Şimdi sana birşeyler anlatasım tutsa... Sana, bir yabancıya böyle hiç kendmi esirgemeden içimi dökesim tutsa ve daha kendimin bile bilmediği kelimeleri şuraya, bu beyaz zemin üzerine döksem de döksem. Senin kadın mı erkek mi olduğunu bilmeden, beni anlayıp anlamayacağını hiç düşünmeden aklımın içinden geçeni tıpkı kulağına fısıldar gibi fısıldasam. Yok öyle anlamlı laflar etmesem saçmalasam biraz, biraz da ipe sapa gelmez şeyler söylesem ve sen bilsen ki tüm geçen zaman boyunca hep anlamlı cümleler kurmak zorunda bırakılmış bu garip, o anlamlı sanılan cümleleri kuruyorken asıl anlamsızlığın içine yuvarlanıp durduğunu hissetmiş.
Bir yabancı olduğunu düşünmesem konuşup dururken. Bu kelimeler üzerinde gezen gözlerinin içine akan hissi sezsem uzaktan hatta belli belirsiz görüntün geçse gözlerimin önünden. Bir adam olsan mesela, gözlerinde insanın kendini alamadığı bir hüzün olsa, ama inadına bağlı olsan hayata, ancak ama ancak sana gerçekten bakan biri görse hüznünü, yani dünyanın gidişine seyirci olmaktan başka elinden birşey gelmeyenin halini ancak tıpkı onun gibi biri görebilse, pencere önünde duruyor olsan, dışarı bakıyor olsan, güneş tatlı tatlı düşse saçlarına, ellerine baksan, sonra çeneni kaşısan sabırsızca, sakallarının uzadığını farketsen sonra boşversen, bir şeylere dalmak, kafanı dağıtmak istesen ve tam o anda bilinmez bir tesadüfle benim kelimelerim çıksa önüne, şaşırsan, tam bu anda sen ve ben birer yabancı sayılabilir miyiz? Ya da bir kadın olsan, sabaha tazecik uyanmış gülümseyen bir kadın, evinin içinde bir şarkı dolaşıyor olsa sen o şarkının kelimelerine binmiş uçuyor olsan, öyle bir neşe sarıyor olsa ki seni bir anda ürperiversen, o neşenin kötü birşeylerin habercisi olduğu gibi saçma bir hisse kapılsan, sonra gülüp geçsen bir el hareketiyle savursan kötü düşüncelerini şarkıyı yeniden duysan, dağınık saçlarını hiç umursamasan bugün, solgun yanaklarına hiç fırça değmese, dudakların varsın kiraz olmasın bugün sadece sen olsa önemsemesen, evde kimsecikler olmasa ve sen kendini alıp karşına bir güzel öğüt versen, şakalaşsan kendinle ya da, gün boyu o şarkı peşini hiç bırakmasa, sonra biraz rutinine dönsen, alışkanlıkların gelip seni bulsa, başkalarının kelimelerini merak etsen yine her gün olduğu gibi tesadüf bu ya bana rastlasan, sahi tam bu noktada senin ve benim yabancı olduğumuz iddia edilebilir mi?
Sonra "Yarabbi ne acınası bir yalnızlık, sözlerini hiç tanımadığı bilmediği insanlara söylüyor." diye geçse aklından. Ben gülümsesem. Gülümsediğimi hissedip şaşırsan. Gülümsemeye devam etsem. Sonra anlasan sözlerine itiraz ettiğimi. "Bazen gülümsemek itiraz etmenin en yumuşak halidir" desem sana, başını sallasan. Anlasan ki yalnızlıktan değildir bu iç dökmeler, yine anlasan ki pek çok insanla çepeçevreyken bile anlaşılamadığını hissedebilir insan ve bir daha farketsen ki bazen bir yabancı içimizi en yakınımızdan çok daha iyi görür. Ve sana desem ki; "o kuşatıldığımız insanlar bizi başka biri olmak zorunda bırakırlar çoğu zaman, bu yüzden kendi gerçeğimiz, özümüz ancak kelimelerle nefes alabilir."
İşte tüm derdimiz budur. Senin ve benim...
Fotoğraf: Life
:)))
YanıtlaSilne diyebilirim ki :)
yabancı değiliz.
yakinlastikca uzaklasiyor; uzaklastikca yakinlasiyoruz..etrafimizi cevreleyen ayna yuzlu insanlardan ve o insanlarin boyutlarini tesbit ettigi alanlarda durmadan donuyoruz..kendimize yabancistikca kurulu duzene yakinlasiyor; kurulu duzene isyan ettikce kendimiz oluyoruz..kendimiz oldugumuzu hissettikce huzursuzlasiyoruz..tekrar hzuru isyanda buldukca insanlasiyoruz..hayvanlasiyoruz..aynilasiyoruz..farkimiz kalmadikca cogaliyoruz..farklilastigimizi hissettikce azaliyoruz..ve kopuyoruz koklerimizden..
YanıtlaSilEDDİE: Değiliz :)
YanıtlaSilVOLKAN: Öyle güzel anlatmışsın ki tek kelime edemem sözlerin üzerine...
"o kuşatıldığımız insanlar bizi başka biri olmak zorunda bırakırlar çoğu zaman, bu yüzden kendi gerçeğimiz, özümüz ancak kelimelerle nefes alabilir."
YanıtlaSilinsanın kendini kelimelerde buluşunu böylesine güzel ancak bu kadar ifade edebilirdik sanırım...teşekkürler..
sevgi ve ışıkla kalın...
zugasteri
Asıl ben teşekkür ederim güzel sözleriniz için. Sevgilerimle...
YanıtlaSilGerçeği açıklıyorum..Ben yazınızda bahsettiğiniz kadınım.hani karşılaşmıştık ya.. yalnız sabah uyandığımda söylemeye çalıştığım şarkının hep ilk mısrasını tekrarlayıp duruyorum.devamı bir türlü aklıma gelmiyor..aynada kendime gülümserken,sabah sabah kendimede selam verirken birden hüzünlendiğim gözünüzden kaçmamış
YanıtlaSil""o kuşatıldığımız insanlar bizi başka biri olmak zorunda bırakırlar çoğu zaman, bu yüzden kendi gerçeğimiz, özümüz ancak kelimelerle nefes alabilir."""diyorsunuz ya ,,bizimkilerde benim onları kuşattığımı anlatmaya çalışıyorlar bana,hissttiriyorlar bunu. yani iç içe kuşatmalar birbirine karışmış. Orhan Veli'nin dediği gibi: İNSANLAR VAR BİRBİRİNDE UZAK YADELLERDE, İNSANLAR VAR BİRBİRİNDEN UZAK AYNI EVLERDE,, HER GÖNÜLDE BİR HASRET,,HERKES KENDİ DERDİNDE.. Hoşçakalın
Sevgili NOzdemir çok teşekkür ederim okuduğunuz ve böylesi içten yorumladığınız için.
YanıtlaSil