06 Nisan 2010

çok okunmanın yolları (peh peh peh)

Geçenlerde blog yazan bir dostum "artık yazmak istemiyorum, kimse de okumuyor zaten" dedi. "okunmak mı istiyorsun kolayı var." dedim. "Gözüne kestirdiğin bir blog yazarına sataş. Hem baksana yüce medya da bu yoldan gidiyor. Neyimiz eksik ayol bizim onlardan."

Mesela ben şimdi güzel yazan, çok okunan bir blog yazarına sayıp döksem "seni kendini bilmez sefil, sen ki kendini yazar sanıp ukalalık taslıyorsun. Aslında saçını başını yolmak lazım senin ya bakma terbiyem müsait değil (peh peh peh terbiyeni sevsinler senin.) Saçma sapan şeyler yazıyorsun. Yok yaşama sevinciymiş de yok çevreymiş aman efenim hayvanları koruyalım kürke hayır diyelimmiş de. Sana mı düştü bunların kaygısı? Üç beş adam seni okuyor diye bir poz bir poz. Peh."

O da bana dese ki; "Senden kedi değil ancak kedi tasması olur, lafına dikkat et. Asıl saçmalayan sensin. Bir kere denge yok sende. Bir gün karalar bağlıyorsun bir gün neşe küpüsün. Salaksın sen salak. Azıcık kafan çalışsa zaten benim yazılarımı okur birşeyler kapardın."

Birbirimizin üzerinden prim yapmakla suçlasak birbirimizi, seviyesiz desek mesela, kendini bilmez falan gibi laflar saysak. Facebook'ta kimi beni desteklese kimi diğerini. Kavgamıza hayran olanları peşimizden sürüklesek. Sonra yorumlar yazılsa yorumcular birbirine düşse. Hergün izleyicilerimize onlarcası eklense. Öyle bir hale gelsek ki edi ile büdü, lorel ile hardy, Tülin ile Caner (evet bu ikili daha uygun oldu) gibi herkes tarafından bilinsek.

Ama danışıklı dövüş olsa bizimki. Kavgalı olan blog yazarları olarak bir gün bir meyhanede kadeh tokuştururken yakalansak. Takipçilerimizi müthiş bir hayalkırıklığına uğratsak. Hakkımızda binlerce yorum yazılsa. Biz ise yüzsüz yüzsüz "Bu kavgaya bir son vermeye karar verdik. Hem biz eski dostuz."desek. Bizi alkışlasalar ama içten içe de kızsalar "ulan ne güzel takip ediyorduk atışmanızı, barışacak ne vardı" deseler. Bir süre de o eski kavganın yankıları sürse. Bu arada kavgasız barış yanlısı şeyler yazsak blogumuza. Takipçiler çekip gitseler. Üzülsek. Biri bize sataşsa diye beklesek kimse sataşmayınca da biz birine bulaşsak.

"İşte o zaman çok okunursun" diyorum. Gülüyor. "Bunu okuyacaksa hiç okumasın beni okuyan" diyor. "Şaka yapıyorum zaten" diyorum. "Bu ciddi bir teklif değildi." Yüzünde muzip bir gülümseme oluyor; "Yapsak mı ki" diyor. Gülüyoruz.

Not: bu yazı kimseye bulaşmak için yazılmamıştır. Sakın denemeyin cevap verilmeyecektir. Bu yazının tek amacı blogla alakası olmayan birşeyleri eleştirmektir. Konuşmalar gerçek bir kişi ile de yapılmış olabilir gerçek olmayan bir kişi ile de. Bunu asla bilemeyeceksiniz.

48 yorum:

  1. iyi fikir ama pek tutacagini sanmiyorum. blog kamuoyu ile genel suru kamuoyu ayni degil.

    kitap okumuyan bir memlekete en kotu bir bloggerci disaridaki normal kitleden kat kat bir mantalite seviyesi vardir.
    Herhalde oyle olmasi lazim, bilmiyorum!.

    YanıtlaSil
  2. Biliyorum biliyorum :) Dedim ya alında blogla alakası yok söylemek istediklerimin. Sadece blog üzerinden dedim demek istediğimi :)

    YanıtlaSil
  3. Zevkle okudum :)
    Ne güzel yazmışsınız.
    Böyle birşey başıma geldi de onu anımsadım.Sataşanı önemsemediğim için, cevap vermeyince istediğini alamadı üzüldü heralde..

    Bazı sanatçılarda böyle yapmıyor mu zaten, reklam reklam başka dertleri yok..

    YanıtlaSil
  4. Biz blog yazarları, sataşmayı değil yüceltmeyi severiz..

    O yüzden gazetede bir köşemiz yok, bloglarımızda birbirimizi misafir eder, gazatede köşe yazarlarından çok daha hayat dokunuruz..

    harikasın yine kedicim..

    YanıtlaSil
  5. Brajeshwari ve jüpiter doğru sölüyorlar.Benden de birer oy onların yorumlarına...

    Evet blog ortamındaki insanlar fark yaratmalı, basitleşmemeli...

    YanıtlaSil
  6. olur mu?

    bence olmaz, şayet olacaksa başlıyorum;

    bu aydan atlayan kedi aslında marslıymış, ay' lı değil... yalancı kendileri yani...

    oldu mu?

    cıksss...:)

    YanıtlaSil
  7. TUANA: Ben hiç rastlamadım bloglarda bu tür şeylere. Çok tuhaf olması da zaten. Blogun farklı bir yanı var. Blog yazarları bu tip şeylere ihtiyaç duymuyorlar. Belki de bir nevi günlüğümüz olduğu içindir bloglarımız.

    BRAJESHWARİ: Kesinlikle katılıyorum sözlerine. İşte bu yüzden de blog yazmak da okumak da çok keyifli.

    CATARSİS: Basitleşmiyorlar da zaten. Ve ciddi fark yarattıklarını da söyleyebilirim çoğunun. Bloglarda bu tip şeyler olacağını ben pek sanmıyorum açıkcası. Zaten olsun demek istemedim belki yanlış anlaşıldı söylediklerim. Sadece blog üzerinden bir taşlamaydı :)

    GEREKSİZ ADAM: Bence birbirimize sataşmayı beceremeyiz bizler :) Beceremeyelim de zaten.

    YanıtlaSil
  8. :)) bunu diyen arkadas kim onu ögrenebilme ihtimalimiz yüzde kac,kendisini okumak istiyorum cünkü:))

    okunmuyorsa mutlaka güzel yaziyor olmalidir,sirf merakimdan yani yoksa "aman okuyayim da,sevinsin gariban" seklinde bi düsünce ile yola cikmis degilim ;)

    "satasma" mevzulari da ayrica kendi icinde komik oluyor,ellemeyiniz garibanlari,ailecek gülüyoruz biz onlara diyor,selam ediyorum efenim :)

    YanıtlaSil
  9. MOR MENEKŞE: Doğru tespit. Çok iyi yazan biri. Ama ona olan saygımdan izni olmadan isim vermem doğru olmaz :)

    YanıtlaSil
  10. Çok okunmak değil, doğru okumak önemli olan.
    Lütfen benim yaptığım yorumu ve cevabınızı tetrar okuyun.
    Benim söylemediğim şeyleri söylemişim gibi yorum yapmanız beni üzdü doğrusu...

    YanıtlaSil
  11. Kedicim, sen böyle satasmalara rastlamamis olabilirsin, inan böyle satasmalar blog aleminde bile ne yazik ki var:((
    Sevgilerimle

    YanıtlaSil
  12. Bana sataş bana bana noolur nolurr... :)

    YanıtlaSil
  13. __BEN DE tutacağını pek sanmıyorum kedi...hele ki sen!!!!....tatlı tatlı sataşırsın sen:) (denizartibir)__

    YanıtlaSil
  14. Lütfen Fulya kendine gel! Ben blog arkadaşlarımla "düzeyli bir ilişki" yaşamak istiyorum. Onların aklını karıştırma:))

    YanıtlaSil
  15. Ben bir kere sanki üstüme vazifeymiş gibi bir blog yazarına 2006 yılında kötü sataşmış, işi de fazla uzatmıştım. Aşırı yapmacıklık, söyledikleri ile yaptığının tutmadığını uzun süre okuyunca böyle bir halta kalkışmıştım. Blog yeniydi çoğumuz için o zamanlar. Beni o hale getiren her neydi ise kimseyi değil kendimi suçluyorum, gereksizdi. :(

    YanıtlaSil
  16. BELGİN: Gerçekten şaşırdım Belgincim. Ben hiç rastlamadım. Ben blog için hep şöyle düşündüm; kimse kimsenin yazdıklarını sevmek beğenmek zorunda değil. Ben böyle olduğunda sataşmak yerine okumamayı tercih ediyorum. Sataşarak ne kendimi ne de başkasını yormak istemiyorum.

    SYRAKUSA: Sana sataşır mıyım hiç syrakusacım güzel arkadaşım sana kıyamam :)

    ORJİNAL TABLO: Sataşamam ben beceremem :) ama espri mahiyetinde laf atarım arada :)

    HAŞİM: Niyeti bozdum Haşim hepinizi birbirinize düşüreceğim nıhahahah :)

    VLADİMİR: Gerçekten şaşırdım Vladimir'ciğim senin öyle bir tarzın var ki hiç seni birine sataşırken düşünemiyorum :)

    YanıtlaSil
  17. Bizim millet sever kavga izlemeyi, bunu bilen program yapımcıları, köşe yazarları, politikacılar, horoz dövüşçüleri, deve güreşçileri de geçinir gider :)

    YanıtlaSil
  18. Çok doğru. İşte bunun için paparazi programlarındaki atışmalar, sataşmalar, BBG evlerindeki saç baş yolmalar vs. hemen hemen herkesin ilgisini çekiyor.

    YanıtlaSil
  19. Vallahi bizde kankim minimalist'le dün akşam bu konu hakkında baya bir geyik yaptık telefonda.Reyting kaygılı tv kanallarının taktiklerinden bahis açtık.Ama bu kavga işi aklımıza gelmedi açıkçası:) Bizim aklımıza gelenler; izleyicinin meraklı olduğu konularda yayım yapılmalı, bak bir dedikodu köşesi koysan blokta da reyting patlar, manşetler çarpıcı atılırsa faidesi olur gibi geyiklerdi :)eee bizde bunların hiç biri yok ne olacak şimdi?

    YanıtlaSil
  20. Yeryüzünde hangi gerçek okur blog gibi bir saçmalıkla uğraşabilir, gerçek okur bir yerden sonra kendi fikirlerini geliştirmeye başlar ve kendi fikirlerini kaleme almaya başlar ve şayet gerçek okursa, ya hiç kimsenin görmediği(hiç kimseye gösterme gayreti olmayan) bir okurdur ya da kitaplarını basan ve ancak onun gibi okuma aşamasından geçen bir okuyucun anlayabileceği bir yazardır.

    YanıtlaSil
  21. RUHGEZGİNİ: Blog yazarlarının çok okunmak gibi kaygıları olmasını anlarım fakat çok okunmak için böyle şeyler yapanına ben pek denk gelmedim. Sonuçta blog yazan insanlar elbette okunmak için yazıyorlar. Yoksa günlüklerine yazar kimsenin okumasına izin vermezlerdi. Ama sanıyorum blog yazan insanlar farklı birşeyler yazarak okunurluğunu artırmayı daha akılcı buluyorlar. Biz blog okurları da zaten o farkı gördüklerimizi takip ediyoruz. Değil mi?

    ADSIZ: Öncelikle fikirlerinize saygı duyuyorum ama katılmıyorum. Ve sormak istiyorum; Gerçek bir okur nedir sizce, ne okur mesela? Benim fikrimi soracak olursanız pek çok şeyi merak edip okuyan kişidir, buna blog da dahil. Blog size saçma geliyordur belki ama biz blog okurları ve yazarları için saçma değil. Gerçek bir okur muyuz bilemiyorum ama sadece blog okumuyoruz pek çok şey okuyoruz.

    YanıtlaSil
  22. Daha baska yontemleride var, adsiz birinin sana bir seyler yazmasi sende bunu blogunda dunyanin en buyuk olayi gibi yaygarasini yapmak, begenmedigin, okumadigin halde bir suru bloga yorum yapmak, her yere blog adresini imzan gibi yazman gibi bir suru sey reyting artirir ama sahsen denemis degilim ;) Ve arkadasini merak ettim, bence genelde iyi yazanlar az okunuyor, o yuzden ziyafet etmek isterdim ;)
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  23. yazarligi çokta rituellestirmeyelim. gunumuzde iyi yazar denilen sey sonuçta bir sektor tarafindan kitlelere lanse ediliyor.
    kitapçilarda adini sanini bilmedigimiz bir suru insanin iyi kitablari sesizlikte yatiyor.

    Bence "blog" denilen sey iste bu sektor mekanizmasini kirmadir. Blog hala bebeklik asamasindadir.
    Degilse blog ile "gunluk" denilirken gunluk karin agrilarini yazma yeri degildir elbet.

    insanlarin çevresinde, toplumunda ve kosullarindan dolayi ifade edemedigi içsel yaraticiligini aciga vurma penceresidir.

    Hatta gunumuzun buyuk yazarlarinda kitalarina yazamadiklarini, baska isimle bloglarin ozgur alanina yazacagi kesindir.

    YanıtlaSil
  24. Hayır, blog şu aşamada saçma gelmiyor, gerçek bir okurun blogla uğraşması durumunda blog saçma geliyor.
    Ve bana göre gerçek bir okur birçk şeyi merak edip okumamalı, bir alanda uzmanlaşıp derinlemesine bu alanda etki yaratabiliyorsa yahut bir eleştiri getirebiliyorsa, alabileceklerinin tüm özünü kapmışsa, başka şey merak edip onu okumaya kalkışmalıdır.
    Ancak bizdeki durum o kadar komik ki,çoğu dişin kovuğunu doldurmayacak üfürükten teyyare çöpleri "kitap" niyetine okuyup tüketen, sonrada bloglarda sanki dünyanın en önemli konusuna parmak basar gibi "en çok sevdiğim cümle şu oldu: aşk sana acı verdikçe, sen büyüyordun" (bunu tamamen uydurdum) gibi cümleleri ekleyip, "bu yazarın tüm kitaplarını okumalıyım"ı arkasından basan bir kitle. Geçen yıl kitapçıda çalıştım oradan biliyorum, gerçekten boş kitaplar çok fazla(ki en ağırı da "Varlık ve Hiçlik" ve "Ebru şallı ile diyet rehberi" kitapları yeni çıkanlar rafında yan yana dururken, tüm ellerin o diyet rehberine uzanmasıdır ki o tamamen başka yazıların konusu) ve ne yazık ki çoğu blogların yazarları bu kitap yazarcıklarının birebir kopyası. Ve ben nedense hiç düşünemiyorum, Michel Foucault gibi bir insanın örneğin, akşamında bilgisayarının başına geçmiş, "bloğuma yazı yazmalıyım" gibi bir şey söylesimesini. Bana göre maksimum gerçek bir okur olma yoluna yeni girmiş bir insan blog yazar, sonra hiç birşey değilse bile, takip kitlesine bakıp blog yazmaya devam edemez, içi acır, eleştirilere bakıp "ben ne yapıyorum burada" deyip kalkar.
    Ve açıklık gerekirse; sadece blog okuyorsunuz diye bir cümle ağzımdan çıkmış değil...

    YanıtlaSil
  25. Dostum işte ayırdedemediğin şey Foucault'un bilgisayarının karşısına geçip kendine ait bir blogda yazı yazmasıdır ki simdi yazamaz kendisi şimdi aramızda yok.
    Hayatta bazı şeyler resmi bir çalışma gibi gelir insana tıpkı bir Hollywood yıldızının geceleri kendi 'ışıklı' dünyasındaki insanlardan sıkılıp gizlice insanlar arasında yürümesi gibi.
    Foucaultun kitaplarıyla insanlarla buluşacağı stil ile kendine has kişisel bir konuda 'blog' denilen kanal ile insanlara ulaşması farklı haz ve tadlardır.
    Kurumsal yazarlik ile blog yazarligi çok farkli seylerdir. Zaten basta soyledim; "bloglar hala bebeklik asamasindadir" diye.
    Blogger, artik tekellesmis yazarligi herkese sunma alanidir.

    YanıtlaSil
  26. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  27. Benim de yorumumda özellikle belirtiğim gibi blok aleminin okurnuluğu hakkında bir geyikten ibaretti yazdıklarım.Başta espiri halinde başlayan bu mevzu nasıl da ciddileşip neredeyse yazının konusunu oluşturan sataşma haline gelmiş. Herkezin bir konu hakkında istediği gibi düşünme özgürlüğü var bence.İsteyen blok yazarlığını ciddiye alır yazar-okur, beğenmeyen okumaz.Kaldıki yazanda adlı-adsız yorum yapanda aynı mecrada buluştuğuna göre bir şekilde blok sever demektir.Bir çok yazarın bloğu da var diye duyuyorum.Ayrıca kitap yazmak herkezin tercihi olmayabilir.Kitap yayınlayabilmenin değil okura reklamını(burada reklam bilinçli seçilmiş bir kelimedir.)yapabilmenin maliyetleri bellidir.Günümüzde artık reklamı olmayan hiçbir ürünü tanıtmak raflarda yer bulmak mümkün değildir.Kendini-yazdıklarını anlatmak için birden fazla yol olması sakınca değil güzellik getirir.Kitap yazdığından haberimiz olmayacak bir çok kişinin eserlerini beğenerek okuyoruz bloklarda.Tüm blok yazarlarına teşekkürler bize bu çok sesliliği sundukları için.

    YanıtlaSil
  28. Allah iyiliğinizi versin:))
    Ben sizi hep okurum sevgili kedi...Ne olursa olsun...

    YanıtlaSil
  29. Bu yazını yazdığın gün tam da böyle bir olay üzerine tüm gün sabredip, ama en sonunda içimdekileri akıtmak için bir yazı döşenmiştim. Yayımla seçeneğine bakıp bakıp düşündüm. Sonra yazını okudum yüreğime nasıl bir su serptiğini anlatamam. Ve çok sevdiğim iki insanla da konuştuktan sonra sakinleştim hepten.

    Karşımdaki anlamamakta ısrar ediyorsa o da onun kendine kalan bir şeydi ve ben elimden geleni yapmıştım. bunu anladım.

    YanıtlaSil
  30. sevgiler, saygılar. :)))

    YanıtlaSil
  31. Sevgili Jupiter,
    Çok güzel demişsin tekelleşmiş yazarlığı herkese sunma alanı diye ama genelde rastladığım bloglar aynı çizgide seyreldiğinden; blog, bana yeni elif şafakların, yeni tuna kiremitçilerin, iclal aydınların, nermin bezmenlerin, yeni Guillaume Musso'giller işte bilirsiniz hepiniz, best seller abidelerinin okuyucuya ulaşma ihtimali gibi geliyor, ulaşmasınlar isterim. Ama belki de gerçekten bunların üstünde blog yazarları vardır ve ben görmemişimdir, umarım öyledir. Ve evet dediğin gibi kurumsal yazarlık ile blog yazarlığı farklı ya, yine de korkuyorum, birgün herkes bu sayede kitap yazar olacak ve etrafımızı çar çöp saracak diye.
    Bu arada, birşekilde bunların konuşulmasını sağladığın için teşekkürler aydan atlayan kedi. Belki yazının çizgisinden çıktım ama konu konuyu açar, açtı da...

    YanıtlaSil
  32. Blogun çok okunmasının bir yolu da fazla yorum bırakmak galiba.Bana gereksiz geldiği için blog serüvenim çok kısa sürdü:) Bloga ayırdığım süreyi,yazacak yorum bile bulamadığım saçma sapan yazılar okuyarak geçirmeyi mantıksız buldum.

    YanıtlaSil
  33. MERAİL: Ben de bunların hiç birini denemedim ve deneyeceğimi de hiç sanmıyorum :) Aslında bazılarımızın çok okunmak değil derdi, anlaşılmak, aklındaki sorulara başka bir gözle bakabilmek, bu yüzden yorumlar önemli. Ama ben söyleyecek birşeyim olmadığında yorum yazanlardan değilim. Ya da güzel yazmışsa biri çok güzel yazmışsın gibi bir yorum yazmak bana garip geliyor. Bir yandan o güzel yazıyı beğendiğimi söylemek isterken bir yandan da "iş olsun" diye yorum yazmış olduğumun sanılmasından endişe duyuyorum. bu nedenle e-mail yazıyorum blog sahibine :)Bu arada Sevgili Merail senin blogunu da çok güzelmiş. Seni okumak keyif olacak.

    YanıtlaSil
  34. ZUZULARIN ANNESİ: Çok teşekkür ederim :) Sevgilerimi yolluyorum anne ve zuzularına :)

    ONALTIKIRKALTI: Gül gül :)

    EFSA: Neden siliyorsun yazılarını. Ben aklıma eseni yazıyorum. Evet insanlar okuyorlar ama o an ne estiyse yazmazsak kendimizi nasıl özgür hissedeceğiz. Öfke, mutluluk herşeyi kelimeye dökmeli. sonra dönüp baktığımızda kendi kişisel tarihimizi görmek için bu iyi bir yol Sevgili Efsa. Ne dersin?

    ABİ: Saygı ve sevgi bizden Sayın Abim :)

    YanıtlaSil
  35. Sevgili Adsız ve Jupiter sizi en sona bıraktım çünkü hararetli bir tartışma içine girmişsiniz. Aslında belki de bu tartışmanın zemini olmaktan başka rolüm yoktur ama yine de birşeyler söylemek isterim. Ve size teşekkür ediyorum. Çünkü yazıların sonundaki bu tartışmalar bence yazıları başka boyutlara getiriyor. Başka açılardan görünür kılıyor. Bunun için gerçek anlamda teşekkür ediyorum.

    JUPİTER: Ben de seninle bu konuda hemfikirim. Pek çok yazarın iyi kitabının raflarda unutulup gittiğini dşünürsek blog yazarlığı bunu kırmak için çok güzel bir yol. Ben çok çok iyi yazan blog yazarları tanıyorum. Yazdıkları kitap olsa keyifle okuyacağım insanlar. Ama senin dediğin gibi blogu günlük olarak kullananlar yok mu elbette var. ama onların da farklı bir tadı var. İnsanlar belki de çok derinlerinde olanı rahatça yazıyorlar. İnsanların içine bakmak için bu bir fırsat bence.

    ADSIZ: Aslında sanıyorum sizin tepkiniz herşeyin yüzeyde yaşanıyor olmasına. Abuk sabuk kitaplar abuk sabuk cümleleri görünce çoğumuz küplere biniyoruz. Beğeninin bu kadar alt düzeyde olmasını anlayamıyoruz. Şu konuda haklı olabilirsiniz; bir zaman sonra blog yazan ve okuyan insanlar kendileri başka bir düzeye taşıdıklarında blog yazmak ve okumak onlara yetmeyebilir. Ama adım atıyor olma yolunda blog iyi bir yoldur. Artık okumak ve yazmakla işi olmayan şu koca sürüde bu bence önemli birşeydir.
    not: öyle diyorsunuz demedim sadece blog okumakla kalmadığımızı söylemeye çalışıyordum. Neden insanlar onlara yazdığımda "sen söyledin de ben de şöyle açıklama yaptım" şeklinde algılıyorlar acaba? bir konuşma sırasında illa karşıdakinin söylediği sizin söylediğinizin açıklaması değildir. Değil mi Sevgili Adsız?
    Ben blog yazarları içinde sizin yorumunuzda sözünü ettiğiniz yazarlardan çok daha iyi yazan insanlar olduğunu düşünüyorum. Merka etmeyin yeni tuna kiremitçilere, iclal aydınlara çok da ilgi gösteren olmaz. Çünkü onlardan bile fena halde bunalıyoruz ki onların taklitlerine pek dayanamayız. Bu arada siz neler okuyorsunuz çok merak ediyorum. (bu iğneli bir soru değil. sahiden merak ediyorum ne okuduğunuzu. sakıncası yoksa)

    Not: Blogun çok okunmasının bir yolu çok yorum bırakmak değildir sevgili adsız. mesela sizin buraya yazdığınız yorumları şu an siz ben ve Sevgili Jpiter merakla takip ediyoruz. çünkü bizim aramızda geçiyor bu tartışma. Belki aslında sadece sizin ve Jupiter arasında. Yani merak etmeyin benim yazdığım (belki de saçma sapan buluyorsunuzdur yazdıklarımı :) bu yazıya yorum yazarak bana katkıda bulunmadınız. :) Kaldı ki ister inanın ister inanmayın daha çok insan beni okusun gibi bir derdim kaygım yok. olsaydı eğer yukarıdaki yazıyı dalga geçer biçimde değil ciddi ciddi yazardım değil mi? :))

    YanıtlaSil
  36. RUHGEZGİNİ: Kesinlikle tüm söylediklerine yürekten katılıyorum. "Ayrıca kitap yazmak herkezin tercihi olmayabilir." Doğru. Çok doğru. İnsan blog yazarak da bir çeşit tatmin duygusu sağlayabilir. Üstelik blog yazmanın şöyle bir avantajı da var , aynı anda geribildirimini alıyorsun. Ne söylediğinde nasıl anlaşılmış ya da buna benzer şeyler. Hatta zaman zaman insan birşeyi yazdıktan sonra gelen bir yorumla olaya ne denli dar baktığını bile görebiliyor. Bu güzel birşey. Senin de dediğin gibi blog var ve isteyen yazar ve okur istemeyen de okumaz. Hepsi bu. Sevgilerimle Ruhgezgini.

    YanıtlaSil
  37. insanlar okumalı ve yazmalı , herşeyi okumalı , meslek icabı 10saat pc başında çalışan biriyim ve bloglar sayesinde yeniden keşfediyorum , uzman bilgileri sayesinde toplumuzun geldiği hali de görmekteyiz , bloglar özgürleşme yolunda bir araç insanın kendini bulması ifade etmesi , bu dünya da yaşadıklarının sadece kendine ait olmadığını , aynı duyguları farklı bedenlerde yaşandığını görebilmesi , yani adsız adlı kişinin yorumlarını gereksiz buluyorum bence silin gitsn ..

    YanıtlaSil
  38. Toplum uzman bilgiler sayesinde bu hale gelmez, uzman bilgileri uygulayanlar sayesinde bu hale gelir sevgili jjss. Ya da daha basit örnek sana, televizyon aptal kutusu değildir, onu aptalca kullanan aptal insanlar vardır, ikisinin arasındaki farkı anladıysan benim söyediğimle eleştirdiğin şeyin alakasız olduğunu da görebilirsin sanırım. Bu sebeple uzmanlık 10 saat birşeylerin başında kalmayla olabilir birşey değildir, öyle olsaydı belki ben de uzman olurdum şimdiye kadar, şu da bu da herkes de. Öylesine arzuluyuz ki bizim yaşadıklarımızı başkalarının da yaşadığını görmeye, ne öznellik ne özellik varsa şu yaşadıklarımızda artık. Gerçekten özgürlük için uğraşıp hapislerde sürünen, kenarda kıyıda öldürülen insanların olduğu bir dünyada, özgürleşme yolu bir bloğa yazı yazmak kadar kolay da bu insanlar boşa mı öldü diye sormadan edemiyorum.
    Sevgili AydanAtlayanKedi, özür dilerim ki, konuyu yazından uzaklaştırdım, ve de yer işgal etmiş bulundum, ancak tam da demek istediğim gibi, hiçbirşey olmasa da ah şu yorumlar...

    YanıtlaSil
  39. Kedi sanami satassam acaba bende.. :P

    YanıtlaSil
  40. JJSS: Silmeyeyim. Çünkü silmeyi gerektiren bir durum yok ortada. Herkes fikrini söylesin bence. Bize göre doğru ya da değil ama ben kendi adıma farklı fikirleri duymayı isterim. Çünkü bence bizi asıl geliştiren bu farklılıklar.

    ADSIZ: Özür dilemene hiç gerek yok.İstediğin gibi ve istediğin kadar yazabilirsin. Dediğim gibi ben farklı fikirler duymayı bir konuda tartışmayı sevenlerdenim. Ve teşekkür ediyorum sana, vakit ayırdığın, yazdığın için.

    DS': Sataş sataş :)

    YanıtlaSil
  41. sataşma niyetiyle yazmadım ki benim böyle bir kaygım da yok ,sadece hissettiklerimi aktardım , BEn Blog OkUMayı SeVİYOrum.hepsi bu ..

    YanıtlaSil
  42. Sevgili Jjss sataşma niyetiyle yazmadığını biliyorum eğer bu cevabın bana ise. Çoğumuz hem okumayı hem de yazmayı seviyoruz senin gibi. :)

    YanıtlaSil
  43. ben sizin bloğunuzu beğenerek takipteyim "aydan atlayan kedi" haa evet ilk başta sadece "kedi" geçtiği için dikkatimi çektiğini itiraf etmeliyim :) ve fakat ben "hem okurum hem yazarım" tarifimde eksik bırakmışım okuduklarımdan bana hitap edenleri yazarım demeliydim galiba , sataşmayı sevmem direk müdahale ederim , size değildi genel olarak yazının bütünüyle ilgiliydi ..

    arz ederim efendim ( :

    YanıtlaSil
  44. Bilmem dikkat ettiniz mi? Adsız'ın son yorumundaki söylem bana tıpkı bir zamanlar kitap okurken "ne yani simdi bunu okuyunca zengin mi olacan?, mutlu mu olacan?, adam mı olacan?" ve en önemlisi ise gençliğim devrim rüzgarıyla geçiyordu ve en okkalısı ise "okuda oku bababam, memleketimi kurtaracaksınız!."

    Yani Adsız adlı arkadaş bu paradigmayı taşıyor anlamında söylemiyorum. sadece bunları çağrıştırdı bana.

    Bu ülkenin en trajik-komik tarafı yine bu ülkenin aydın ve sol kesimidir. Sözüm ona aydınlanmaya inanır ama öte taraftan evrimi, spesifik gelişmeleri...küçümseyerek 'ya hep ya hiç..' mantığıyla degisime inanmasıdır.

    Halbuki Bloglar da değişimin ve demokrasinin evriminde birer basamaktır.

    YanıtlaSil
  45. :) yeni başladım bu yararlı fikir için çok teşekkür ederim :P

    YanıtlaSil
  46. JJSS: Teşekkür ederim Sevgili jjss :)

    JUPİTER: Blogların hepsi için aynı şeyi söyleyemeyeceğim ama ben de blogların önemli olduğunu düşünüyorum.

    LOLLİ: Aman aman Lolli dur ciddiye almadın umarım yazısı :)

    YanıtlaSil
  47. Bende sayfamda yorum bıraktığım ama karşılık vermeyenler için başka arkadaşlarımında yakındıkları bir durumdan dolayı yazı yazdım Sildim diye yorum patlaması yaşadım. evet ne yapmak lazımmış çirkef olmak lazımmış. pekii bizim kirli, boyalı basından ne farkımız kalıcak o zaman?

    YanıtlaSil
  48. MAVİ BALON: Hiç farkımız kalmayacak. O nedenle de hiç bulaşmamak lazım boyalı basının o saçma sapan metodlarına.

    YanıtlaSil

Ne demeli...

İnstagram'da tatlı tatlı gülümseyen, yüzünde güneşler parlayan gencecik bir kız gördüğümüzde o mutlu genç kızın bir gün biri tarafından ...