08 Eylül 2020

Bitsin Artık Bu Çile...



Günlerin güzel olacağına inanmalıyız. Kolay mı? Hiç kolay değil. Ama bunu yapmak zorundayız.

Eminim hepimiz son ayları zor geçirdik. Kimimiz yaşamı sorguladı, kimimiz hayata dair inancını kaybetti, kimimiz hem kendisi hem de sevdiği insanlar için çok korktu. Ben bu saydıklarımın hepsini birden yaşadım. Bazen öyle bir hale geldim ki aklımı kaybedeceğimi sandım. 

Bu sabah kendime şunu söyledim, "böyle yaşamaya alışsan iyi edersin. Çünkü görünen o ki bir süre daha böyle devam edeceksin. Tüm gün maske ile oturup zor nefes alacaksın. Sürekli ellerini yıkayacaksın. İnsanlardan uzak duracaksın. Zor mu? Evet çok zor ama yapılmalı" Aslında dert olan bunlar değil, dert olan şu ki, sürekli kaygılanmak. 

Epiktetos kontrol edemeyeceğin şeyler için endişelenmenin aptallık olduğunu söyler. Haklı da. Ama insan çok korktuğu vakit zihin mantıklı düşünme yetisini kaybediyor. Bu nedenle de korktuğu şeyler gerçek olmasın diye etrafındaki her şeyi kontrol etmeye çalışıyor. Sanki bunu yapmak mümkünmüş gibi. 

Son zamanlarda kontrol delisi olduğumu fark ettim. Aptalca davrandım elbet. Kimi nasıl kontrol edebilirim ki. Karşımda bir insan var bir eşya değil. Onu istediğim yere çekemem. O bildiğince davranır. Şöyle şeyler yaptım daha çok, sürekli gezen ve kalabalıklara girenlerle öfkelendim, saydım döktüm. Kimi tatile gitti, kimi kalabalık gruplarla gezip tozdu kimi de hiç olmadığı kadar dışarı çıktı. Onlara şu zamanların kendi keyiflerince yaşama lüksüne izin veren zamanlar olmadığını, kapacakları virüsün sadece onları değil ailelerini hatta bizi, iş arkadaşlarını da hasta edeceğini, bunun büyük bir sorumluluk olduğunu anlatmaya çalıştım. Dinlediler mi? Elbette dinlemediler. Çok dikkat ettiklerini kendilerini koruduklarını söylediler. Umarım öyle yapıyorlardır. 

Bütün bu olup bitenler içinde kendimi korumamın bir anlamı var mı diye düşünmeye başladım. Sahi var mı? Ben bu konuda aşırı hassas davranırken birinin aptallığı yüzünden hasta olabilirsem eğer onlara kızıyor olmak kontrol manyağı olduğumu mu gösterir. Kendimi kimseden akıllı sanmıyorum elbet ama insanlar nasıl bu kadar aptallar onu da anlayamıyorum.

Neyse sonuç itibariyle şuna karar verdim, kendini olabildiğince koru, diğerlerinin kurallara uymadığını görürsen uyar ama bu kadar endişelenmeyi bırak artık. Zira virüsten hastalanmazsan zaten kaygıdan hastalanacaksın.

Siz nasıl geçirdiniz bu süreci? Kendinizi nasıl sakinleştirdiniz? 

11 yorum:

  1. Aynı durumdayım ve kendimi bir türlü sakinleştiremiyorum hele de Ankara'daki vaka artışları gözönüne alınırsa. Kendimden çok çocuklar için endişeliyim, herkes benim uyarılarımdan illallah dedi ama durduramıyorum kendimi. Haklısın aslında, kaygı bağışıklığımızı düşürecek, biraz sakinleşsem iyi olacak ama sanki bundan sonra hep böyle yaşayacakmışız gibi geliyor :(

    YanıtlaSil
  2. Benden de illallah dediler ama elimde değil. Gerçekten sakinleşmemiz lazım. Çünkü kaygı inanılmaz zarar veriyor hem bedenimize hem de aklımıza. Sürekli üzerine düşünüyorum ne yapabilirim, nasıl sakin olabilirim. Üzerine birlikte düşünelim, önerisi olan bir yol bulan varsa birbirimize yardım edelim. Böyle durumlarda el ele vermek gerek, birbirine ilaç olmak. İnsanoğlu tüm badireleri böyle atlatmış değil mi?

    YanıtlaSil
  3. Benim tüm ailem korona oldu ve bir sınavım var yks iki hafta karantinada kaldım kursa gidemedim hâlâ bu süreci yaşıyorum ve bana arkadaşlarım bile yardımcı olmadı ve bunalmıştım ben de sürekli yazı yazıyordum geçmiyor hiçbir şekilde ama galiba sonuçlarıyla katlanmayı öğreniyorsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok ama çok üzüldüm. Bu gerçekten çok zor bir süreç olmalı. Acil şifalar diliyorum. Çok geçmiş olsun.

      Sil
  4. Sıra bize gelmek üzere aşı bulunsa da biz de olmadan bu süreci atlatmış olsak ama umutsuzum şu an

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence umutsuzluğa kapılmamalıyız. Ben de çok stresli, gergin günler yaşadım. Ama tüm kurallara uyuyorum, tedbiri hiç elden bırakmıyorum. Er geç bitecek.

      Sil
  5. Sadece fiziki açıdan değil, mental açıdan da çok yorucu bir süreç olmaya başladı. İnsanlar artık her şeyden herkesten şüphe eder oldu. Ben de aynı şekilde... Attığım her adımı düşünür hale geldim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biri yanıma yaklaşsa endişeleniyorum ve sonra herhalde aklımı yitireceğim böyle giderse diyorum. Bu meret bitecek bir gün bitmesine de biz neye dönüşmüş olacağız o zaman onu bilmiyorum işte.

      Sil
  6. Yasakların vurmadığı bir sektörde çalışıyorsanız bu süreç hakikaten sıkıntılı geçiyor. Sokağa çıkma yasağı sizi vurmuyor ve korona olsanız dahi çalışmak zorunda kalıyorsunuz evden. Sokakta az önümdeki biri maskeyi çıkartıp çok fena öksürünce yolumu değiştirdiğim oldu. Ve ilk başta ciddiye almayan insanların zamanla benden daha ciddileşmesi ofiste sirke kaynatıp dolaştırmak mı dersiniz yoksa masaları sosyal mesafe yapmak mı her anlamda önlem almaya çalışıyoruz. Devamlı evde ve ofiste temizlik de bunaltıyor. Sigaraya bir fazla sarılıyorum. Kendime daha çok vaktim oluyor ve zorla görüşmek zorunda olduğum insanlar ile görüşmemek için bahanem var artık.
    Ne olursa olsun hastalığın umutla bitmesini bekliyorum, hiç bir şey sevdiklerimizden önemli değil.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bana bazen aklımı kaybedecekmişim gibi geliyor. Çok zorlanıyorum ve kendimi sanki bambaşka birine dönüşmüş gibi hissediyorum. Bunu nasıl aşacağız ve hayat bundan sonra nasıl devam edecek hiçbir fikrim yok. Eskiye dönemeyeceğiz gibi geliyor bana, umarım yanılıyorumdur. Ölümün farkındaydık ama hiç bu kadar burun buruna olmamıştık değil mi? Şu kesin ki hepimiz bambaşka insanlara dönüştük. Umarım bu iyi bir dönüşüm olur ve umarım bundan güçlenerek çıkarız.

      Sil
  7. insanların yarısı tükenmişlik sendromuna yakalandı bile. Bir an önce bitmesi dileğiyle

    YanıtlaSil

Ne demeli...

İnstagram'da tatlı tatlı gülümseyen, yüzünde güneşler parlayan gencecik bir kız gördüğümüzde o mutlu genç kızın bir gün biri tarafından ...