Sevgili V,
Seninle aynı ağacın, iki ayrı toprağa düşmüş tohumu gibiyiz. Aynı gök altında büyüdük ama ayrı zamanlarda yakın olduk güneşe. Bu yüzden belki de hem yabancı hem de yakın oluşumuz. Hiç düşündün mü; iki insanın bir dostlukta böylesi bir tezatı barındırabilmesinin imkansızlığını? Ben düşünmemiştim. Hayat bize daha önce hiç düşünmediğimiz neler gösterecek kimbilir?
Sana pek çok soru sordum. Sen ise benden zorlu çıktın. Soruların dağlar taşlar kadardı. Benim cevaplarım ise böylesi çok muydu bilemiyorum. Bakamıyorum çünkü senin durduğun yamaçtan. Sen "burası karanlık" derken ben oraya bakınca gün ışıkları görüyorum. Farklı yerde duruyoruz seninle V. Ama bundan şikayetçi değilim. Çünkü sen bana kendi yamacını ben sana kendi yamacımı anlatıyorum. Bu tıpkı iki ayrı yerde olabilmek gibi. Anlıyorsun değil mi? Tıpkı iki kalbin, dört kulağın, dört gözün olması gibi.
Ben korkuyorum. Ve kendime yalanlar söylüyorum korkmadığıma dair. Tıpkı senin gibi. Sen bana korkularımı öğretiyorsun. Sanki birine anlatırsam artık hiç korkmazmışım gibi hissediyorum. Sana "herkes korkar" diyorum. Doğru bu. Herkes korkar V. Ama herkes korktuğunu söylemez. Çünkü korkularını anlamayacaklarını düşünür ve onu utandıracaklarını. Oysa inan bana herkes korkar.
Sen bana tutkudan nasıl vazgeçeğini soruyorsun. Bense sessiz kalıyorum. Çünkü dilin o tutkudan vazgeçmek istediğini söylerken aslında kalbin şöyle diyor; "o tutku seni hayata bağlayan yegane şey. Eğer ondan kurtulursan omurgan kırılır. Ayakta durabilecek misin?" Ah kendi ruhunun gücünün farkında olmayan Bay V. Ah ruhun yeni omurgalar yaratmak için tasarlanmış olduğunu unutan Bay V. Lütfen hatırla.
Olmaz mı?
Fotoğraf: Roger De La Harpe
şizofrenik bir yazı.
YanıtlaSilayrıca bu yamaç meselesine dair benim de aklımda kalan şey en büyük aşklarda bile iki özne de tam olarak bir birilerinin içine tam olarak ruhlarının kapısını açmaz.
o filozların, şairlerin söylediği aşk iki kişinin eriyip bir olması bir palavradan başka bir şey değilmiş.
keşke bu deneyimi annemin karnından çıktıktan sonra bilseydim.
iyi ama bu yazının aşkla ilgisi yok ki? Hem eriyip tek olmaktan da söz etmiyor :) buna inanmam zaten.
YanıtlaSilYa yapma allah aşkına...!
YanıtlaSilsayin yazarlar, biz nasıl yazılarınızı dikkatli okuyorsak siz de yorumlarımizi dikkatlı okuyun. yazın üzerine zaten tek "sizofren" yorumu kullandım.
Diğerleri senin yazındaki yamaç ve birbirinden uzaklık üzerine yazdıkların vesilesiyle bana çağrıştırdıklarıni yazdım.
"erime.." meselesine demek sen de inanmıyon:)), iyi de önemli olan zamanında bilmekti. şimdi bilmenin bir numarası yok
Jupiterim iki gözüm yazarak anlatmanın cilvesi bu işte. Bazen yanlış anlaşılmalar olabiliyor. Ben olayı aşka bağlayınca sandım ki yazdıklarım aşkı anlatıyor gibi algılanıyor. Yahu neden hemen parlıyorsunuz ki! :)
YanıtlaSilErime meselesine tabii inanmıyorum. Ama bunu baştan bilmek zor galiba.
Aynı ağacın iki ayrı toprağa düşmüş tohumu "kan davası" gibi bir dava gütmemeli ya! Nedense hep tersi oluyor bu yaşamda. Ellerine sağlık sevgilerimle.
YanıtlaSilŞöyle ya da böyle, bir yerden yaşama tutunmak gerekiyor değil mi?
YanıtlaSil"Tutunamayanlar" da var, ve onlar kitap olarak karşımıza çıkıyor...
SUFİ: İnsanlar belki de aynı ağacın tohumu olduklarını bilseler bu böyle olmayacak. Ama ömür hep unutmak üzerine...
YanıtlaSilAYSEMA: Tutunmak gerekiyor bu doğru. İnsan başka türlü yaşayamıyor...
V nin intikamıdır aşkına rağmen alınması gereken ve onlarca yıl beklenendir o aşk! İntikamdır aslında aşk ve aşkıdır intikam !
YanıtlaSilKEDI..
YanıtlaSilbak 'yazim da ask yok' diyorsun okuyucular asktan bahsediyor!?.
bir de ortaligi kizdirmak istemiyorum ama sayin ozbrk senin su aforizman;
"İntikamdır aslında aşk ve aşkıdır intikam !"
bos bir zamaninda kendi blogunda bunun açilimini yaparmisin, çok merak ettim dogrusu.
her halde kulak ve goz estetigi için karalamamisindir.
"İntikamdır aslında aşk ve aşkıdır intikam"
YanıtlaSilKatılmamak elde değil ve ben de çok merak ettim, felsefesi var mıdır? Yoksa kendisi mi bizzat felsefedir bu cümlenin?
Ve kedi sanırım sen gık desen, aşktandır diye etiketi yapıştıracak kadar çok cümle içinde kullanıyoruz bu aşkı. Eh, her pop şarkısının 10'da 9'unun (fazla iyimser oldu, 10'da 10'unun daha gerçekçi)içeriği "Ben seni sevdim, sen ellere gittin" olursa ve de popşarkısıilebeslenmezsekölürüzcü bir millet olursak, biz de algısı dar bir toplum olmaya mahkum oluruz.
YanıtlaSilKedi..
YanıtlaSildun senin yazin hakkinda "sizofren bir yazidir" kavramini kullandim.
Ve bugun Aydin'da zapedilmeyen bir sizofren genci polis kafasina sikarak etkisiz hale getirdi.
Bitmedi daha, sonra medya ve onlarin okur yorumlari polise destek çikmak için "sizofren" denen seyi caniligi, kattiligi, serseriligi ve hatta bazilari terore kadar goturmus...bunun gibi toplum tarafindan algilan "sizofren" tanimini okuyunca hem korktum hem de utandim.
ve sen de bu toplum içinde yasiyorsun ve yorumumu geri çekiyorum.
senin yazinda oyle bir sey kesinlikle algilamadim.
Duyurulur....
JUPİTER: İki seçenek var. Ya ben anlatma beceresine sahip değilim ya da okuyan ne görmek istiyorsa onu görüyor kelimelerde. Senin aklına başka bir seçenek geliyor mu?
YanıtlaSilADSIZ: Şu pop şarkılarını ben de uzun uzun düşündüm geçen gün. Acaba aşk diye birşey olmasaydı şarkılar ne üzerine olurdu diye geçti aklımdan.
JUPİTER: Biz bu ülkede hiç birşeyden değil de utanmaktan, kahrımızıdan öleceğiz galiba. bana öyle geliyor.