hatta dünyayı unutmuşsanız o zaman kendinize geldiğinizde, (telefon çalarsa, biri sizi çağırırsa falan) fena halde beliniz ağrıyor. Beliniz ağrımasa bile usul usul kayıp poponuzun üzerine oturuveriyorsunuz ki, cidden acı verici. Ha bir de diz problemi var. Bu oturuş dizleri yoruyor ve fena acıyorlar. Hatta ayağa kalktığınızda saçma sapan yürüyorsunuz bir süre. Of anlatırken bile belim ağrıdı.




İşte zaman zaman yaptığım ve sonucunda ağrı ve sızılara neden olan bir okuma şekli daha. Arkadaki pencereyi görüyor musunuz? Muhtemelen o pencereden muhteşem bir sonbahar güneşi geliyordur. Sayfalar üzerinde öyle masalsı şahane bir oyun oynar ki o güneş, hemen bulduğunuz koltuğa oturursunuz. Ama oturarak okumak size göre değildir ya pufu bacaklarınızın altına çeker, uzanırsınız. Beliniz, boynunuz tüm gövde hayli dengesiz bir hale gelir. Ama okumayı sürdürürsünüz. Sonuç aklınızda az önce okuduğunuz enfes kelimeler, belinizde kopacakmış gibi bir ağrı, başınızın altına koyduğunuz kolunuzda kasılma ve bu gibi şeyler.







İşte benim en çok bulunduğum hallerden biri daha. Geçen gün sağlıklı beslenme konusundaki bir yazıda yemek yerken asla okumayın diyordu. Hemen üzerini çizdim ki bunu asla beceremem. Dünyadaki en büyük zevklerimden biri bu çünkü. Bu nedenle benden kitap alırsanız arasından ekmek kırıntısı, roka, domates kabuğu falan çıkabilir şaşırmayın ve pis olduğumu düşünmeyin. Siz okurken kendinizden geçmiyor musunuz Allah aşkına? Eğer geçmiyorsanız okumanın ne manası var kuzum? Annem her zaman kızmıştır bana sofrada birşeyler okuyorum diye. Ben de her zaman kulak tıkamışımdır bu sözlere. Ne yapalım hepimizin ayrı bir zevki var, benim zevklerimden biri de bu. Sağlıklı yaşam yazarı şöyle diyordu bir de, yemek yerken okursak ne yediğimizi, doyup doymadığımızı bilmezmişiz. Tam aksine bakmadan yediğimde o şeyin tadına daha çok kafa yoruyorum ben. "Birşey yiyorum tadı da güzel ne ola ki bu" falan oluyorum. Hatta bu yöntemle önyargılı olduğum yiyecekleri bile yiyebilirim. Mesela bamyayı koy önüme elime de bir Haruki Murakami tutuştur bak nasıl yiyorum o bamyayı. Şimdiye kadar denemediyseniz deneyin. Vallahi yemek yerken okumak çok keyifli.
Fotoğraflar: awesome peole reading

13 yorum:

  1. suç ve cezayı okuyacağım hangi yayınevi ve hangi pozisyonu önerirsiniz sayın kedi

    YanıtlaSil
  2. Hepsi ve bunların birkaç yüz katı daha pozisyon diyebilirim.

    Okuma hallerimde girdiğim şekiller kafamda oluşturduğum ağzında kalem hipster gözlükleriyle bacaklarını pufuna uzatmış entel kız portresini yerle yeksan etse de kaliteli bir kitabın kendinden geçirme özelliğini kabullenmek zorundayım sanırım. Ne olurdu ben de şöyle kallavi bir okuma biçimi yerleştirebilseydim. Ama yok olmuyor anacım. Ya da ben yapamıyorum... :))

    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  3. Eskiden yüz üstü yatarak okurdum, göbek büyüyünce sırt üstü ve serbest'e geçtim:=) Normalde bile bir koltuğa, sandalyeye standart oturamam, kitap okurken hiç olmaz.Bir yerler uyuşmadan, ağrımadan
    okunan kitap tat vermiyor sanki. Eskiden, Beyazıt sahaflardan aldığım kitapları vapurda okurdum. Kıç tarafında ki sıranın deniz tarafına oturur ayağımı demirlere dayar, insanlarla irtibatı keserdim. Kitabı okurken etrafında gördüğün bulanık çerçevenin deniz olması kadar muhteşem bir şey yoktur herhalde.

    YanıtlaSil
  4. GUGUK KUŞU: Kesinlikle İletişim Yayınları... Ve elbette uzanarak :)

    ZERDALİ ÇİÇEKLERİ:Vallahi eğer kendimizden geçmeyi göze alıyorsak kallavi bir okuma pozisyonu imkansız gibi gözüküyor :)

    BESTAMİ BEY: Ben yüzüstü yatarak okursam sayfaların üzerine kusacakmış gibi oluyorum :) çok mu yaklaşıyorum ne sayfalara :D

    YanıtlaSil
  5. BENDE YATARAK OKURUM...OKURKEN YEMEK YIYEMEM...YATTIĞIM IÇIN ZOR OLUR...AMA GÜZEL BI KONU , HOŞUMA GITTI...

    YanıtlaSil
  6. Ben genelde sandalyede otururum. Eskiden yani internet öncesi dönemlerde bilgiye ancak kütüphanelerde, dost, yoldaş kitaplıklarında bir de sahaflarda ulaşırdık. O yüzden hep ya ayakta yahut sandalyede okumak durumunda kalırdık. Böyle böyle hala aynı alışkanlık sürer bende. Hatta şimdi rahat evimde bile okuyamam hafta sonları mesela ya Fransız kültür merkezinin kitaplığına ya da Nazım'ın bahçesine giderim okumak için. Ama ikinci resimdeki okuma oldukça cezbedici görünüyor :)
    Sevgiyle...

    YanıtlaSil
  7. Ben tuhaf biçimlerde yatarak okuyorum evdeyken. Kitap uerde ben koltukta divamda yüzüm yere doğru. :)

    YanıtlaSil
  8. Bu arkadaşımızın okuma yöntemi de güzelmiş.

    http://c1211.hizliresim.com/13/r/g6ml9.jpg

    YanıtlaSil
  9. Süpermiş bayıldım bayıldım :)

    YanıtlaSil
  10. Zaman zaman takip ediyorum blogunu yazıların gayet güzel hoşuma gidiyor okuması. Bu konuda oldugu gibi.

    YanıtlaSil
  11. Bunu da bugün gördüm. "Kitap okumadan uyuyamam " yazıyordu resmin altında:=)
    http://m1304.hizliresim.com/18/w/mk9lx.jpg

    YanıtlaSil
  12. Bayıldım fotoğrafa çok teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil

Ne demeli...

İnstagram'da tatlı tatlı gülümseyen, yüzünde güneşler parlayan gencecik bir kız gördüğümüzde o mutlu genç kızın bir gün biri tarafından ...