O olaydan hala belli belirsiz ve yenmeye çalıştığım bir öfkeyle söz ettiğimi gördüğünde bana şunları söyledi: "Bence olayların güzel yanlarını anımsamalısın. Geçmişle ancak böyle başa çıkabilir insan. Kötü tarafları unutup güzel olanı anımsayarak..." Birazdan affetmek üzerine bir kaç laf edecek, öfkenin zehirli olduğundan dem vuracak ve affedici olmanın büyüklük olduğundan falan filan söz edecekti. Bundan emindim. O çok bilindik, herkesin birbirine tavsiye ettiği ama kimsenin asla ve asla yapmadığı şeyleri peşpeşe sıralayacaktı. Keşke yanılsaydım ama ne yazık ki yanılmadım.
Gülümsedim ve şöyle dedim:
"Çok ama çok soğuk bir gün düşün. Sokakta yürüyorsun. Tam o an evlerden birinin penceresinden bakan biri seni görüyor ve kapıyı açıp içeriye davet ediyor. Sana diyor ki; "çok üşümüşsünüz. Buyrun. Size bir kase çorba ikram edeyim." Şaşırıyor ve içeriye giriyorsun. Birazdan şaşkınlık yerini sevince bırakıyor. Bir masaya buyur ediliyorsun. Birazdan önüne bir kase sıcacık çorba konuyor. Çorbanın sıcaklığı ve kokusuyla sarhoş oluyorsun. Tam kaşığını çorbanın içine daldırmışken çorbayı yapan gelip tükürüyor içine. Elinde kaşık öylece kalakalıyorsun. Ne hissedeceğini bilemeden yeniden sokağa dönüp yürümeye başlıyorsun.Şimdi söyle bütün bu olup bitenlerden sonra o sokakta yürürken anımsayacağın ne olur?"
Şaşkın şaşkın baktı yüzüme. "Sanırım çorba olmaz."dedi. "Elbette çorba olmaz."dedim."O çorbanın içine tükürülmesiyle birlikte çorba artık çorba olmaktan çıkar. İşte bu olay da tıpkı bu çorba ve tükürük hikayesine benziyor. O nedenle benden çorbayı anımsamamı isteme. Çünkü benim aklımda sadece o çorbanın içine tükürüldüğü an kaldı. Ve ben melek değilim. Bu çeşit bir kötülüğü affedecek kadar geniş kalpli de değilim. Kimse değildir. Bana şunu tavsiye edebilirsin: Çorbayı da unut tükürüğü de. Zaten yapmaya çalıştığım da bu. Ama sakın bana tükürüğü unut ve çorbanın sıcaklığını ve güzel kokusunu anımsa deme. Anlaştık mı?"
Fotoğraf: www.willamettecomunity.com
Gülümsedim ve şöyle dedim:
"Çok ama çok soğuk bir gün düşün. Sokakta yürüyorsun. Tam o an evlerden birinin penceresinden bakan biri seni görüyor ve kapıyı açıp içeriye davet ediyor. Sana diyor ki; "çok üşümüşsünüz. Buyrun. Size bir kase çorba ikram edeyim." Şaşırıyor ve içeriye giriyorsun. Birazdan şaşkınlık yerini sevince bırakıyor. Bir masaya buyur ediliyorsun. Birazdan önüne bir kase sıcacık çorba konuyor. Çorbanın sıcaklığı ve kokusuyla sarhoş oluyorsun. Tam kaşığını çorbanın içine daldırmışken çorbayı yapan gelip tükürüyor içine. Elinde kaşık öylece kalakalıyorsun. Ne hissedeceğini bilemeden yeniden sokağa dönüp yürümeye başlıyorsun.Şimdi söyle bütün bu olup bitenlerden sonra o sokakta yürürken anımsayacağın ne olur?"
Şaşkın şaşkın baktı yüzüme. "Sanırım çorba olmaz."dedi. "Elbette çorba olmaz."dedim."O çorbanın içine tükürülmesiyle birlikte çorba artık çorba olmaktan çıkar. İşte bu olay da tıpkı bu çorba ve tükürük hikayesine benziyor. O nedenle benden çorbayı anımsamamı isteme. Çünkü benim aklımda sadece o çorbanın içine tükürüldüğü an kaldı. Ve ben melek değilim. Bu çeşit bir kötülüğü affedecek kadar geniş kalpli de değilim. Kimse değildir. Bana şunu tavsiye edebilirsin: Çorbayı da unut tükürüğü de. Zaten yapmaya çalıştığım da bu. Ama sakın bana tükürüğü unut ve çorbanın sıcaklığını ve güzel kokusunu anımsa deme. Anlaştık mı?"
Fotoğraf: www.willamettecomunity.com
güzel şeylerin peşinden koşarken acılarımız artıyor...
YanıtlaSil?!
.
sonuç
hiç sahip olamadığımız şeyler ve kötü anılar ...:S
Anlaştık arkadaşım:) Şeyi düşünsek en azından.. Ya biz görmeden "mutfakta" tükürmüş olsaydı o çorbanın içine ve biz: Ne güzel ne sıcak bir çorba.. sıcacık.. diye diye içiverseydik o çorbayı.. ve sonrasında "BEN O ÇORBANIN İÇİNE TÜKÜRMÜŞTÜM.." DESEYDİ.. AMA SONRASINDA.. YA DA DAHA DA KÖTÜSÜ.. "HİÇ" SÖYLEMESEYDİ İÇİNE TÜKÜRDÜĞÜNÜ ÇORBANIN... :( Kızkardeş ne de "umutlu" ne de "iyimser" uyanmışım baksana pazar sabahına..
YanıtlaSilÇok "yerinde" ve harika bir yazı olmuş .. hep yaptığın gibi şimdi ne olacak dedirtmişsin kelimelerin sona doğru akıp giderken..
Günün güzel geçsin...
bazen gerçekten de hevesin sadece ve sadece kursakta kalmak üzere varolduğunu düşünüyorum. :)
YanıtlaSilher bir tas sıcak çorba için en az 5 kişi vardır sırada tükürecek olan içine ve önümüzdeki seçenek şudur : çorba içmeyi hepten bırakmak ya da biri gelip de içine tükürene kadar elimizi çabuk tutup tadını çıkartmak ve sonra yolumuza aynen devam etmek.
çok hoşuma gitti bu yazı, hiç böyle tanımlamak aklıma gelmemişti :)
IVIR ZIVIR ÜZERİNE: evet bu doğru güzel şeylerin peşinden koşarken acılarımız artıyor ama risk almadan cesur olmadan da yaşam yaşam olmuyor. Akıldan çıkarmamalı her uzanan kaseye tükürülmediği... Ve her olan bitenin kötü anılarla içimizde kalmadığı...
YanıtlaSilKARÖSHİ'M: Eh haklısın Pollyanna o ihtimal de var elbette :)En azından gözümüzün içine baka baka tükürdü çorbaya. Ve geç olmadan kapıdan çıkıp gidişimizi sağladı. Kendini açık etmeyecek kadar kötü olan da mevcut hayatta. Ne yazık ki öyle. İyimserliğin daim olsun kızkardeş ve onu asla kaybetme. Senin de günün güzel geçsin :)
WİNDRİDER:Bazı hevesler kursakta kalmalı çünkü böylesi daha iyi. Herkes için... Bence en iyi seçenek çorba kasesi uzatan herkesin içine tükürmeyeceğini akıldan çıkarmamak. Sanıyorum olaylar değil asıl bizi yıpratan olayları genellemek ve herkesin aynı şeyi yapabileceği ihtimalinden korkmak ve yaşamı duraksatmak bu yüzden de.
Çok teşekkür ederim :)
Affet ve sevgi de kal.Aslında Bu söylemi o kadar çok severim ki.. Ama kimse yöntemi doğru bilmez. Sadece tavsiye eder. Çünkü üstesinden gelinecek duyguları anlamak zordur. Affetmeyerek, zan altında kalırsın sanki.. Bende yazını o kadar çok sevdim ki Kedicim. "Affetmenin çorba hali " Bu kadar iyi anlatılırdı.
YanıtlaSilYine de sevgiyle o çorbayı içebileceğimiz evler olsun diliyorum. Biliyorum, varlar.Diğer çorba mı, onu da öyle kabul ettik ve içmedik işte..
Sevgimle..
Hayatımda tek bir an/olay/kişi var içtenlikle affettiğim. İnan bana, onun tadı ve hafifliği hiçbir şeyde yok. Bu kadar yaşanandan sadece birini affedebilmişim. Çok az, biliyorum. Ama belki bir gün... Neden olmasın? Senin için de bu hafifliği diliyorum. Gelirse gelir, gelmezse de gelmez. Ama her çorba da kötü olmaz. Bunu sen de çok iyi biliyorsun zaten. Sıcacık ve tükürüksüz bir çorba içmiş gibi hissettim okuyunca:))
YanıtlaSilOkuyunca ne diyeceğimi bilemedim; tanıdığım herkese maille blog adresini attım. Bu kadar mı güzel anlatılır bir düş kırıklığı, bu kadar mı güzel betimlenir bir duygu. Ben çorbayı hatırladım çokça zaman, oysa ne garip tükürmesine rağmen içmiştim bir kaç yudum sırf ondan geldi diye.
YanıtlaSilBelki de o nedenle dokundu bu dile getiriş bana. Yüreğine sağlık.
insanız, bazen gözümüzün içine bak baka yapılan haksızlığa gözyummak mümkün değil. ben gözlerimi kapatayım, güzel yönünü düşüneyim herşey düzelsin olmuyor bazen. bize de gözlerini kapatmıyor insanlar. herkes zamanla gardını almayı öğreniyor birine. acı ama gerçek. koşulsuz sevilmiyor malesef.
YanıtlaSilÇok güzel cümleler.
YanıtlaSilBayıldım bu yazıya.
Ellerine sağlık, sevgiler.
içimde kopan fırtınalarla ne kadar paralel bi yazı olmuş.
YanıtlaSilişin güzel yanı; sen çorbanın içine tükürüldüğünü gördüğünde kalkıp gitmişsin. bense; çorbayı biraz bozularak da olsa kabul edip, ana yemeğe de tükürüldüğünü görecek kadar zaman harcadım o evde... ne rezillik..!
Kimi zaman çözüm affetmemekte galiba... Affetmeyi bilmek gerektiği kadar affetmemeyi de bilmek gerekiyor. Ben bunu yaşıyorum şu anda... Aynısı hem de... Üstelik aynı dediğin gibi: "ben melek değilim..." kısmı, biraz da küfürlü olarak belki...
YanıtlaSilŞu unutma işi çok zor... Beyin öyle bir şey değil ki "unut" dediğinde unutmuyor ki. Bunu yapabilenler de var gerçi nasıl yapıyorlar bilmiyorum, benim beynim öyle değil. Burada çorbayı hatırlamak sözkonusu bile olamaz... "Tükürüğü unutmak" lafı da hafif kalıyor bende... Hiç aklımdan çıkmıyor ki, ne unutması...
Herkesin tükürmeyeceğini bilmek de "ya bu da tükürürse?" kaygısına, korkusuna engel olamıyor... Bu durumda ya sokakta tek başına yürümeye devam etmek gerekiyor ya da off bilemiyorum...
aSLı,
YanıtlaSilBurada rezilliği yapan çorbaya tüküren ve senin içmene rağmen yetmeyip ana yemeğe de tükürendir emin ol... Ben de hemen gitmemiştim ta ki melek olmadığımı anlayıncaya kadar... Ben melek değilim ama biliyorum ki birileri de insan değil ve affettikçe belki de her yemek tükürüklü olacak...
aydan atlayan kedi,
Baksana tüküren de tükürülen de ne çokmuş ve sen birçok kişinin yarasına tuz basmış gibi olmuşsun... Olsun çorbaya tükürüktense, yaraya tuz olsun.
unutmak hayata ihannettir...Tüm yanlışlarınla seveceksın hayatı..onla yaşıyacaksın...acılarını koklayacaksın en mutlu anlarında...ve bu acılar sana yeni yollar örecek sonu umutlara ve mutluluklara çıkan...
YanıtlaSilNot: Senin yüzünden bir sigara daha içtim...bu yazıların beni öldürüyor....
Mutfakta çorbama tükürülmüş; bilmiyordum. Hem de en güvendiklerim tarafından... Sonra gülümsemekten utanmayan yüzleriyle ikram ettiler o çorbayı bana, yanlarına her gidişimde. "Acaba limonu mu fazla kaçmış? Bir tuhaflık var tadına ama..." diye düşünerek ama asla şüphelenmeyerek içtim o çorbayı ben... aylarca. Sonra biri bana söyledi, çorbama tükürdüklerini.
YanıtlaSilŞimdi midem ağrıyor... Aklım almıyor. Hazmetmek zor. Belki de imkansız. Şimdi tarzım olmayan, bana uymayan tepkiler vermeyeyim diye kendimi dizginlemeye çalışıyorum. Ama insanız... Bana yapılan hiçbir iyiliği ve kötülüğü unutmam. Sen de unutma. İyilikleri ısınmak için; kötülükleri korunmak için hatırla...
Affetmek? Onlar kendilerini affedebiliyorlarsa, senin onları affedip affetmemen zaten farketmez. ;) Bırak, nasıl hissediyorsan, öyle kalsın.
Sevgiler,
Joujou
Ne zor sadece çorbayı hatırlayıp, tükrüğü unutmak....Ama böyle anlarda o tüküren kişideki zavallıyı, çocuğu, yalvarışı, yanlızlığı, bıkkınlığı...görüyorum ve poffffff...nefret bitiyor aslında içimdeki şey hala nefret etmek onu didiklemek istiyor ama artık o kapı kapandı. bu, artık onu sevgiyle bağrıma basacağım anlamına gelmiyor ama sanırım nefret ederek kendimi zehirlemiyorum artık ondan sonra..nedense hep iki uçdayız: var-yok, güzel-çirkin, sevgi-nefret. aralardakileri unutmuş gibiyiz.ellerine sağlı kedi.
YanıtlaSilHer ikisi de unutulmaz ve affedilmez bence.
YanıtlaSilAffeden büyüklük yapmıştır bu durumda.
Sevgilerimle arkadaşım...
BRAJESHWARİ: Affetmek her zaman kolay değil Burcu. Çünkü affedilecek şeyler var ve asla affedilmeyecekler. Birinin inançlarını güvenini yıkmak ve bunu bile isteye yapmak affedilemezler arasında. Bunun üstesinden gelmenin tek yolu ise silip atmak. Ben öyle yapmayı deniyorum en azından :)
YanıtlaSilJOA: Unutmak da bir çeşit affetmektir bence. Çünkü bazı şeyler ne kadar geniş yürekli olursan ol asla kabul edilemez ve affedilemez. Bu nedenle en iyi yol silip atmak. Gelecekte bir kase çorba uzatan ellerden kuşku duymamak için en azından...
Çok teşekkür ederim Sevgili Joa :)
EVREN: Bir de tükürülmesine rağmen içmek var öyle ya. O daha da derin yaralar insanı...
Çok teşekkür ederim Evren güzel sözlerin için :)
OWL:Zamanla gardımızı almayı öğreniyoruz ya saf bir kalple çorba sunanlar da nasibini alıyor tüm bunlardan sanırım. Asıl onlara yazık oluyor.
ABRAXAS: Çok teşekkür ederim :)Sevgiler.
ASLI: Off bu fena işte. Kalbi çok da iyi niyetli mi tutuyoruz yanlış zamanlarda ne dersin? Koşulsuz güvenip salıyor muyuz kendimizi?
KABAKMELTEMİ: Kesinlikle öyle. Çünkü bazen affettiğinde daha çok acıyor canın ve üstesinden gelemeyeceğin şeylerle yüzyüze kalıyorsun. İnsan acı olanı daha derin kazıyor galiba aklına ruhuna. O yüzden çok zor unutmak. Nasıl yapıyorlar ben de bilmiyorum. Belki zamana sığınıyorlardır.
Asıl olan olay değil de "ya bu da tükürürse?" kaygısına, korkusu zaten. akıl ne yazık ki korkudan bir çeşit genelleme yapıyor ve en ufak benzer davranış gördüğünde savunmaya geçiyor. Ben bunun üstesinden gelmeye çalışıyorum asıl. Bu genellemenin...
YALNIZLIK OKULU: Birşeyler öğrendiğin acıları elbet saklar onlara saygı duyarsın. ama bazı şeyler var ki biri sırf kötülük olsun diye yaşatır sana o acıyı. İşte bunu unutursun. Ve bu ihanet değildir. Hayat sana ihanet etmiştir o anda. en iyisi üzerini bir güzel karalamaktır.
İçme benim yüzümden sigara vallahi vicdan azabı çekiyorum.
JOUJOU: Of durum fena. Hazmetmek bunu becerebilmek çok zor. İnsan başa çıkamıyor bununla çünkü aklın almıyor nasıl böyle kötü olunur. en iyisi onları hayatın bir köşesinde unutmak. Bırak orada paslanıp kalsınlar...
METANOİA FOREVER: Çok haklısın çünkü nefret bir zehir. Sadece kendi içimizi eriten yok eden. Ben de nefret etmiyorum. Çünkü nefret duygusuyla zehirlenmek istemiyorum.
Teşekkür ederim :)
ÖZLEM: Affetmek çok zor be Özlem. En iyisi unutmak. Bu da bir çeşit affetmektir nasılsa.
en iyisi her şeyi unutmak, çorbayı da tükürüğü de... ben bunu yapmaya çalışıyorum, başarabiliyor muyum? tartışılır, ama asla affetme taraftarı değilim varsın evrenin tüm güçleri kızsın bana... umrumda değiller! ha eğer ben de tükürmüşşem günlerden bir gün böyle bir çorbanın içine -ki haşa yapmamışımdır- tüm azabına razıyım evrenin de çorbaya kaşık sallayanın da... öyle.
YanıtlaSilBen de aynı şekilde affetmekten yana değilim. Zaten bunu başarabileceğimi de sanmıyorum. En iyisi unutmak ve üzerine koyu bir kalemle çizgi çekmek. evet en iyisi bu...
YanıtlaSilcool blog
YanıtlaSilBen kimseyi affetmem sadece biriktiririm karşımdaki kişinin kredisi dolduğunda da tek söz etmeden hayatından çekilirim.
YanıtlaSilBu arada özür de çok komik gelir bana. Düşünsene seni içeri davet eden o kişi çorbana tükürdükten sonra dışarı çıkıyorsun ve o arkandan bağırıyor "özür dilerim" diye.
Emin ol onlar özür dilemezler...
YanıtlaSilBiliyorum başımda var bi tane onlardan müdire hanımefendi ki hanımefendiliği kim kaybetti (ki o bulsun türünden biridir kendileri.)
YanıtlaSilBu yazıdaki kırgınlığı görmemek imkansız. Affetmek için varılacak son nokta denir ya, ben de kendi adıma ancak sabırlı olmak ve unutmak seviyesinde debeleniyorum. korkarım çoğumuzda o kocaman yürek yok henüz. Ama olacak:) Bir gün çorbayı içine tükürülmemiş haliyle de anabileceğiz. Belki çooook zaman sonra ama olacak. Ben buna inanıyorum. sevgimle..
YanıtlaSilBence zamanla öğrenebileceğimiz en iyi şey baktığın anda çorbaya tükürür mü tükürmez mi anlayabilmek ve uzaklaşmak :) İnsan sarrafı olmak yani. Çünkü, ne kadar akıllıca oynarlarsa oynasınlar mutlaka gerçek kimliklerini açık ediyorlar.
YanıtlaSilÇo haklısın, sanırım zamanla bunu başaracağız:))
YanıtlaSilben bazen çorbaya tükürüldüğünü unutuyorum, kısa bir an da olsa o kokuyu, sıcaklığı, tadı hatırlıyorum.
YanıtlaSilSadece hatırlasam az, kapılıp gidiyorum.
Diğer her şey siliniyor o dakikalarda hiç bir şey olmamış gibi hissediyorum.
Sonra tekrar hatırlıyorum tükürüğü. baştan kabul etmek zorunda kalıyorum her şeyi.
Küfürün bini bir para o zaman.
Öfke ilk günkü tazeliğini koruyor bu git gel mekanizması sayesinde ve çok yoruyor.
Kimse öfkeyle nefretle terbiye olmaz umarım. Kimseyi değil sahibini yakıyor.
Öfkenin gerekliliğine inandığım gibi nefretin de insan ruhunun törpüsü olduğuna inanırım ben. Bu nedenle çorba da tükürük de unutulmalı. Ruhlarımız törpülenmesi nefret içimizi bir asit gibi yakıp eritmesin diye...
YanıtlaSilaffedici olmalıyız,kötü duygulardan arınmalıyız söylemlerini hazedemedim.ancak söz de kalır.
YanıtlaSilne hissettiğini, bu hisle neyi yapamayacağını bilmek ve o çorbayı tükürenin kafasına geçirmemek otokontrolüne sahip olmak.
çok hoş bir yazıydı, ellerinize sağlık..
O kadar çok kalıplaşmış söz dönüp dolanıyor ki etrafta bunlara tepki vermemek imkansız. İşte "affedici olmalıyız" da o sözlerden biri. Gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir kalıp sadece.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Annica :)
Yasanmis birseyi "ne ise O" olarak algilasak ve unutmayi da zamana biraksak..? Insan beyni biz ona izin verirsek, cok secici davranir cunku.. Rahat durmayan kalptir aslinda..
YanıtlaSilBen bu yaranin derinligine uzuluyorum senin adina..