Bu yazı fena halde sersemlik içerir. Lütfen çocuklarınıza okutmayınız!
Dikkatim iyice dağıldı. En ufak sesten kafam patlayacak gibi oluyor. Ne kimseyle konuşmak istiyorum ne de birini dinlemek. Sanırım depresyona giriyorum. Ayağımın biri depresyonun karanlık odasında diğeri girmemek için direniyor. Kulağımın birinde bir ses "dur yapma sakın oraya girme" diyor, diğer kulağımdaki ses ise daha zalim "nıhahahahah nasılsa gireceksin." Of of of.
Havadan diyorum ya inanma. Ne havası. Ne diyordu ünlü bir türk düşünürü "havalar nasıl olursa olsun sizin havanız iyi olsun." Yani dışarda kar fırtına boran da olsa senin havan iyi olduktan sonra gerisi vız gelir tırıs gider. En azından ben öyle biliyorum.
Sana birşey söyleyeyim mi benim patronlara alerjim var. Sahiden alerjim var. Kendimi kunta kinte gibi hissediyorum. Biri ayağıma pranga vurmuş da sırtımda kırbaç şaklatıyor sanki öyle bir haldeyim. Ve hala inatla ve ısrarla çiftçi olmak hayalinde direniyorum. Gerçi seralarını su basmış adamların "bittik biz abi bittik" çığlıkları kulağımdayken bu hayale pek adapte olamıyorum ama patronu düşününce en kötü yağmur bundan iyidir diyesim geliyor. Aslında patronda sorun yok. Sorun benim. Acaba istifa dilekçesini önüne uzatıp "sorun sende değil tatlım, sorun bende" mi desem. Belki o zaman beni kovar ben de tazminat alırım. Fena fikir gibi gelmiyor kulağa ne dersin? İstifa etsem ne olacak ki? Yine patronlu bir işte çalışacağım ve ben yine ben aynı olacağım için birşey değişmeyecek.
Şimdi bunun adına ne demeli? Eski bir hayat mevcutsa ben kesin o hayatta köleydim. Ve bunun için bu kadar tepkiselim. Patron kelimesi bana bunun için kırbaç, çizme ve bağıran bir adamı çağırıştırıyor. Ve doğal olarak da kusmayı. Aslına bakarsan sistem temelden yanlış. Avcılık ve toplayıcılık dönemi olaydı iyiydi ammaaaa ne yazık ki biz modern salakların öyle bir şansı yok artık. Sana oradan kafayı yemiş gibi görünüyor olabilirim. evet öylesin desen "yok değilim" demem. Muhtemelen her mantıklı insan gibi etrafa bakınca benim de aklımı yitirmem çok doğal. Ne diyordu şair; "deli sizsiniz böyle bir dünyada akıllı kalabildiğiniz için." Tam olarak böyle olmayabilir.
Her neyse. Bu geçici delilik halini birine anlatmaya ihtiyacım vardı. Ben de hiç tanımadığım sana anlatmaya karar verdim. Dedim ya geçiçi birşey. Olur ya hiç tanımadığın biri için üzülesin tutar yapma bunu. Herşey gibi bu da geçer.
Fotoğraf: myfotolog
Bu da geçsin,hemencecik.
YanıtlaSilseninle cok ortak noktamiz var.
YanıtlaSildogru yazmissin. degismedikce ayri mekanlar, ayri yuzler ama ayni deneyimlere devam.patronlarin da patronlari oldugunu bilmek, onlari onlarin onunde suklum puklum dusunmek seni rahatlatir mi?
eğer hayalimdeki kitap kafeyi açarsam bir gün kendi patronum olacağım, ne dersin harika olmaz mı, ev yapımı kurbiyeler kekler öyle tepsi tepsi değil erken gelen yiyecek şekilde sıcacık, peynirli poğaçalar, raflarda kitaplar, ahşap koyu renk masalarda kırmızı beyaz pötükareli örtüler, yerlere kadar inen camlar, ününde ve masalarda menekşeler, sardunyalar..yukarı katta raflar tıka basa kitap dolu ve insanlar okuyor, harika bir müzik tınılıyor içeride, bir gün blues, bir gün jazz diğer gün klasik batı müziği, ertesi gün celt müzikleri....bir düşün idtersen fena olmazdı dimi?
YanıtlaSilha bir de işyeri patronlarımız olmayan hayatımızın tümüne patronluk taslayanlar var onları naapacağız kedicim?
YanıtlaSilinsan öyle birşey ki herhangi biri patronun olmadığı zaman kendini patron haline getirip kendine eziyet etmeye başlıyor. Garip canlılarız bence, bu arada aydan atlayan kedi ismine sahip olup beni seven arkamdan gelsin nüansına hasta oldum :)
YanıtlaSilN.NARDA: Geçti sayılır...
YanıtlaSilARZU: Onları öyle süklüm püklümken görmek rahatlatıyor ama o da kısa sürüyor Arzu'cuğum. İçimdeki isyankar her an delirmeye hazır.
GUGUK KUŞU: Benim de böyle bir hayalim var çıldırdıkça ona sığınıyorum :)
MEHMET: Ne yazık ki haklısın. Bazen düşünüyorum da acı çekmekten keyif alan bir yanımız mı var yoksa eziyet ve acı olmadan yaşadığımızı anlayamayacak kadar budala mıyız?