Bazen bir kayaya çarpabilir insan. Gümmm! Evet bu olabilir. Belki herkesin hayatında bir kez olmuştur. Belki de sadece şanslı olanların hayatında... Bilemiyorum.
Son günlerde ben de böyle hissediyorum. Bir bozkır ortasında yürür ve birbirinin aynı olan otların içinden geçerken, tek bir ağaç görmüyorken, etraf insanı çıldırtan bir sarıya bürünmüşken o kocaman kayaya çarpmış gibi hissediyorum. Oysa bu bozkırın ucu bucağı olmayacağını sanacak kadar aptaldım.
O kayanın ne olduğunu anlatmayacağım çünkü önemli olan bu değil. Önemli olan o kayadan sonra ne olduğu. Ve hayatın kayadan önce ve kayadan sonra diye ikiye bölündüğü. İlkellik ve sonrası diyecek kadar ileri gidebilir miyim? Bu tartışmaya açık.
Dünyayı algılayış biçimimiz değişebilir mi? Çeyrek yüzyıldan çok daha fazlasını geride bırakmışken bu mümkün olabilir mi? Değişmeyeceğimizi sandığımız hatta bundan emin olduğumuz bir zaman içinde dünya bize başka bir yüzünü gösterebilir mi? Belki. Bazılarımıza belki.
Ya da körlük diyelim adına. Körlük iyileşebilir mi? Bir kayaya çarptığın vakit açılabilir mi işlevini yitirmiş olan göz. Neden olmasın? Dünya pek çok şeyi mümkün kılabildiği için bu kadar garip bu kadar anlaşılmaz ve iyimser bir bakışla bu kadar mucizevi değil mi? Ve aslında mucize denilmesi gereken tek şey sabitlenmiş halimizin aslında çok oynak bir zemin üzerinde durduğunu tesadüfen öğrenmek değil mi?
Evet bir kayaya çarpabilir insan hayatının bir yerinde. Ve o kayanın sadece bir kaya olmadığını öğrenebilir. Hatta bir yerde sabit duran birşeyin senin sabitlerini nasıl da yerinden oynattığını pek güzel öğrenebilir. Ve bütün bunlar sayesinde yeniden doğmuş gibi hissedebilir insan. Elbette şanslıysa...
FOTOĞRAF: LİFE
ben buna inanmıyorum, kayaya çarptık değişti, dünya değişti, başka bir yüzünü gösterdi vs.. anlık duygu değişiminden öte bir şey değil.. okuduğumuz eski kitaplar, tarih kitapları ve diğerleri.. dünyanın sıkıntıları, sorunları, mutlulukları ya da akla her ne geliyorsa, kılıfı dışında ne değişmişki.. dünya değişmeden bizim algılayış biçimimiz nasıl değişebilir ? başka bir pencereden bakmak mı? bence bu gerçek anlamda pek bir şeyi değiştirmiyor, olsa olsa iyimserlik olur bu.
YanıtlaSilÜlkemin insanın başına kayalar düşmektedir..Hep yukarılardan, kendisine yabancı olan bir yerlerden düşen bu taşlar bir sürelik şaşkınlığa, değişime neden olsa da, bir müddet sonra ayıkan halk, geriye dönerek, eskiye öykünerek yaşamını sürdürmeğe devam edegelmiş değil midir?
YanıtlaSilYanlız benim ülkemde değil, bir çok ülkede tepeden inmeci düzenlemeleri bir süre sonra geri dönüşler izlemiştir..
"Devrimler, ceberrut devleti güçlendirmekten başka bir boka yaramamıştır"
Evrimsel gelişmeler ise daha kalıcı olmakta..Değişime hazır olmayanların baskıyla eğilmek zorunda kalmaları( takiyye yapmaları) bizi şaşırtmasın..Değişmeyi düşünmek isteyenlerin, önce nasıl düşünüleceğinin ayırdında olmaları gerekiyor.. deneme yanılmalarla geçen zaman kaybı, emek kaybı, insan kaybından ders alabilmek için başımıza taşların yağmasını mı bekleyeceğiz?
Yoksa, yağan yağmurlara ölüme sevdalanırcasına ıslanarak mı cevap vereceğiz..?
Depremlere kendimize dönüp titreyerek mi yanıt bulacağız?
Kardeş kavgasına vatan millet sakar ya nutukları, şehit ağıtlarıyla mı yanıt vereceğiz..?
Savaş tanrılarına verilen kurbanlara her gün beşer onar ekleyerek mi cennetin yolunu bulacağız..?
Anka kuşlarının fırtlattığı taşlardan korusun şeytan bizi..:-))
Dostlukla..
Vkemal
o "kaya" olabilmektir amacım!
YanıtlaSilartık kayaya bodoslama çarpmış biri olarakmı demeliyim yoksa bir anda kafasının içi aydınlanmış ve toplamda belkide beş dakikayı bile geçmeyen bir sürede tüm hayatını sorgulayıp tüm sabitlerini değiştirmiş biri olarak mı söylemeliyim bilemedim ama şunu diyebilirim ki o çarpma anı insana acı veriyor hemde çok, ama şunu da söylemeliyim o yeniden doğmuşluk hissi ayrı bi huzur katıyor.Ve şanslıysan, körlük açılabilen bir hastalık oluveriyor bir anda.
YanıtlaSilsevgiler
"Değişmeyen tek şey değişimdir." sözünü severim ben; ama insanlar hep aynı kalmanın, ileri gitmemenin değerli olduğunu düşünüyorlar nedense. Belki de bildik, aşina birilerini etrafta görmenin verdiği rahatlığı korumak istedikleri içindir kim bilir? Ama bu bencillik değil mi biraz da?
YanıtlaSilbir zamanlar şanslı insanlardan bahsedilirken "hayatında hiç duvara toslamadı daha..." denirdi.
YanıtlaSilBende erken yaşlarımda öğrendim, toslamayı ve bundan ders çıkarıp hayata bakışı değiştirmenin aslında şans olduğunu... Şanslıymışım demek ki.
OBSESİF: Sözünü ettiğim şey "bir gün bir kitap okudum hayatım değişti." gibi birşey değil :) Bunun çok da imkan dahilinde olduğuna ben de inanmıyorum. Söz ettiğim şey bazı konularda sabitlenmiş fikirlerimizin aslında hiç de sabit olmadığı. Hiç beklenmedik bir zamanda ya da beklenmedik bir kişiyle o güne kadar gördüğümüzün aslında öyle olmadığını anlamak. İnsan ruhu oynak bir zemin. Ve her an olabilecek bir sarsıntıyla taşlar yer değiştirebilir. Tüm anlatmak istediğim bu.
YanıtlaSilVOLKAN: Çok önemli bir şeyden söz ediyorsun: Değişmeyi düşünenenlerin önce nasıl düşüneceğini öğrenmeleri gerekir evet. Fakat bir de şunu eklemek istiyorum buna değişmeyi düşünüp bunun zor olduğuna inananların bunun hiç de zor olmadığını sadece zaman aldığını fakat değişimin şart olduğunu, kendileri değişirse etraflarının da, etrafları değişirse içinde yaşadıkları dünyanın da değişeceğini bilmeleri gerekiyor. Asıl sorun ise bencillik. Değişim zaman alır evet. Bu zaman içinde ömür biter mi? Yine evet. Bizden sonraki kuşakları düşünerek yaşamadığımız sürece dünya yine aynı kalacak mı dahası kötüye mi gidecek iyice yine evet. İşte sorun burda. Herkes kendisi için yaşıyor artık. Gerisi umurunda değil. Bu ülkede çok önemli bir sorun var. O sorun da şudur ki bu ülkenin insanları "burada her an herşey olur ve bu garipsenecek birşey değildir." fikrine inanagelmişler. Hayır efendim bu ülkede her an herşey olamaz olmamalı. Buna dur diyecek insanlar olmalı birincisi. Bu kayıtsızlığa dur diyecek birileri olmalı. İnsanlar düşünmeliler seçilmiş olanın kendilerine hizmet etmek zorunda olduğunu. O seçilenin karşısında ezilip büzülmeden haklarını savunabileceklerini öğrenmeliler. Bunun üzerine düşünmekten geçiyor herşey. Daha söylenecek çok şey var ya neyse.
ONALTIKIRKALTI: Sen zaten onlardan birisin benim güzeller güzeli arkadaşım. Bunu çok iyi biliyorum. İyi ki varsın iyi ki sensin.
TABİAT ANA: İşte bu yüzden acıdan geçip açılıyor gözlerimiz. Dileyelim de daha çok kaya çıksın önümüze de aklımız başımıza gelsin.
Hepimizin.
ŞİRVAN: Çünkü değişim olmadığı zaman uyuşuk bir güven içinde hissediyoruz kendimizi. Tehlike yok fakat güzellik de yok. Herşey durağan. Kayalardan korkuyoruz çünkü acıdan korkuyoruz. Oysa acıdan geçmiyorsa yol hiç birşey öğrenmiyoruz. Asıl unuttuğumuz bu.
ABİ: böyle deniyor bize hep. duvara toslamamak şans deniyor ama bence sıkıcı tekdüze ve hiç birşey öğrenmeden anlamadan geçen bir hayat öylesi. Şanslı olan ise kafa göz yara yara gidiyor hayatta. Ama gerçekten yaşamış oluyor.
utandırıyorsun beni kedi kardeş, yukarıda da yazdığım gibi "öyle olabilmeyi amaç edinmişim" sadece yoksa daha bin fırın ekmek yemem lazım :)
YanıtlaSilŞanslılarsan olmanı dilerim hayata o kadar obektif bakıyorsun ki. Bir kaya en azından noksan olsun
YanıtlaSil