Aylağın harcı bu. Oturur düşünür kafa listesi yapar sevdiği şeylere dair. İyi de eder. Kurgulayıp durduğu saçma sapan şeylerdense iyi bu çocukça uğraş diye düşünür sonra.
Güneşli odalar diye başlar listesine. Deli gibi düşkündür penceresinden içeriye güneş süzülen odalara. Fotoğraflarını biriktirir o odaların hatta. Ne zaman üzgün olsa mesela ne zaman kaçıp bir yere sığınmak istese o odaların fotoğraflarına bakar. Kocaman pencereler, tahta duvarlar ha bir de çok ama çok kitap olsun ister o odalarda. Pencereyi açınca ot kokusu gelsin ister. Pencere önlerine saksı saksı çiçek koyar aklınca. Sanki bakmayı becerebilecekmiş gibi. "Olsun" diye düşünür sonra, "insan bir canlıdan sorumlu olursa bakar ona." Sonra kızar kendine hayallerde bile mantık arayan saçmalığına. Kızar da kızar.
Soğuk kış günlerini sever bir de. Sıcak bir soba başına kedi miskinliğinde büzülüp kalmaya bayılır. Cumartesi günleri hele de azıcık gün ışığı sızıyorsa pencereden, soğuksa ama yine de, sobanın içinde çıtırdayan odunların sesini dinler. Portakal kabuğu koyar sobanın üstüne sonra. Ah nasıl da kendinden geçer. Ama yine de en çok gün ışığını sever o. Hele de bulutları peşine takmış bir rüzgar varsa dışarıda, gün ışığı bir görünüp bir kayboluyorsa, pencere önündeki ağacın yapraklarının gölgeleri masanın düz zemininde dans ediyorsa deli gibi keyiflenir. Ne elindeki kitap kalır o ara ne aklının ekranındaki görüntü. Yaprağın gölgesine sevdalanır. "Hayat" der "bu kısacık güzel anlar işte. Başka ne var elde."
Fotoğraf: littlebookofsecrets
sobanın üzerine konulan portakal, mandalina kabukları vazgeçilmezdir. arada bir de kestane koyup yapmak acayip keyif verir.
YanıtlaSilKesinlikle :)
YanıtlaSilsedirler, kocaman pencereler ve diğer yazdıkların.....haa bir de kediler ve kitaplar ve boğa burçları galiba:D
YanıtlaSilHepimizin içinde aynı hayal var galiba guguk kuşu. Az biraz huzurun hayali. Sadece hepimizin huzur sembolleri farklı :)
YanıtlaSil