Sevgili Beyefendi,
Kör noktanızda oturduğum bu banktan sessiz sözcüklerle size seslenmek istedim. Sabahın bu puslu sarı ışığı altında yüzünüzde dolaşan kederin sebebini bilebilmek belki de adresinize asla ulaşmayacak mektubun yazılış nedeni.
Beyefendi, bilir misiniz bilmem ama bazılarımız bize tamamen yabancı insanların yüzlerinden ya da etraflarına yayılan o garip görünmez duygudan fazlaca etkileniriz. Aslında belki onların yüzünde birazcık da kendimizi gördüğümüz içindir bu. Kendimize bakakalırız gözlerimizi ayırmadan. İşte belki ben de sizin görüş alanınız içinde olmamanın güveniyle size uzun uzun baktım. Mavi gri gök altında tek başınıza oturuşunuza, sigara tutan parmaklarınıza, kırlaşmış saçlarınıza, boğazınıza sımsıkı dolanmış kravatınıza uzun uzun baktım. Her birinden kendime göre anlamlar çıkardım çıkarmasına ya gerçeğin yanında muhtemelen oldukça gülünç çıkarsamalardır bunlar. Mazur görün. Bilirsiniz hepimiz kendi gözlerimizden anlamlandırırız dünyayı. İşte bu yüzden de asla tek bir gerçekten söz edemez, bize göre çok ama çok anlamlı olanın başkaları tarafından gülünç bulunmasına içerleriz. Tek gerçek budur belki de Sevgili Beyefendi; anlam ve gülünçlük aynı şeyin tanımı olabilir çoğu zaman.
Bu mektubu okuyacak olsaydınız, ki asla okumayacaksınız tesadüfen okusanız bile o sevgili beyefendinin asla kendiniz olduğunu ne yazık ki bilemeyeceksiniz, kim bilir neler düşünürdünüz hakkımda. Size bunca uzun uzun bakmış olmamı ve hakkınızda bu kadar düşünmüş olmamı neye yorardınız kimbilir? Ama size şunu söylemeliyim; Bazılarımız banklarda, masalarda yalnız başına oturan adam ve kadınları kardeş belleriz kendimize. Sessiz sözcüklerimizle konuşuruz onlarla ve kendimiz söyler yine kendimiz dinleriz. Ve ne zaman bir yazıda böyle birinden söz edilse bizden söz ediliyor sanırız.
İşte tüm bunlar yüzünden sessiz, kederli, yalnızlığına düşkün, adam ve kadınların gizli bir kardeşliği vardır. Ve kardeşler zaman zaman böyle birbirlerine titrek el yazılarıyla kederli mektuplar yazarlar.
Sevgiler
Kardeşiniz
Kardeşiniz
sessiz, kederli, yalnızlığına düşkün, adam ve kadınların gizli bir kardeşliği...peki biz neden böyleyiz?yani neden sessiz,kederli ve yalnızlığımıza düşkün.parklarda bir başımıza oturmayı severiz,insanları izlemeyi.otobüsde giderken yanımızdan geçen otobüsün camına kafasını yaslamış kadının neler düşündüğünü neden merak ederiz?cevabı var mı sorularımın?
YanıtlaSilAslında hepimiz böyleyiz bence. Biz sadece farkında olan, kabul eden ve kabul etmekle de kalmayıp bu durumu sevenlerdeniz. Bana böyle geliyor hep. Ne dersin?
YanıtlaSil