13 Eylül 2009

YOL


"Ben babamdan on adım ilerideyim. Eğer sen de benden on adım ileride olmazsan sana hakkımı helal etmiyorum." dedi babam. Sabah daha uyanır uyanmaz duyduğum bu cümlenin şaşkınlığıyla elindeki küçük kağıt parçasına ve önünde duran kitaba baktım. Belli ki o benden çok daha önce uyanmış, okumuş, düşünmüş, babası ile kendisi arasındaki farkları tartmıştı. "Deniyorum" dedim sabah mahmurluğuyla. O ise benden, benim kendimden olduğumdan çok daha emindi "Senin benden on değil yirmi adım önde olacağını biliyorum." dedi. "Ama sakın vazgeçme. Düşünmekten, öğrenmeye her zaman bu kadar aç olmaktan sakın vazgeçme. Hayatın akışına kapılıp sürüklenmenin rahatlığına sakın alışma. Ve ne kadar dışarıda kaldığını hissetsen de doğru bildiklerini söylemekten şaşma. Söz ver bana haydi." Söz verdim.

İçimi mi okuyordu ne? Bütün bu olup bitenlerin, hayatın zaman zaman hiç ama hiç anlamı olmayan saçma birşey olduğunu düşündüğümü ve bazen bu düşüncelerden vazgeçip dört elle sarıldığımı, yaşamak ve yaşatmak için kafa patlatıp durduğumu günlerimi bu ikisi arasında mekik dokuyarak geçirdiğimi hissediyor muydu? Belki de kendini görüyordu benim yüzüme bakınca. Benim yaşlarımdaki halini, aynı öfkeyi, aynı isyanı, kızgınlıkla söylenip duran ama eli kolu bağlı olduğunu hissedip binbir küfrü basan halini mi görüyordu gözlerimin içinde?  Bu yüzden mi bu kadar emindi vazgeçmeyeceğimden? Bu mekik dokumalar arasında diş ve tırnaklarıyla yaralana berelene yaşadığı hayatı kendi evladının yaşayacağından ve kendisi olmaktan, hep ileri gitmenin gerçekten yaşamakla eşdeğer olduğunu asla unutmayacağına olan inancından mıydı ondan ileri olacağı fikri? Bilemiyorum.

Hangi tarafımız ağır basıyordu bizim? Anlamsızlık içinde eriyip yok olma isteğimiz mi yoksa ateşe bir damla suyla koşan karınca yanımız mı? Bütün halimiz neydi ya da? O anlamsızlık duygusu içinde geceler boyu ağlayıp duran çaresiz ruh ile o koca alevleri bir damlacık suyla söndürebileceğine inanan o deli coşkulu halimiz nasıl aynı bütünün parçaları olabiliyordu? Hangisi ağır basıyordu ve bu denge neye göre değişiyordu? Tüm sabah bunları düşündüm. Ve soruların hiç birine net bir yanıt veremedim. Bir tek şunu bilebildim; o bütünün parçaları birbirini tamamlıyordu. O umutsuz halleri yaşıyorduk ki o coşku delice alevlensin. O coşkuyla öyle tükeniyorduk ki ruhumuz boşalıp herşeyin anlamını yitirmesine neden oluyordu. Hiç biri sonsuz ya da kesintisiz değildi kısaca. Ve bize düşen ikisini de beslemek, coşkumuzu ayakta tutmak, her yangına bir damla suyla, incecik karınca bacaklarımızla koşmak, sonra anlamsızlığa savrulmak ve o rüzgarın içimizi yeniden doldurmasını beklemekti.

"Söz veriyorum" dedim başını kitabına eğmiş babama. "Hiç vazgeçmeyeceğim. Ve söylediklerini asla unutmayacağım." Zaten böyle olacağını biliyormuş gibi gülümsedi. Çünkü daha önce kendisinin geçtiği yollardan şimdi evladı geçiyordu. "Çok daha ileriye unutma..." dedi "çok daha ileriye"...
FOTOĞRAF: LİFE

14 yorum:

  1. o kadar doğru ki yazılanlar.her insan on adım atabilse gerçekten ilerleyebilse her şey herkes düzelse hayal gibi...

    YanıtlaSil
  2. Nazım Hikmet'i getirdin aklıma:
    "Ben babamdan ileri, çocuğumdan geriyim." demişti.

    YanıtlaSil
  3. Hayat hep yeni şeyler üretiyor ve bizler bir zaman sonra öğrenme isteğimizi kaybediyoruz. Çocuklarımıza ne kadar ''vazgeçme'' desekte, asla çocuklarından önde olamayacaklar, biliyoruz...

    YanıtlaSil
  4. Karınca adımlarıyla da olsa vazgeçmemek, içimizdeki umutları yeşertmek gerek. İleri daha ileri...

    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  5. Baban çok haklı kediciğim, toplumlar da böyle ilerler çünkü, bizim çocuklarımız bizden on adım fazla atmalı, yüreğine sağlık, sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  6. Benimkine yine girilemiyor. Ne oluyor bilemiyorum.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  7. bu blogun kitabımsı konu şablonuna hasteyım..belirtmek istedim..
    can yayınları diyeblirm bak:)

    YanıtlaSil
  8. Bayramin kutlu ve mutlu olsun Kedicim:)

    YanıtlaSil
  9. TARÇIN:Hayal gibi ama neden olmasın. Bu biliçte insanlar çoğaldıkça bu hayal gerçeğe bir adım daha yaklaşacak.

    HYE: Dilerim bunu söyleyebiliriz bizler de. İşte ancak o zaman zincirdeki bir halka olmayı becerebileceğiz galiba.

    GEREKSİZ ADAM: Bu çok karamsar bi bakış bence. Ve herkes için geçerli değil. Evet zaman zaman karamsarlaşıyoruz hepimiz ama ancak o karamsarlığa galip gelenlerimiz ileri götürüyor birşeyleri. değil mi?

    AYSEMA: Kesinlikle...

    ÖZLEM: Dilerim bunu hiç birimiz unutmayız Özlemciğim.

    AYSEMA: Bloglarda son günlerde hata var. Nedir ne değildir anlayamadım ama son çareyi DNS ayarlarını değiştirmekte buldum. Çünkü hiç birşey okuyamadım hiç birşey yazamadım sinir olmakla kaldım.

    TRAVİS: Can yayınlarını severim :)

    BELGİN: Senin de Belgin'ciğim. Nice bayramlara...

    BUZCEVHERİ: Sandığından çok daha iyi bir yerde olduğuna kuşkun olmasın Cevherim.

    YanıtlaSil
  10. Adsız hiç birşey anlamadım yorumlarından.

    YanıtlaSil
  11. ben babamdan 10 adım ilerdeyim ama şimdiki takımın çoğu dedelerinden de 10 adım gerideler...:)))

    YanıtlaSil
  12. Haklısın Abi haklı olmasına ya keşke olmasaydın.

    YanıtlaSil

Ne demeli...

İnstagram'da tatlı tatlı gülümseyen, yüzünde güneşler parlayan gencecik bir kız gördüğümüzde o mutlu genç kızın bir gün biri tarafından ...