Yapılan bir araştırmaya göre insanların %95'i köpeğiyle konuşuyor ve %87'si de köpeğinin kendisine karşılık verdiğine inanıyormuş. Ben ve ailemden pek çok insan da bu %87'lik kısım içinde yer alıyoruz. Biz de çocukluğumun değişik zamanlarında sahip olduğumuz kedilerle, köpeklerle... (sahip olmak ne demek ya? hemen düzeltelim cümleyi.) Biz de çocukluğumun değişik zamanlarında bizimle yaşayan köpeklerle ve kedilerle hatta zaman zaman eve giren karınca ve örümceklerle, bahçe duvarında gezinen kertenkelelerle, ağaçlara konmuş güvercin ve serçelerle konuşan insanlarız. Hatta aramızda bir yılanın kendisine aşık olduğunu iddia eden Rahmetli anneannem gibi, ölmüş babamızın kuş olup penceresine konduğunu düşünen erkek kardeşim gibi uç örnekler bile mevcut ki onları ileride anlatacağım.
Zamanın birinde kardeşim eve bir kutu getirmişti. İçinde yumuk yumuk gözleri açılmamış bir köpecik duruyordu. Annem kıyametleri kopardı önce ama o minik yavruyu görünce her şeyi unuttu. Hatta yavruya tostoparlak olması sebebiyle Topak adını verdi. Topak öyle dünyalar güzeli bir köpek değildi. Hatta belki de görmüş ve görecek olabileceğiniz en kılıksız köpekti. Kimse ondan güzeller güzeli olmasını da beklemiyordu, onun da hiç umurunda değildi. Aslında belki umurundaydı çünkü ne zaman onun yüzüne aynayı tutsam önce irkiliyor, sonra çılgınca havlayarak kaçmaya başlıyordu. Topak büyüdü ve zapt edilmez şımarıklıkta genç bir adam oldu. Geceleri evden kaçıyor gündüzleri horul horul uyuyor, akşam üstleri ise çılgınca koşup kimi bulursa onun üzerine atlıyor, oyun oynamak hayattaki tek amacı gibi görünüyordu. Bahçede oturan birinin yana sarkmış elini yalıyor, lahana turşusuna bayılıyor, turşuyu yedikten sonra geğiriyor ve çoğu zaman iğrenç kokuyordu. Bahçedeki kulübesine asla kimseyi sokmuyor, orada çaldığı terlikleri saklıyor ve canı sıkıldıkça onları kemiriyor komşuları canından bezdiriyordu. Bütün bu haylazlıklarına rağmen erdemli bir köpekti. Erdemli bir köpek nedir hemen anlatayım. Mesela yemek yenilen bir masaya asla yaklaşmaz ve yemek verilsin diye kimseye sırnaşmazdı. Uzakta oturur bekler çok açsa mızırdanır ve yemeğini aldığı an uzaklaşır giderdi. Diğer köpekler gibi yıkanmaya asla karşı çıkmaz hatta şampuanlanırken kendinden geçerdi. Hoş biraz inatçı bir tarafı da yok değildi. Annem onu yıkar paklar sonra yol verirdi o da annemin gözüne baka baka gider kendini toprağa bulardı. Annem bağırınca gelir annemin ayaklarına dolanır, sevimlilik yapar kendini affettirirdi. Çok da gururluydu. Zaman zaman küser bizi protesto eder 3-5 gün eve gelmez, komşunun bahçesinde yatıp kalkardı. Çok sıcak bir yaz günü, anneannem, "şu zavallının üzerine bir kova su dök de ferahlasın" dedi. Dediğini yaptım. Ben Topak mutlu olur rahatlar diye düşünürken o çok sinirlendi ve çekti gitti. Bir hafta boyunca karşı sokaktaki duvarın dibinde yattı ve küskün küskün bana baktı. En sonunda elimde bir koca dilim peynirle yanına gittim. Özür diledim. Ona iyilik yapmak istediğimi söyledim. Küskün küskün bakmaya devam etti. Peyniri önüne bıraktım. Haydi eve dön dedim. Başını çevirdi. Sanırım peynir onu baştan çıkardı daha sonra ve eve döndü.
Topakla hepimiz konuşuyorduk. Ben, annem, babam, kardeşim, kuzenler, anneannem, teyzelerim, dayım... Hatta içimizde Topağa dertlerini anlatan bile vardı. Aslında Topak en doğru seçimdi. Çünkü tek kelime etmeden dinliyor, anlatanı yargılamıyor, saçma sapan akıllar vermiyordu. Anlatan da zaten anlattıktan sonra kendi kendine çözümünü buluyordu. Bizimle 13 yıl yaşadı. Sonra hastalandı ve öldü. Aradan yıllar geçti. Hala hepimiz Topağı özlemle anarız. Hala onun komik hallerini anlatır güleriz.
Bu hayvanlarla konuşma meselesinin bize anneannemin genlerinden miras olduğunu düşünmüşümdür hep. Zira daha önce de söylediğim gibi o bir kara yılanın kendisine aşık olduğunu iddia ederdi. "Kızım" derdi "Yılanlar özellikle kara yılanlar, insanlara aşık olurlar. Ben tazecik bir kızken bir kara yılan bana musallat oldu. Nereye gitsem peşimden gelirdi. Yok korkmazdım. Bilirdim, bana zarar vermez. Sonra bir gün "hadi git kara oğlan"dedim. Bıkmıştım artık. Gitti bir daha görünmedi." Anneannem muhtemelen onunla konuşuyordu. Belki de bu yüzden onun peşinden ayrılmamıştır. Olamaz mı? Yılanların ne düşündüğünü kim bilebilir ki?
Kardeşiminki ise başka bir hikaye. Babamın aniden ölümü onu çok sarstı. Garip rüyalar görüyor ve babamın hep güzel bir yerde olduğunu bilmeye ihtiyaç duyuyordu. Bir gün pencerenin önünde oturmuş gökyüzüne bakıyormuş. Ölüm hakkında sonu gelmez düşüncelere dalmış gitmiş. O sırada penceresinin önüne bembeyaz bir güvercin konmuş. Farkında olmadan "merhaba baba" diye başlamış konuşmaya. Artık neler anlattı Allah bilir. Ama sonra içinde bir rahatlama duymuş. Deli mi? Bence değil. Sadece ölümle baş edemiyor. Birinin yok olması fikrine tahammül edemiyor. Ve bu bir güvercin bedeninde de olsa ölmüş bir bedeni kanlı canlı yeniden karşısında görmeye ihtiyaç duyuyor.
Anneannem, ben, kardeşim ve diğerleri deli miyiz? Bence değiliz. Asıl deli olanlar hayvanları bir eşya gibi görenler, güzellik yarışmalarına sokanlar, akla ziyan eziyetleri edenler, kürkleri için avlayanlar, spor olsun diye öldürenler. Evet asıl deli onlar.
Resim: dart.fine-art.com
Küçükken, şuan pekde hatırımda kalmayan ama varlığını bildiğim köpeğimizi birileri zehirlemişti.
YanıtlaSilBaşkada köpeğimiz olmadı.
İçimde kalmıştır, bir köpeği şöyle sarıp sevmek.
Bugün başka bir yazıda hayvanların zekalarından bahsetmiş. Küçümseme var gibiydi, tam okumadım.
Zekayı geçtim, onlarda insanda olmayan bir bağ var.
Köpekleri severim. Kedileri de ve diğer hayvanları da (Yılan hariç :) Bir köpek bir çocuğun hayatına çok şey katıyor. Ben buna inanıyorum. Hayvanlarla beraber büyüyen çocuklar doğaya ve hayata daha saygılı oluyorlar gibi gelir bana...
YanıtlaSilbizimle yaşayan herhangi bir hayvanımız olmadı, ama onlarca sokak köpeği, kedisi, kuşu, sincabı, arısı, yılanı ile büyüdük... iyi ki...
YanıtlaSilkonuşabilselerdi delirmezlerdi... yazık!
Tüm çocukluk arkadaşlarımın ve benim anılarımızda sakladığımız bir Lucy vardı. Apartmanda oturan merhametli bir dede, sürekli Lucy'nin tasmasını çıkarırdı-tasma canını yakıyor diye. Ve bir gün-tasmasız olduğu bir gün, belediye "sahipsiz" köpekleri zehirlerken Lucy'i de zehirledi.. çok uğraştık hayata döndürmek için olmadı. İnsanlararası iletişimden farsız bir iletişimi vardı onun.. bizi sabahları okula götürür, dönüşümüzde de okul kapısında bizi beklerdi. Şaşar kalırdık, dönüş saatimizde nasıl orada olabiliyor diye.. Sizin Topak Lucy'i getirdi aklıma. Huzurla uyusunlar ikisi de..
YanıtlaSilEVREN: Hayvanları seviyorum ve çocukların hayvanlarla büyümesinin onları yumuşak tatlı insanlar haline getirdiğine inanıyorum. Sen kendinde görüyorsun değil mi bu etkiyi, görüyor olmalısın. ben sende görüyorum :)
YanıtlaSilKARÖSHİ: Topak da beni okula götürürdü ve dönüşümü üzerime atlayarak kutlardı :)
ne güzel anlatıyorsun bi bilsen...ne anlatırsan anlat,sabaha kadar dinlerim mesela ben...bende köpekleri çok severim,bide çok korkmasam iyiydi ama :(
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim :) Bu arada laf aramızda ben de bazı köpeklerden korkuyorum :)
YanıtlaSilBulduğum alıştırdığım ilk köpüğe Topak adını vercem.
YanıtlaSilBenim kızım benim dediklerimi anlar. Dile kolay 12 yıl oldu. Ben onunla konuşurum o da benimle konuşur ve anlaşırız. Yeter ki iletişim kurun bir şekilde hepsiyle anlaşabiliriz.
YanıtlaSilHatay'da yaşayan arap asıllı arkadaşlarım da, insanların öldükten sonra başka bir bedende tekrar geri geldiklerine inanırlar. Bu başka bir bir insan olur, kuş, köpek, yılan, kedi olur. Hatta bir hikaye dinlemiştim çok hoşuma gitmişti.
Çocuk kediye taş atarken annesi onu görür ve arap şivesiyle bağırır."Yapma Sercan yapmaaa, o taş attığın belki rahmetli baban."
Bu davranış hayvanlara merhametli olmayı da öğretiyor.
GASİLHANE: Topak ismini taşıyınalar çok asi oluyorlar ama haberin olsun :) ismin yumuşak ve sevimli olduğuna aldanma :)
YanıtlaSilBESTAMİ BEY: bu fikri seviyorum, insanların öldükten sonra bitki ya da hayvan olarak yeniden geldikleri fikrini yani. Ama bence şöyle oluyor, mesela eğer bir kediye tekmeyi attıysan eziyet ettiysen kedi olarak dönüyorsun ve onun başına gelen senin başına geliyor. Gayet adil olurdu bence...
Bir Böbrek satın almak istiyor musunuz yoksa sizin yanınızdaki satmak istiyorum
YanıtlaSilböbrek? Are you
Para için böbreğini satmak için bir fırsat arayan
aşağı mali mola nedeniyle ve ne bilmiyorum
sonra bugün bize yapmak ve size iyi sunacak
senin Böbrek için para miktarı. İsmim, Doktor DAGAMA olduğunu
ben bir
PREMIER MEDICAID INTERNATIONAL Nefroloji. Kliniğimiz olduğunu
Böbrek Cerrahisi uzman ve biz de anlaşma
satın alma
ve yaşayan bir ile böbrek transplantasyonu
İlgili verici.
Biz Hint, Türkiye, Nijerya, ABD, Malezya bulunmaktadır.
Böbrek en çok satan veya satın ilgilenen değilseniz lütfen
e-posta yoluyla bizimle irtibata geçin.
E-posta: premiermedicaidinternacional@yandex.com
Saygılarımla
Dr DAGAMA.
Bir Böbrek satın almak ister misiniz ya da satmak istiyorum
YanıtlaSilböbrek? Sen
Para için böbreğini satmak için bir fırsat arayan
aşağı mali mola nedeniyle ve ne bilmiyorum
Sonra bugün bize yapmak ve size iyi sunacak
senin Böbrek için para miktarı. Benim adım, Doktor DAGAMA olduğunu
ben bir
PREMIER MEDICAID INTERNATIONAL nephrologist. Bizim kliniği
Böbrek Cerrahisi uzman ve biz de başa
alış
ve yaşayan bir ile böbrek transplantasyonu
İlgili verici.
Biz Hint, Nijerya, Türkiye, İtalya, ABD, Malezya bulunmaktadır.
Böbrek en çok satan veya satın ilgilenen değilseniz lütfen
e-posta yoluyla bizimle irtibata geçin.
E-posta: premiermedicaidinternacional@yandex.com
Saygılarımla
Dr DAGAMA.
Ben Iowa Lutheran Hastanesi'nden Doktor Michael Baldwin'im, hastane idaresi tarafından internette nasıl çalıştığımın reklamını yapma fırsatı verildi ve insan vücudunun örneğin böbrek gibi bir yıl için tekrar başladığımı gördü, eğer dışarıdaysanız Böbrekinizi satmak isteyenler, aşağıdaki e-postayla hastaneye başvurmaktan çekinmeyin: İrrua uzmanlık hastanesi, organlarda Cerrahi uzmanıdır ve bağışta bulunulması riski yoktur, iyi bir para ödersek Iowa ABD'de bulunan.
YanıtlaSilVe bu bizim e-postamız:
iowalutheranhospital@gmail.com
Iyi haber: Saglikli misiniz ve böbrekinizi satma firsati buluyor musunuz, burada sans ve miktar verici basina 450.000 $ 'dur (killionkidneyhospital@gmail.com)
YanıtlaSilKillion Hastanesi Böbrek Enstitüsü (KHKI), Rash Behari Caddesi, Kolkata, böbrek bakimi için en iyi tibbi merkezdir. Su anda gerçek böbrek bagislari ariyoruz. Gerçek bagisçilar lütfen hastanenin hastane doktoruyla iletisime geçmelidir. E-posta: killionkidneyhospital@gmail.com veya +19292009234 numarali telefonu arayin
Bugün bir böbrek vericisi ol
YanıtlaSilHerkese selam! Bugün sağlıklı olduğunuzu biliyorsanız, maddi yaşamınızı değiştirmek, hayatınızı kurtarmak, bugün bir bağışçı olmak isteyip istemediğinizi belirtmek üzere bir böbrek (birincil masrafla 500.000 dolarlık bir ödeme) vermeye hazırsınız. Acilen 11 böbreğe ihtiyacımız var.
İsteğinizi doktorunuza yazın: (doktoryekterkidneytransplant@gmail.com)
Not: ameliyat ve sadece sağlıklı insanlar seyahat etmeye hazır
Hassan yekter.
doktoryekterkidneytransplant@gmail.com
merhaba bugün böbreğinizi hastanemize satmaya hazırsanız, 1 böbrek vericisine ihtiyaç duyuyoruz. Böbrekleriniz için size iyi bir miktar sunacağız 450,000 00 $. iletişim e-posta bağlantısıdır:
YanıtlaSildrharriethospital@gmail.com, size yardımcı olmak için burada olduğum için endişelenmeyin.
Selamlar
Dr Harriet
hastane