Bizim gibi hayli zaman geçtiği halde bekar olmaya devam eden tiplerin ara sıra ruhunu yoklayan "acaba bir çocuğum olsa hayatım nasıl olurdu?" gibi bir sorusu vardır. Hele de benim gibi bebeklerin gıdılarına, minik el ve ayaklarına tapan tiplerse söz konusu olan bu soru sık sık gelir yoklar kalbinizi. Amma velakin bir bayram günü çollu çocuklu arkadaşlarınız evinizi neşeli gürültüleriyle doldurduğunda ve siz o çocukların peşinden koşup "yavrum yapma düşersin" "evladım dur kafana televizyonu düşüreceksin" "kıııızım, oğluuuum vıdı vıdı vıdı ..." gibi bağırmaktan sesiniz soluğunuz kesilirse bir daha o soruya ölseniz de evet demeyeceğinizi düşünürsünüz. Velhasılı bu soru hayli çetrefilli sorudur.
Hele bir de Ayça Şen'in kalın kitap'ını okuyorsanız, onun oğlu Memo ile bitmek bilmez maceralarının içine girmişseniz daha da bir korkarsınız çocuklardan. Çünkü çocuk demek uykusuz kalmak demektir, çünkü çocuk demek bir kitabın elinizde aylarca sürünmesi demektir, çünkü çocuk demek kendi hayatını bavula koyup uzun yıllar boyu bir köşeye kaldırmak ve tüm hayatını evladına ayırmak demektir. Hele benim gibi yalnızlığına düşkün tipler için kabus gibi birşeydir bu.
Tüm yemek boyunca çocuklar etrafımda vızıldarken bunları düşündüm. Bir çocuğun annesi olsam hayli despot hayli manyak bir anne olacağıma karar verdim. Çocuk düşerse, yaralanırsa, ağlarsa, düşüp dişleri dudağını keserse, saçma sapan bir oyun icat edip onu bunu kafasına düşürürse diye endişelenmekten yemeği nereme yedim bilemedim.
Sonra o çocuklardan biri gelip bacağıma sarılınca, eğildiğimde minik dudaklarıyla yanağıma bir öpücük kondurunca düşündüğüm herşey buhar olup uçuverdi. Demek ki dedim anneler bu minik öpücükler uğruna vazgeçiyorlar herşeyden. Sonra babasının kucağında oturan bir başkası başını yana eğim gamzeli yanaklarıyla kocaman gülünce o çocuğu alıp kalbimin içine sokasım geldi. Bir de bu yüzden işte dedim.
Özetle çocuk çok acaip birşey güzel kardeşim. İnsanı aynı anda hem deli edip hem de bütün hayatım sana feda olsun dedirten birşey. Bir çocuk sahibi olsam hayatım nasıl olurdu bilemiyorum elbette. Sanırım önce delirip sonra bir öpücükle herşeyi unutan biri olurum. Tüm anneler öyle değil midir zaten?
Fotoğraf: Bebek ve Ben
Ne güzel anlattın be kardeşim aynen öyle işte, iyi bayramlar:)
YanıtlaSilTeşekkür ederim :) İyi bayramlar :)
YanıtlaSilYazıyı çok sevdim. Kendi duygu ve düşüncelerim dile gelmiş. Çocuk konusunda her şey bambaşka bir hale bürünüyor ama bir öpücükle her şeyin değiştiğini arkadaşlarımın çoğunda gördüm umarım bende de aynı şey olur:)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Sevgili Tuğba. Bence tüm kadınlarda aynı şey oluyor, önce deliren kalbimiz sonra pamuk gibi yumuşayıveriyor :)
YanıtlaSilben de sıklıkla bu soruyu kendime sorardım... dım diyorum cünkü artık 40 oldum ve bir karar verdim diyerek bu soruyu bertaraf ediyorum. hoş artık kendim sormuyorum bu soruyu. annem başta olmak üzere çocukları çok sevdiğimi bilen gören herkes soruyor. nasıl olur da çocuk doğurmazsın diyorlar, bu bir karar diyorum. bakıp kalıyorlar... kokularını, bakışlarını
YanıtlaSil, türlü hallerini, gülüşlerini seviyorum çocukların. bu kadarı ile de yetiniyorum.
Ben bu konuda kararsızgillerdenim. Bazen yok kesinlikle istemiyorum diyorum bazen de içimi çekiyorum. Gelip gidiyor aklım yani :)
YanıtlaSilEbeveynlerin çocuğu eğitip büyütmesi kadar çocuğun da ebeveynlerini eğitmesi,büyütmesi ve sakinleştirmesi vardır. Ebeveyn olmadan anlaşılamayacak bir şey bu. Ama yazınızda bahsettiğiniz korkular,endişeler hiçbiri akut şekilde yaşanmıyor.
YanıtlaSilve ilk kokladığınızda öyle bir teslim oluyorsunuz ki,evet kendi hayatınızı askıya almanız gerektiği doğru.
Ama değiyordur hayatı askıya almaya bence. Yoksa bu kadar insan bile isteye hayatlarını bir bebeğe adamazdı.
YanıtlaSil