17 Eylül 2011

Güzin abla Mim cevaplıyor, "Ölmeden önce mutlaka yapmak istediğin şeyler"

Eveeeet Sevgili İzleyiciler,
İstanbul'dan bize yazan Pisikopati "Hanım hanım ölmeden önce ne yapmak isterdin? "Vıdı vıdı konuşuyor, yok efendim şöyle yok efendim böyle" diye ahkam kesip duruyorsun. Hele bi de baken ölmeden önce mutlaka yapmak istediğin neler var?" diye sormuş.

Sevgili Kızım, Kınalı Kuzum, pisi pisi kopatim,
Aslında kişisel soruları cevaplamıyorum ama senin güzel gözlerin, tatlı sözlerin hatrına bu sorunu cevaplayacağım. Ama çok zor yerden soruyorsun be güzel evladım. Ben ki ölümle hala başa çıkamamış naçiz bir insan evladıyım, ölmeden önce mutlaka şunları yapmak isterim sorusunu inan bana hiç düşünmedim.


Şu yandaki masada oturup kitabımı yazmak isterim. Ama bu öyle bir kitap olmalı ki sıradan kelimesi asla bu kitabın sıfatı olmamalı. Ve ben ölürken bilmeliyim ki ben dünyaya yalnızca ve yalnızca onu yazmak için gelmişim. Ve masa... Bu kitabı mutlaka böyle bir masada yazmalıyım. Tüm dünya ardımda kalmış gibi, bir saksı çiçek, beyaz bir duvar, bir kaç kalem, bir defterden ibaretmiş gibi basitleştirmiş, yalınlaştırmış olmalıyım hayatı. İnsan ancak tüm dünyayı içinde eritip bitirdiğinde, yaşamın tıka basa herşeyle dolu değil de bir kaç küçük, basit şeyle de mutlu bir şekilde dolabileceğine inandığında bu dünyayı gerçek anlamda anlamış olmaz mı?


Sanıyorum okumayı çok ama çok seven herkesin "mutlaka okunacak" başlıklı bir listesi vardır. Benim de var. İşte bu sebeple mutlaka o kitapları okumak isterim. Gözüm okunmamış o kitaplarda kalsın istemem. Hatta bazılarını iki kez okumak isterim. Ama biliyorum ki sürekli yenileri yazılacak benim listem sürekli kabaracak ve ben asla hepsini okuyup bitiremeyeceğim. Ömrüm 100 yıl olsa bile bu imkansız olacak. Galiba en iyi "mutlaka ama mutlaka okumak istediklerim" başlıklı daha kısa bir liste yapmak.

Mesela tüm Dostoyevskileri, Tolstoyları (evet ne yazık ki hepsini okuyamadım henüz) sonra yeni çıkmış o parlak genç yazarların şaşırarak keşfettiğim kitaplarını...



Emekli olmayı başarabilirsem eğer, kalan hayatımı böyle ormanın ortasına kurulmuş bir evde geçirmek istiyorum. Dilediğim kadar yabani olabileceğim, gecenin ortasında birbiriyle kavga eden salakların değil de uluyan kurtların sesini duyabileceğim bir evde. Belki de burada yaşayarak doğanın kendi arasında konuştuğu dili bile anlayabilirim. Madem insanları anlayamıyorum en azından doğayı anlarım belki.  Olamaz mı?

Ölmeden önce mutlaka artık hiçbir şeyden, ölümden
bile korkmadığımı hissetmek istiyorum. Herkes gibi ben de pek çok şeyden korkuyorum. Ve bütün bu korkuların hayatı anlayamamaktan kaynaklandığını biliyorum. Hayatı anlayan biri sevdiklerinin ölümünden korkar mı yoksa ölümü hayatın doğal akışı içerisinde mi kabul eder? İşte ben o doğal akış içerisinde kabul etmek istiyorum. Onların ölmediğini, belki de bizimkine çok benzeyen bir dünyada yaşadıklarını bilmek hatta bundan emin olmak istiyorum. Hiç korkmadan yaşamak mümkün mü? Bunu başarmak için sahiden deli olmak mı gerekiyor yoksa?



Ve ölmeden önce mutlaka çok sevdiğim o adamla böyle bir nehirde, böyle bir havada, tek kelime konuşmadan kürek çekmek istiyorum. Dünya sadece aşktan oluşmuş gibi öylece orada durmak istiyorum. Hani der ya bazıları, ömrün şu bir kaç dakikası için tüm hayat feda edilir... İşte böyle birşeyden söz ediyorum. Farkındayım ileri boyutta bir romantizim hastalığından muzdaribim ama ben bu hastalığımla barışığım.

Eminim daha çok şey vardır ölmeden önce yapmak istediğim. Ama aklıma ancak bunlar geldi Sevgili Pisikopati'm :)

Fotoğraflar: Pinterest

7 yorum:

  1. nasıl duru ve nasıl güzel istekler böyle, hepsini yapabilmen dileğiyle diyelim o zaman :)

    ya ayrıca, o masayı ben de istiyorum :)

    YanıtlaSil
  2. öfff o en alttaki fotoğraf nasıll güzel öyle. ben de ölmeden önce mutlaka Ajda Pekkan konserine gitmek istiyorum....ama maalesef götüren yok. Kahve Dükkanı'ndan sevgiler...

    YanıtlaSil
  3. Keşke o resimleri koymasaydın. Herkes oraya gitmeye çalışacak. Çok küçük güzel köylerin, kasabaların tatil cennetine!! dönüştüğü yerlere benzemez inşallah:)))))

    YanıtlaSil
  4. SUVEBEYAZ: Dilerim hepsini yapabilirim :) MAsa harika değil mi?

    LEYLA'NIN KAHVE DÜKKANI: Ajda Pekkan'ı çok severim. Bir kez dinleme fırsatı bulmuştum. dilerim siz de gidersiniz konserine.

    YÜKSEK ÖKÇE: Ah sallanan sandalye, onu yazmayı unutmuşum :)

    YÜREĞİMDEKİ YAĞMURLAR: Sanıyorum bu tüm şehirlilerin hayali :)

    BESTAMİ BEY: İnanın Sevgili Bestami Bey ben o resimleri koysam da koymasam da herkesin kalbinde bir gün oraya gitme hayali var :)

    YanıtlaSil
  5. Ne güzel yazmışsın :) İmrenebileceğim bir hayat bu

    YanıtlaSil
  6. Teşekkür ederim Vladimir. Sanırım hepimizin aklının bir köşesinde başmbaşka bir dünya kuruluyor...

    YanıtlaSil

Ne demeli...

İnstagram'da tatlı tatlı gülümseyen, yüzünde güneşler parlayan gencecik bir kız gördüğümüzde o mutlu genç kızın bir gün biri tarafından ...