İnsanın böyle zamanları oluyor bazen. Olup biten herşey, her sözcük, her hareket, her gülümseme, güzel ya da kötü şeyler, mutlu ya da mutsuz anlar hiç iz bırakmadan akıp gidiyor üzerinden. Sanki tüm algılama gözeneklerin tıkanmış gibi ya da bakıyorsun, nefes alıyorsun ama aslında derin bir uykudaymışsın gibi öylece yaşayıp gidiyorsun.
Gün bitip de kendinle baş başa kalınca, aklında o güne dair netliği olan tek bir resim kalmadığını görüp şaşıyorsun. Birşeyler olmuş, birileri sana birşeyler söylemiş sen karşılık vermişsin, birşeyler yazmışsın, okumuşsun da, sonra fotoğraflara bakmışsın, resimlere bir de, insanların yüzlerine hatta ama hiçbir şey bulanıklığı olmayan tek şey kalmamış günden geriye. Renkler karmaşası, sesler karmaşasını bir çuvala doldurmuş gün boyu gezdirmişsin, hatta ağırlığından belin bükülmüş ama biri gelip sorsa o çuvalın içinde ne var cevap veremeyeceksin.
Böyle geçiyor son günler...
RESİM: Paul Flinders
ne de tanıdık geldi bu hal bana bir bilsen...
YanıtlaSilUmarım bu garip günlere, "armağan" ettiğim bazı sorularla kötü bir etkim olmamıştır Azizem, ya da belki olmuştur, eğer ki gelişiyorsak belki de gerekli. Hattızatında tez zamanda, çözümleyebilmeniz ve doğan güneşlere her zaman pencereyi açabilmeniz umudumla.
YanıtlaSilBende de aynı haller :)))
YanıtlaSilDün pazartesiydi, ondan olmasın Sevgili Aydan Atlayan Kedi...
YanıtlaSilEvet evet, ondandır kesin. Bak bugün salı. Yeni bir gün, yeni bir umut.
Yazmak biraz da yaşamaktır değil mi?
Seni okumayı seviyorum. Sevgilerimle...
EVREN: Bilirim bilirim...
YanıtlaSilADSIZ: senin soruların bana bir armağan. Önce aklıma çengel ama sonra ışık olacaklar. Teşekkür ederim.
ÖZLEM: Biliyorum...
AYSEMA: Çok teşekkür ederim. Birkaç gündür bahar sersemliğim var ondandır belki :)