Düzenli ve özenli blog yazanlara hayranım. Ben hiç böyle biri olamadım. Bazen kafamın içi anlatacak hikayelerle doldu bazen de boş bir çuval gibi yığılıp köşemde kalakaldım. Bazen her gün bir yazı yazıp kafamda başka yazı fikirleri ile dolaşırken bazen de tıpkı şu ara olduğu gibi uzuuuun ama çoook uzuuuuun süreler yazıyla çiziyle işi olmayan serserinin biri olup çıktım. Günlerin birbiri ile alakasız şeyleri okumakla geçtiği, yorgunluktan bitkinlikten çoğu zaman elimde bir dergi ya da gazete parçası ile uyuyakaldığım, "dün ne yaptın?" diye sorsalar bir müddet düşünmeden cevap veremediğim tuhaf günler bunlar.
Yok içime düşmedim. Hayır hayır hiç mutsuz da değilim. Bilakis azizim, gayet iyiyim, gayet huzurluyum. Hep söylerim, yogunluk ve yorgunluk iyidir. Beynin fazla enerjisini tüketir ve sen de saçma sapan geçmiş saplantılarından aptalca gelecek hayallerinden sıyrılır sadece ama sadece şimdi de yaşarsın. Elimizde olan tek zaman dilimidir "şimdi". Bunu ancak böyle anlarsın.
Artık" şöyle olsa böyle olsa" ile başlayan cümleler kurmuyorum. Bütün bu saçmalıklara vakit ayırmanın aptallık olduğuna karar verdim. Tek istediğim içinde bulunduğum her ne ise onu dibine kadar yaşamak. Acı da olsa tatlı da olsa bu böyle. Hayatın sürekli yüzeyinden geçip duruyoruz bence. Çünkü çok fazla şey var ve herşey çok hızlı. Ama ben artık bunu yapmak istemiyorum. Var olan herşeyi görmek, duymak, dokunmak ve bilmek hırsından arınıp tek bir şeye odaklanmak istiyorum. Biliyorum bu hem daha dinlendirici ve huzur verici olacak hem de bu hız beni tüketmeyecek.
Bence biz insanlar fazla hırslıyız. Teklif edilse birkaç tane daha göz, birkaç tane daha kulak, daha fazla el ve kol isteriz. Yemekleri küçük haplarla geçiştirip, uyukuyu ve dinlenmeyi yine küçük haplarla halledebiliriz fırsatımız olsa. Neye yetişip neyi çözeceksek. İnsanın modern çağdaki en büyük kaybı birşeylerin tadını çıkarmayı unutması.Ben son günlerde her ne yaşıyorsam onun bilincinde yaşamaya çalışıyorum. Ne geçmişe yanıp yakılıyorum ne de gelecek günlerin kaygısından perişan oluyorum. Ne varsa şimdi var diyorum... İyi böyle...
Resim: şurdan
Artık" şöyle olsa böyle olsa" ile başlayan cümleler kurmuyorum.
YanıtlaSildedin ve son paragrafa kadar tuttun sözünü :)
ama kur bence.. Hayal edebildiğini gösterir. Sa se ler hayalgücünün soluk sesidir.. Kur.. Hayal kur. Hayal kurmadan hayat kurulmuyor..
En iyisini yapmışsınız. Ne güzel. Ben bunu çok az becerebiliyorum. Ve genelde hep geçmişe takılıyorum.. Sanırım gelecekten umudum kalmadı. :)
YanıtlaSilÇok isabetli bir karar. Hayat o kadar hızlı ki, biraz yavaşlamak lâzım. Bence bu enerji kaybından olmamalı, aksine yaşamı güzel kılan şeyleri yapabilmek için enerjik olmalı, hayat tarzı haline gelmeli.
YanıtlaSilGeceleri yattığımda geçmişe bir yolculuk yapıyorum. Gündüzleri bizi geçmişten ve gelecekten koruyor. Gece hem gelecek hem de geçmiş sanırım. İkisi de yok.
YanıtlaSilKISACA FD: Hayal kurmaktan vazgeçmek zor zaten. Hayaller hayatın kreması...
YanıtlaSilUYUŞUK HAYALPEREST: Geçmiş bataklık misali... düşündükçe içinde yitip gidiyorsun...
BESTAMİ BEY: Ben son zamanlarda, yavaşladıkça yani,en ufacık şeylerin bile, bir fincan kahve gibi, tadını doyasıya nasıl da çıkarabildiğimi farkettim. İnsan kendini aslında hiç tanımıyor. Neyi cehenneme çevirdiğini ve aynı şeyleri nasıl cennete çevirebileceğini hiç bilmiyor.
NEREDE TRAK ORADA BIRAK: Şimdide kalmak çok zor. Çünkü beyin geçmiş ve gelecek ikilisi arasında gidip gelerek çalışıyor. Oysa şimdi çok farklı. Kısacık anlar bile olsa şimdide kalmayı becermeye çalışıyorum son zamanlarda. İnsanın kendi üstünde yaptığı bir deney diyelim biz buna. Çok keyifli :)
Bu iddiasızlık hoşuma gidiyor. Zaman zaman korkarım ama, bazen işte böyle bir yazı yetişir.
YanıtlaSilAslında zaman zaman hepimiz korkuyoruz ve bunun için kendimize kızıyoruz. (en azından ben kızıyorum kendime) Ama insanız. Bir öyle esiyor aklımız bir böyle. Rahat olmak lazım. Her zaman beceremesek de zaman zaman iyi böyle :)
YanıtlaSil