Gece yatağıma yattığımda hala gergindim. Kafamın içinde biriyle kavga edip duruyordum. Asla çözülemeyecek bir sorunun kavgasıydı bu. Bazı sorunlar çözülemez bilirsiniz. Çünkü iletişim kurmaya çalıştığınız bir insan değil aslında bir duvardır. Ve o duvar öyle sarsılmaz ve değiştirilemez bir harçla örülmüştür ki ona hiçbir duygu hiçbir kelime etki edemez. Yıllarca her yolu denemişsinizdir lakin hep başarısız olmuşsunuzdur. Söylenenin aksine bazı insanlara asla ulaşılamaz ve onlarla asla iletişim kurulamaz.
Kafamın içindeki kavga tıpkı bir girdap gibiydi. Beni aşağıya çekiyor, zamanımı boşa harcıyor ve enerjimi emip tüketiyordu. Biz insanlar zaman zaman bunu yapıyoruz. Özellikle de sorun çözme eğilimi güçlü olanlarımız, kontrol edemeyecekleri durumlarda dahi savaşıp duruyorlar. Elimizde kalan ise sırtımızda ve boynumuzda gerginlikten oluşan ağrılar, beynimizde yanıyormuş gibi bir his ve böyle saçma birşeyle uğraştığımız için kendi kendimize duyduğumuz öfke oluyor.
Böyle uyuyamam dedim. Eğer böyle uykuya dalarsam sabah yine dayak yemiş gibi kalkacağım. Ve zincirleme kötü günler birbirini izleyecek. İnsanın gerginlikten kurtularak huzurla uykuya dalabilmesinin yolu nedir? Hayal kurmak belki. Denedim. Bunu gerçekten denedim. Ama sonsuz yeşil bir çimenlikte başlayan hayalim ucu bucağı olmayan çağrışımlar denizinde kayboldu. Gündelik hayatın tüm saçmalıkları hayalimin üzerine yağmur gibi yağdı. Hayalimi izlediğim penceredeki gün ışıkları yitip gitti, o güzel hayalin göğü kapkara bulutlarla kaplandı. Bir hayali bile sürdüremediğimi düşündüm. Tıpkı hiçbir şeyin sonunu getiremediğim gibi bir küçük hayalin de sonunu bile getirememiştim işte.
Odaklanamama gibi bir sorunum olduğunun uzun zamandır farkındaydım ama bu denli ileriye vardığının düşünmemiştim. Bir konuyu ona odaklanarak düşünemediğimi farkettim sonra. Ne zaman birşey düşünmeye başlasam kendimi başka bir yerde bulduğumu. Hatta bir yazıyı bile sonuna kadar okuyamıyordum. Gün içinde okuduğum bir haber aklıma geldi. Charles Manson ile ilgili bir haberdi. Şu an hapiste olan Manson'un sevgilisinin onunla evlenmekten vazgeçtiğinden söz ediyordu haberde. Ben haberin ilk paragrafını okur okumaz Manson kimdi neydi araştırmasına girmiştim bile. Kadının onunla neden evlenmek istediğinden tut adamın işlediği cinayetlere oradan youtube'daki saçma sapan hareketlerinin eşlik ettiği röportajlara hatta işlenen cinayetlerin fotoğraflarına... Bir yazının içindeki bir kelime, bir bölüm, aklıma takılan bir soru ya da habere konu olan kişi aklımı paramparça etmeye zihnimi oradan oraya atmaya yetiyordu. Normal bir insan gibi bir haberi, bir köşe yazısını sonuna kadar okumayı beceremiyordum.
Odaklanma sorununu bir şekilde çözmem gerekiyordu ama nasıl? Saçma sapan bir konu seçip 10 dk onun üzerine kesintisiz düşünmeyi denedim. Yok beceremiyordum. Zihnim aptal bir maymun gibi daldan dala atlayıp duruyordu. Bunu, bir tek yazarken yapabildiğimi farkettim. Yazarken hiçbir şekilde kopma olmuyordu. Hemen yataktan kalkıp defterimi ve dolma kalemimi aldım. Tek bir şey üzerine yazmaya başladım. Çağrışımlar üşüşecek miydi zihnime merak ettim. Haklıydım. Yazarken sorun yoktu. Sorun düşünmeye çalışırken, tv izlerken, radyo dinlerken ya da biri ile konuşurken vardı. Bunlar hiçbirine odaklanamıyordum. Şu an bunu nasıl çözeceğim konusunda hiçbir fikrim yok gerçekten. Yazmak bir çözüm çözüm olmasına ama insanlarla da yazarak konuşamam ya. Peki film izlerken ya da radyo dinlerken ne yapacağım.
Hayranı olduğum odaklanabilen ve birşeyle uğraşırken tüm duyularını kapayarak konsantre olan güzel insanlar, sahi siz bunu nasıl başarabiliyorsunuz?
Fotoğraf: şuradan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder