İnsan sosyal bir varlıkmış. Vallahi ben değilim, aynaya bakıyorum ve insanım. İstisnalar kaideyi bozmaz diyebilirsiniz ve ben de size çok sayıda istisna gösterebilirim. Geçen gün birine sosyal bir varlık olmadığımı söyledim ve insanlara değer vermemek gibi bir saçmalıkla suçlandım. Gülsem mi ağlasam mı bilemiyorum. İşte tam olarak bu tür saçma sapan yargılamalar yüzünden sosyal bir varlık değilim. Hiç ama hiç açıklamak zorunda değilim ama insanlara değer vermediğim de doğru değil, zira insanlara gerçekten değer verdiğim için sosyal bir varlık değilim.
Sosyal sistem öyle bir yapı üzerine kurulu ki hepimiz sahtekar olmak zorunda kalıyoruz. Soru; günde kaç kez hiç ama hiç hoşlanmadığınız hadi daha da yumuşatalım sohbet edecek birşey bulamadığınız birinin anlattıklarını sahte sahte gülümsemek zorunda kalıyorsunuz? Günde kaç kez sizi aptal yerine koymaya çalışan birinin hinliğini anlamamazlıktan gelmek için gayret gösteriyorsunuz? Günde kaç kez canınız burnunuzda ve çok çalışmak zorunda olduğunuz halde masanızın önünde "kahveye geldik kah kah kah" türü insan evlatlarının "meşgul müsün? eğer meşgulsen rahatsız etmeyelim" türü bir kibarlığı sahiden bilmediklerinden mi yoksa umursamadıklarından mı yapmadıklarını düşündünüz. Ya da sizinle hiçbir samimiyeti olmayan bir kadının karşınızdan gelirken zoraki gülümseyip "günaydın" demesinin aslında ne kadar gereksiz ve ne kadar riya mahsulü olduğunu, tek söz etmeden ve sahte gülümsemesini takınmadan yanınızdan geçse ona daha çok saygı duyacağınızı hiç düşündüğünüz oldu mu? Bir araya sürekli gelip çok eğleniyormuş gibi gözüken insanların her nedense daha sonra birbirlerini dedikodu etmesini görüp kaç kez şaşırdınız? Sizi bilmem ama ben bütün bunlardan iğrendiğim için sosyal bir varlık değilim. Hatta insana olan sevgim bunları göre-duya azalmasın diye...
"Yalnızlık çok korkunçmuş" Yooo hiç korkunç değil. Bu aslında sizin yalnızlıktan ne anladığınıza da bağlı. Senin bana zevkten bayılacak gibi anlattığın ve birinin namusunu karalamaktan bunca haz duyduğun sohbetin yerine Anna Karenina'nın aşk acılarını okumayı tercih ettiğim için mi yalnızım? Eğlence anlayışı avm gezip abuk sabuk şeyler almak olan birinin davetini ret edip bahçedeki çiçekleri sessiz sessiz izlemeyi zevk edindiğim için mi yalnızım? Sen okuduğun ve gördüğün herşeyi insanlıktan, merhametten uzak bir şekilde yorumlarken, sabit kafana en ufak yeni bir bilgi kırıntısı sokmayı ret ederken ve beni bütün bu ucu sonu olmayan tartışmaların içine çekmeye çalışmanı umursamayıp eski filmleri izlmeyi tercih ettiğim için mi yalnızım? Bırak Allah aşkına... Kurduğunuz sahtelikler dünyasında adına nezaket dediğiniz riyakarlığınızla sizlere bol şans diyorum. Ve evet ben sosyal bir varlık değilim. Olmayacağım da... Sizin insan şöyledir insan böyledir gibi abuk sabuk dayatmalarınıza karşı durmak için bile olsa olmayacağım. Sizden iğrenmemek için kalbimde hala size karşı sevgi kalsın diye olmayacağım.
Bana "azıcık sosyal ol" diyenlere son bir kez daha söylüyorum; Benden uzak durun ve gidin ötede sosyalleşin...
Resim: Norman Rockwell
Yazılarınızı çok seviyorum ya!!tek diyebileceğim bu!resmen içimden geçenleri yazıyorsunuz.Çok keyifle okuyorum.bu yaşadıklarınızı ben de yaşadım ve hala yaşamaya devam ediyorum.bu bana iğrenç gelen yapmacık tavırları yaşadıkça da kendimi ortamdan soyutluyorum.Yalan gülüşler,sahte tavırlar..iki dakika önce birlikte olduğun yüzüne gülen kişilerin arkandan konuştuğunu bildiğin halde onlarla konuşmak zorunda kalmak.sonra insanlara değer vermiyorum oluyor.29 yıllık hayatımda insanlara değer verdiğim için böyle şeyler yaşadım,kazıklar yedim,insanların içindeki kötülükleri gördüm,ben o insanlar yüzünden bu hale geldim zaten.artık böyle insanlardan kendimi yavaşça çekiyorum,sonra hiç sallamıyor oluyorum mesela,eminim arkamdan konuşuyorlardır.ay ne dertliymişim yaa yazını okuyunca duygu seli yaşadım sanırım,konudan da sapıcam biraz daha konuşursam.Neyse elinizesağlık her zamanki gibi çok güzel bir yazı olmuş,her yazınıza yorum yapamıyorum belki ama hepsini okuyorum :)
YanıtlaSil"Gülsem mi ağlasam mı bilemiyorum." ikisi arasında karar vermen gerek... şayet arafda bir yerde tıkılıp kalmayı tercih etmen.. tercihden çok mahkumiyetten başka birşey değil...kendini kandırmaya gerek yok.. bayılarak yerleştiğin yer.. hiçliğin orta yeri.. ve sadece hiçsindir orada... bunla mutlu olmak da başka bir ruhsuzluğun göstergesi olur...ruhsuzluk diyorum çünkü olduğuna dair bir varlığı ret ediyorsun... kibrin sevginin önüne geçmiş... bir yaratıkmış gibi işine yarayan şeyi alıp.. suyunu çıkartıp posasını çöpe atıyorsun...
YanıtlaSilsosyoloji okuyan birisinin... bu derece insanları hor görmesi... tümüyle samimi duyguları alaşağı etmekten çekinmemesi, garip... senin yargına göre, seninde sahte bir yüz takındığını pek tabikidir ki söyleyebiliriz...buna hakkımız var...
ne yazık ki, tezatlıklarla dolu düşüncelerinde, inandığın doğrulardan başka doğru olmadığına kendini bir kere inandırmışsın... sanki böyle doğmuş gibisin...asla, böyle doğulabileceğini sanmıyorum... yaraları iyileşmeyen.. kanı bir türlü pıhtışlaşmayan bir vucuda sahipmiş gibi, kendini herşeyden sakınarak korubileceğini sanman... düştüğün çaresizliği yinede paylaşacak birisinde aramak istemen!... riyakarlık değilde nedir..
insanları istediği şekilde yargılarken, aynı zamanda kendini istisna saymak..
insanları bir ucubeden farksız görüp, kendini asilzade saymak...
bu düşüncelere karşılık bir destek bulma arayışı... sosyallik değilde nedir.. (hahaha)
yalnızlık da yoktur... çünkü yalnızlık yokluğa sarılmak gerektirir biraz...
NANA: Çok teşekkür ederim :)
YanıtlaSilTEMBEL Kİ: Öncelikle çok teşekkür ederim, çünkü tam olarak söz ettiğim insan tipinin örneğini sergilemişsin;tanımadığı kişileri yargılayan insan tipi yani :)Beni hiç tanımıyorsun ve üstün bir önsezi ile "kibirli, insanları hor gören, ruhsuz, hiçliğin orta yerinde duran bir hiç, işine yarayan şeyleri kullanıp sonra posasını atan, sahte bir yüz takınan, riyakar, insanları ucube sayıp kendini asilzade sayan..." biri olduğumu tespit etmişsin. Gerçekten beni tanımlamışsın tebrik ederim. Üstelik oldukça nazik ve tatlı bir dille :) Nasıl görüyorsan öyleyimdir, eyvallah...
Önemli not: Önce benim yazdığım yazıyı bir kez oku sonra da kendi yorumunu. Ben sana karşı hiçbirşey söylememiş, hatta bir insanın yaptıkları ile ilişkili bir şey söylememişken, genel bir yargıda bulunmuşken sen nedense bana saldırma yolunu seçmişsin. Kelimelerinden öfke ve nefret taşıyor. Seni ikna etmeye çalışmayacağım. Zira bunun pek mümkün olduğunu sanmıyorum.
Teşekkürler (plastik çicekler gibi kokuyor şimdi..)madem seni tanımaya imkanımız yok... Ne diye kendi fikirlerinin doğruluğuna inandırma çabasındasın... Sorsak: bunun da çok umrunda olmadığını söylersin... Benim yorumum..Yazındaki paradoksların... Mantık hatalarının ve gerçek arayışlarının bir açıklamasıydı... Tabii seni tam anlamıyla anlamadığımız için...ve anlatmadığın için.. Yorum yapma hakkımızıda bir bakıma gasp ediyorsun bu sayede... Zaten anlaşılabilmek gibi bir kaygında yoktu. .. Asıl merak ettiğim insanlardan soyutlanmak istemenin temel sebebinin ne olduğu... Dahada büyüğü bunu çözmek yerinr kabullenmiş olmanın sebebi... Sonuç da kimse asosyal doğmaz...( İn treatment izlemeliydin...)Bir mantıksızlık... Yazının genel bir yargı olduğundan bahsedip... Beni tanımıyorsun demek...
YanıtlaSilTEMBEL Kİ; Evet haklısınız. Tüm tespitleriniz doğru. Hepsini kabul ediyorum. Teşekkürler...
YanıtlaSilrica ederim... Sıkı sıkıya kapattığınız kavanozu sıkışmış kapağını açmanın bir yolunu bulmalısınız...
YanıtlaSilGerçekten burada bile okuyarak bir insanın neler neler tembel tembel ahkam kesip bön bön konuşabildiğini burada da görmüş olduk.Kediyi bile aya çıkartır vallahi...Her yer nasıl doldu böyle değil mi ses çıkarmayınca coşup coşup her şeyi kendine hak olarak görenler???
YanıtlaSilYazı ve yorumlar beraber okunduğunda sosyolojik bir çalışma adeta! :))
YanıtlaSilYazınızda benim düşüncelerime uyuşan o kadar çok konu varki, gerçekten tebrik ediyorum, samimi bir şekilde. Evet bende bir blog yazarıyım ve bende pek sosyal biri sayılmam, sosyal biri sayılmam derken, bende çok dışarı çıkıp arkadaşlarım ile vakit geçirmem, bir çoğunun vefasız olduğunu bilirim çünkü. Bir arkadaş grubunda gezilir eğlenilir ve ertesi gün aynı arkadaş grubundan bir başka birisi ile diyaloğa girilince bir başkası hakkında atıp tutulur, bu tür durumlara çok şahit oluyorum insanlar'ın bir çoğu iki yüzlü. Ve bu hiç samimice ve dostça birşey değildir bana göre. Bende o kişisel ile vakit geçirmek yerine, kahvem ile kitabımı okumayı tercih edenlerdenim. Severek takip ettiğim değerli blog yazarlarının yazılarını okumayı daha çok severim. Bana daha çok huzur verir... Bu şekide vakit geçirmeyede devam edeceğim, bloglar ve blog yazarları hayata renk ve anlam katıyor. İyiki varsınız ne diyim. Bu yorumda içimden geçen birçok şey var ama, yazamıyorum işte. Sizi ve blogunuzu takibe aldım. Fırsat buldukça yazılrınızı okuyup yorumlayacağım, görüşmek dileğiyle...
YanıtlaSilwww.mustafaalniak.net
Çok teşekkür ederim Mustafa Bey. Ben de sizi takibe alıyorum.
YanıtlaSil