"Ne garipsin" dedi. Eşyalarım arasında en çok göze çarpan kitap ve parfüm bolluğuymuş. İkisine olan düşkünlüğüm arasında tezat varmış. "Bunun nesi garip?" dedim. "Herkes birşeylere düşkündür." İyi de parfümlerle makyaj malzemesi olsa neyseymiş. Ya da kitaplarla defterler ya da kalemler olsa... Ama parfüm ve kitabın bolluğu, ne bilsinmiş, bir acaipmiş işte.
Güldüm. "Anladım ben seni" dedim. "Senin kafanda iki şablon var. Biri okuyan tip, kısa saçlı, kendini okumaya adamış, makyaj yapmayan, üstüne başına özen göstermeyen model. Diğeri de kafasının içi boş, tek bir kitabı bile olmayan, aklı fikri üst baş, makyaj, parfüm, topuklu ayakkabı olan model. Eh ben de iki kümenin kesiştiği yerde durunca şablonlarına uymadım. Doğru mu?" Doğruymuş.
Buna çok kızıyorum. Okumaya öğrenmeye düşkünsün diye paspal olmak zorundasın diye bir kural mı var? Topuklu ayakkabıları ile tıkır tıkır yürüyen misler gibi kokan bir kadının koltuğunun altında kitap olamaz mı? Ne yardan ne serden vazgeçemiyorsak, şablona uymuyorsak bu iyi birşey değil mi?
Aslında galiba eskiden beri okur yazar kadın erkek egemen toplumda aklıyla var olabilmek için biraz erkeksi görünmek zorunda kalmış. Profesörler ya da bilim kadınları hep gözlüklü, kısa saçlı, uzun etekli ya da pantolonlu, koyu renk takımlı olunca akıllı, kafası çalışan kadın böyle görünür imajı mı vermişler nedir? Ama öyle değil kardeşim. En azından ben öyle değilim. Kitabevinden çıkıp parfümeriye giren, alışveriş torbalarının birinde yeni çıkan kitaplar, diğerinde de makyaj malzemeleri, topuklu ayakkabılar, parfümler olan bir tipim ve bundan da gayet memnunum.
Kim ne derse desin, dış görünüş önemlidir arkadaşım. Yok dış güzellik değil iç güzellikmiş de falan da filan da. Tabi ki ruhunu besle onu güzelleştir. Oku öğren aklını besle. Ama paspal da olma kardeşim. En azından aynanın karşısına geçtiğinde kendini iyi hisset, kendini beğen, sev, saygı duy ki başkaları da sana saygı duysun. Şimdi soruyorum, karşınıza darmadağın, kötü kokan, pis, üstü başı darmadağın bir adam ya da kadın mı gelse ona saygı duyarsınız yoksa tam tersi biri mi? Ben hem ruhun hem de bedenin eş zamanlı saygıyı ve beslenmeyi hak ettiğini düşünenlerdenim. Biri ile ilgilenip de diğerini ihmal etmenin saçmalık olduğuna inanıyorum. Şablona da uymuyorum, uymaya da hiç niyetim yok.
Fotoğraf: sytleite
zaten neden illaki bir şablona sıkışalım ki???bazen alabildiğine ciddi,bazen deliliğin doruğunda bir insan da olabilmeliyim.Beni ben bilmeliyim.Birileri benzetmeye çalışmamalı...değil mi??sevgiler
YanıtlaSilYazdıklarının altına imzamı atarım ben de.
YanıtlaSilBenim de parfüm ve kitap sayım çoktur ve galiba ben onlar hayatımdayken hep mutlu oldum :)
Bende ona demek istedim hep tamam iç güzelliğin gayet güzel (bunu yargılamak bana düşmesede fikrimi sorarsan) fakat birazda dış görünüşüne özen göstersen.
YanıtlaSilOndada vardı bu özensizlik, fakat mutluyum der dururdu ben kendimle barışığım derdi. Benim küs bir tarafım yok ama, ama işte.
Diyemeden yollar ayrıldı...
Koku, giyim kuşam sevgim kitap sevgimle yarıştadır her zaman.
YanıtlaSilGüzel yazıyorsunuz, ben de severim ikisini... Bunu sanki Saharada toplum psikolojisi ile esdeger bir paradoksmus gibi göstermeye çalısırlar ama biz yutmayız ))
YanıtlaSil