08 Şubat 2017

Güzellik, sessizlik ve ölgün bir öğleden sonrasına dair...

"Bunlar insansa biz neyiz la?" diyor. Merak edip başımı çeviriyorum, ekranda Burak Özçivit'le Fahriye Evcen var. "Hey maaşallah" diyor. "Yav biz neden insan değilmişiz?" diyorum. "İnsan, ancak güzeller güzeli olunca mı insan oluyor?" "Hııı" diyor Lafın gelişiymiş. Sahiden ikisi de birbirinde güzel. "Bak" diye başlıyorum. Yüzünde 'öff başlama yine' ifadesi var. Haklı. Yine filozofik zırvalamalara başlamak üzereyim ki böyle olduğunda ben bile sinir oluyorum kendime. O nasıl olmasın? Öylesine bir laf etti, bense artistlik yapıyorum.

"Şu Barbi kızı hatırlıyor musun?" diye soruyorum. "Hatırlamaz mıyım?" diyor. Hatırlanmayacak gibi değil ki. Her şeyi unutsan o kadar ince bir belin nasıl olabileceğine kafa patlattığını hatırlarsın. Barbi'ye benzemek için milyonlar harcayan insanlara dehşetle baktığını hatırlarsın ya da. "Bu aslında çok ilginç bir konu" diyorum. Az önce kendime "başlama yine" demiştim, kararlıyım başlamamaya. İstiyorum ki o konuşsun. Ne düşündüğünü merak ediyorum.

Aslında estetiğe karşı olmadığını söylüyor. Ben de değilim. Onun karşı olduğu hayatını estetik ameliyatlarla geçirenlermiş. "E ne de olsa herkes şanslı doğmuyor" diyor. "Çok mu önemli güzel ya da yakışıklı olmak" diyorum. "Yani hayatımızı etkileyecek kadar mı önemli?" Elbette önemliymiş, hayata öyle başlarsan bir sıfır önde başlarmışsın. Doğruluk payı olabilir. Ama diyorum bunun tam aksi örnekler de var. Mesela sırf güzel olduğu için hastalıklı aşıkların istemediği ilgisine mazhar olan ve başı beladan kurtulmayan birini şanslı sayabilir miyiz? Bence güzellik bazen beladan başka bir şey getirmez. "Belki"diyor. 

"Peki güzellik göreceli değil mi sence?" diye soruyorum. "Yani şu an bize 'güzel kadın' 'güzel adam' diye dayatılan bir imaj var ve herkes o imaja uymaya çalışıyor. Bak bir örnek vereyim 70'lerde kaşlar incecik şimdi kaşlar köfte gibi. Adile Naşit kaşlı bir kadın "yok boyayayım yok ektireyim aman en iyisi dövme yaptırayım" diye diye Mustafa Keser kaşlı olup çıkıyor. Çünkü birileri güzellik algısı oluşturuyor biz de ona koşa koşa itaat ediyoruz. Sonra da kimse birbirini olduğu gibi kabul etmiyor teraneleri. Hey yavrum hey."

"Uzun mu konuştum?" diyorum. Elini sorun değil gibi belli belirsiz bir hareketle sallıyor. Bir süre konuşmuyoruz. Bu sessizlikten faydalanıp içimden kendime söyleniyorum. Kısa kesmeyi bir öğrenemedin. Az ve öz konuşana hayranlık duyuyorsun ama hiç bunu beceremiyorsun. Halbuki çok fazla detay anlatanların ve gereksiz açıklamalarda bulunanların karşılarındaki bir aptal gibi gören gizli bir egoları olduğuna inanıyorsun ama yine de aynen devam ediyorsun. Belki de sensindir aptal ha?

"Bir şey mi dedin?" diyor. Başımı sallıyorum. "Biraz sessizlik bana iyi gelir aslında" diyorum. Zaten sürekli kafamın içinde konuşuyorum başım şişiyor bir de başkasınınkini mi şişireyim? İnsan kendi sesinden yorulur mu yahu? Ben yoruluyorum. "Eee niye konuşmuyorsun?" diye soruyor. Söyleyeceklerim bitti ne konuşayım? "Bazen sessizlik iyidir yahu?" diyorum. "Bari radyoyu aç" diyor. Hey Allah'ım! Sessizliğe tahammülü olmayanlardan o. Bense sessizliğe hasret kalanlardanım. "Biz ikimiz neden bir aradayız?" diye soruyorum kendime. "Olsun" diyorum sonra "illa aynı olmak zorunda değiliz ya?"

"Offff"  diyorum. Sesli söylemişim. Halbuki içimden diyecektim. "Sıkıldın mı?" diyor. Ne sıkılması kafamın içindeki ses susmuyor ona ofluyorum. Bunu ona söylemiyorum elbette. Ki bu konu açılırsa sahiden uzuuun ama çok uzun konuşabilirim. "Yok yok bir şey" diyorum. "Biraz daha sessiz duralım." Omuz silkiyor. Muhtemelen onun kafasının içinde de konuşan bir vırvırcı var. Sessizlik hep hayal.

Resim: Sir Lawrence Alma-Tadema

35 yorum:

  1. Manidar bir konu �� ve güzel ele alınmış ������

    YanıtlaSil
  2. Bence fiziksel özellikler insanın hayatını sanıldığından çok daha fazla etkiliyor. Ben şahsen hayallerime, girinti ve çıkıntıları ile bir Türkiye coğrafyası prototipi oluşturacak güzellikteki burnum sayesinde ulaştım. Türküde de bahsedildiği gibi "ağzı fındık burnu kahve fincanı" bir insan evladı olsaydım şimdi "evli, mutlu, çocuklu"yu oynuyor olurdum. Onun yerine ne yapıyorum? Kariyer :))

    Yani anlayacağınız, kimileri o güzel kaşlarının, gözlerinin, burnunun, boyunun posunun ekmeğini yer, kimileri de yapar ortaya bir kariyer, oturur onu yer..
    Dünya bu bir acayip :)

    YanıtlaSil
  3. Bu kafadan bende istiyorum. Ne kullanıyorsunuz acaba :)

    YanıtlaSil
  4. çok beğendim öğretici bir bilgi olmuş.
    umarım herkesin aklındaki soru işaretine çözüm olmuştur teşekkürleradmin :)

    YanıtlaSil
  5. minik bir şiir tarzında güzel bir söyleyişi

    YanıtlaSil
  6. süper bir blog harika çok memnun kaldım herkse tavsiye ederim

    YanıtlaSil
  7. çok harika bir site çok güzel amaçla açılmıştır süper

    YanıtlaSil
  8. Güzel paylaşım olmuş emeğinize sağlık.. teşekürler

    YanıtlaSil
  9. Güzel paylaşım olmuş emeğinize sağlık.. teşekürler

    YanıtlaSil
  10. bilgici bir paylaşım ...teşekürler

    YanıtlaSil
  11. Güzel bir makale olmuş teşekkürler

    YanıtlaSil
  12. bu güzel bir paylaşımdı teşekürler

    YanıtlaSil
  13. cok iyi bir çalısma olmuş
    www.depolamafirmalari.gen.tr
    www.ozdemirnakliyat.com.tr

    YanıtlaSil
  14. paylaşım kendi anlatımında ve sadeliğinde

    YanıtlaSil
  15. nakliyat siteleri için tanıtım makale backlink platformu

    YanıtlaSil
  16. teşekkürler güzel bir yazı olmuş

    YanıtlaSil

Ne demeli...

İnstagram'da tatlı tatlı gülümseyen, yüzünde güneşler parlayan gencecik bir kız gördüğümüzde o mutlu genç kızın bir gün biri tarafından ...