Kaç gündür o kağıt torbayı pencerenin önünde unutuyorum. İçinde kurumuş poğaçalar var. M. "onu neden çöpe atmıyorsun, kaç gündür orada duruyor." diyor. "Onu eve götüreceğim." diyorum. "Çöpe atsan ya" diyor. "Yok tavuklar yer onu" diyorum. M. "bu kadar hassas olma" diyor. Oysa bunun hassaslıkla ilgisi yok. Ekmekle ilgili birşey bu. Ekmeğin senin için ne demek olduğuyla ilgili.
M.ye bir öykü anlatıyorum. Öğrencilik zamanlarımdan kalma bir öykü bu. Paranı har vurup harman savurduğun sonra beş kuruşsuz kalıp annene babana söyleyemediğin zamanlardan kalma bir öykü... Evdeki kurumuş ekmekleri ıslatıp tost makinesinde ısıttığımızı anlatıyorum. Ve o ekmeğin olmuş ve olabilecek tüm ekmeklerden daha tatlı geldiğini. "Bir gün aç kal mesela" diyorum. "Sonra o aç halinle ekmek hayal et. Yerde bulduğun çamurlu bir ekmeği bile yiyebilirsin o kadar açken." "Doğru" diyor. O muhtemelen hiç aç kalmamıştır. Kalmasın da. Zaten ekmeğin değerini anlamak için illa aç kalmaya gerek duyuyorsak atalım gitsin içimizdeki tüm güzel şeyleri.
Bir fotoğraf gördüm gazetede geçen gün. Tolga Zengin sahaya atılan ekmeği öpüp başına koyuyordu. En sevdiğim fotoğraflardan biri olarak yer aldı kafamın içinde. Ekmeği öpüp alnına koyacak kadar güzel adamlar hala var, oh dedim. Sonra başka bir haber daha izledim. Yaşlı bir adam yıllardır çöpten ekmek topluyor, onları bir yerde temizleyip kurutuyor, sonra da tavuklara ve kuşlara veriyordu. Yedi yıldır bıkmadan usanmadan bu işi gönüllü yapıyormuş. "Ölene kadar da yapacağım" diyordu. O adamın da gidip ellerini öpmek istedim.
Hani dünyayı bekleyen tehlikelerden söz ediliyor, gelecek bize kıtlık, susuzluk vaadediyor ya. Hani dünya bir kahramana ihtiyaç duyuyor ya. Alın size biri genç diğeri yaşlı iki kahraman. Bir tanesi ekmeğin kutsallığını dünyanın gözünün içine sokmuş, diğeri ise bununla da kalmayıp başkalarının hatalarını hiçbir karşılık beklemeden temizlemeyi kendine vazife edinmiş. Şimdi bu adamlar kahraman değilse nedir?
Fotoğraf: Hürriyet
Bizim kuşak az da olsa yokluk bilir. Anne-babalarımız ise çocukluklarından çok daha iyi bilir yokluğu. Ne yazık ki aman bizim olamadı onların her şeyi olsun diyerek biz kendi çocuklarımıza hiç yokluk çektirmemeye çalıştık. Ama yokluğun ne olduğunu bir şekilde anlatabilmemiz lazım ki onlar da bu kahramanların yanına yaklaşabilsin.
YanıtlaSilKimse yokluk görmesin ve bunu bu şekilde öğrenmesin ama elimizdekinin değerini kutsallığını da aklından çıkarmasın. Hele ki ekmeğin, suyun...
YanıtlaSiliçime umut düşürdün kedicim. öyle çok, öyle çok, hem de öyle çok ihtiyacım vardı ki buna. ben de bu insanların ellerini öpüyorum. iyiki varlar, inşallah sayıları artar,inşallah örnek olurlar ve iyiki varsın.
YanıtlaSilVar ya ben seni (sen diyebilir miyim?) çok seviyorum be! Bu yazılarını seviyorum çünkü,onlarda sen de varsın. Çok güzellikler,kahramanlar gör e mi.
YanıtlaSilİyi akşamlar :))
Yazılarınızı okurken kendim yazmış gibi hissediyorum.Yanlış anlamayın.
YanıtlaSilSanki sizinle sohbet ediyoruz.Yazınızı çocuklarıma da okuttum.Bizim soframızda da en değerli şey ekmektir.
Lokma bırakmamak,masaya dökülen kırıntıları toplamak,bayat ekmek yemek,çok bayatsa çorba ile ıslatmak,yumurtalı ekmek kızartmak,ekmek mantısı yapmak,galeta unu yapmak mutfakta çocuklarıma aşılamaya çalıştıklarım arasında en önemliler sırasında...
Bizler yokluk görmeyen ikinci kuşağız ama bize ekmeğin değerini öğretmişlerdi. Size daha önce babaannemden bahsetmiştim. Onun kıtlık anılarıyla büyüdük. Şimdi çocuklarıma anlattığım da onların gözündeki hüznü görebiliyorum.Bu da beni mutlu ediyor.Çabalarımın boşa gitmediğini anlıyorum.Yazınızla da beni desteklediğiniz için teşekkür ederim.
çok güzel tam da israfın müsrifliğin hem de bir çılgınlığın için de büyürken evlatlarımız gerçekten bunu düşünen ve yaşayabilen hissedebilen ve bir adım atabilen birilerinin olması muhteşem.
YanıtlaSilben de biri yedi yaşın da diğeri 9 aylık iki erkek çocuk sahibi bir anne olarak bu çılgınlığın bu doyumsuzluğun bir yerden başlayarak çocuklarımıza anlatmamız gerektiğini düşünüyorum.
Elimden geldiğince de böyle bir çocuk büyütmeye çabalıyorum. :) sevgiler
Biz bu degerleri alarak büyüdük, Sis'e katiliyorum, mutlaka yokluk cekmek gerekmese de onun ne demek oldugunu az bucuk hissetmeden, anlamadan belki de bu degerler anlasilmiyor. Simdi etrafima baktigimda ekmegi bizim gözümüzle görenler ne kadar azalmis farkediyorum, ben de sokakta yerde görsem mutlaka kaldiririm, kirintilarin dahi yere dökülmesini istemem, ille de onlari pencere önüne koyarim vs.. ama artik ne yazik ki, hersey hizli bir kullan tüket at zincirinde gelisirken, bu degerlerin de bu zincirin icinde giderek yittigini görüyoruz.
YanıtlaSilne güzel bir yaziydi..
Değerlerimizi yitiriyoruz. Arada birkaç kişi çıkıyor yazındaki kahramanlar gibi. keşke yetse o kahramanlar. onları görenler değerlerini bilse senin gibi ve kendileri de iyiliğe yönelse.. ama içimiz kurumuş çoğumuzun..
YanıtlaSilSen çok güzel bir insansın canım arkadaşım, çokkk ...
YanıtlaSilÇok önceki bir yazınızdan alıntılı bir yazı yayınladım ama postunuzun tarihini yazmamışım alıntılarken,link veremedim :)bilginize.
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş...Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilHayat,öğrenilendir.
Kahramanlıksa bu çağda sakıncalı.
GÖNÜL HEP KAHRAMAN OLABİLENLERLE CEVRELESE ETRAFIMIZI ... OZAMAN SAKINCASI KALMAZDI.
EN AZINDAN BİR KAÇ TANE YÜREĞİ KOCAMAN İNSANLAR VAR ETRAFIMIZDA. EKSİK OLMASINLAR...
SEVGİLERİMLE...
GUGUK KUŞU: Çok sevindim sana umut verdiğime. Ben de yürekten diliyorum böyle insanlar çoğalsın...
YanıtlaSilN.NARDA: Elbette sen diyebilirsin çok da sevinirim buna. Çok teşekkür ederim hem de çok çok :) Sen de dilerim hep güzel şeylerle uyan ve günün hep güzelliklerle dolu olsun.
HOBBY DÜNYASI: Çocuklarınıza okutmanız beni çok mutlu etti çünkü çocukların ekmeğin değerini bilerek büyümelerini çok önemsiyorum. Çünkü gelecekte bize vaad edilen kıtlık beni dehşete düşürüyor. Ve bunun önlemini şimdiden alabileceğimizi düşünüyorum. Ekmeğin ailenizde çok önemli olduğunu yazdıklarınızdan açıkça görüyorum. Keşke herkes sizin gibi olsa.
KAKULENİN BEBEKLERİ: Eminim sizin çocuklarınız ekmeğin değerini bilen yetişkin insanlar olacaklar ve onlar da kendi çocuklarına bunu öğretecekler. Bu harika birşey. Dilerim tüm anne babalar sizin gibi olsunlar.
MELANGE: Bence ekmeğin yemeğin suyun değerini her fırsatta sözlü ve yazılı anlatmak gerekiyor. Madem bizim gözümüzle görenler az o halde bizim görevimiz onlara bunu anlatmak. Bu da bir çeşit sorumluluk değil mi?
ÇINAR: Dileyelim de o insanların sayıları artsın...
HAYAT İZLERİM: Çok teşekkür ederim canım Özlem :)
N. NARDA: Çok teşekkür ederim alıntı yaptığın için Sevgili N. Narda. Tarih ve link önemli değil.
z'SUNMAN: Çok teşekkür ederim. Kahramanlık sakıncalı evet ama şart. Çünkü o kahramanlar bizim umudumuz.Ve o kahramanlar içimizdeki iyi şeyleri uyandıran insanlar. Eksik olmasınlar.