Sevgili Dostum,
Az evvel Mevlana'nın Şems-i Tebrizi'ye yazdığı mektubu okuyordum. Şöyle diyordu, "Senin ayrıldığın günden beri ağzımın tadı bozuldu, mum gibi erimeye başladım. Cemalinden uzak düşünce beden bir virane, can da o viranenin baykuşu oldu." Bilir misin bu hissi? Ayrılığın seni nasıl bir harabeye çevirdiğini ve canının o harabeye tünemiş bir baykuş gibi sevgilinin yolunu gözlediğini... Bilir misin?
Sözcükler dostum, geçmişten bugüne hep vardılar. Ne kayboldular ne de kendilerinden birşey yitirdiler. Kaybolan neydi biliyor musun? Bizim kendi ruhlarımızın gücüne, derinliğine olan inancımız. Duygularımızı kaybetmemiştik evet, aşık oluyor, ayrı düşüyor, hasretten ölecek gibi oluyorduk. Canımız fena halde yanıyordu elbette hala. Ama sevgiliye bütün bu hasretten, özlemden gayrı şeyler söylüyor, içimizi kavuran o ateşi bir türlü söze dökmeyi beceremiyorduk. Tılsım bir yerde yitip gitmişti. Ve biz onu bir türlü bulamıyor, o enfes kelimeleri bir araya getirmiş büyük ustaların sözlerine en az sevgiliye duyduğumuz özlem kadar özlem duyuyorduk.
Bizi kandırıp duruyorlar dostum. Her şeyin tüm bu güzel şeylerin geçmişte bir yerde yitip gittiğine dair yalanlar söylüyorlar. Her koyun kendi bacağından asılır diyorlar mesela kendi ol, değerinin farkına var, başarı için yaşa diyorlar. Bütün bunları yaparken hepimizi kocaman bir dünyada yalnız kalabalıklar olmaya mahkum ediyorlar. Tılsım yok olmadı inanma onlara sen benim sevgili dostum. Ağızlarından salyalar akarak senin o güzel ruhunu talan etmeye kalkana kulak asma. Tılsım yok olmadı. Sol yanında atıp duruyor. İnan bana tam orada göğsünün içinde çılgınca fark edilmeyi bekleyerek atıp duruyor.
Bak elimizde binlerce kelime var. Ona hayat verecek kocaman bir yürek, içi sevgi ve şefkatle sarmalanmış güzel merhametli bir ruh da öyle. Her şeyimiz var bizim dostum. İnan bana her şeyimiz var. Tek eksiğimiz yıllarca söylenmiş o yalanlara karşı dimdik durmak. Hala güzel bir dünya yaratabiliriz. Sen orada küçük güzel bir dünya yaratırken ben burada bir benzerini yapabilirim. Sonra tıpkı atomlar gibi birleşir bütün bu dünyalar. Yine o güzel şarkılar çıkar ortaya, yine aşkın ciğerinden kopup gelmiş kelimeler dökülür sayfalara... Yine kalkar şaha insanın ruhu. Ben inanıyorum.
Resim: Iban Barrenetxea
birkaç saat önce buna benzer duygularla yazdım bir yazımı. Bize popüler kültür dayatması ile yapıştırılan yalnızlık ne yazık ki uyanışımız olmadan terketmeyecek bizi. Oysa elele kalın zincirler şeklinde kenetlensek birbirimize.Bir gün yaşanabilir dünyada yaşamak dileğiyle yüreğinize sağlık
YanıtlaSilTılsım yok olmadı evet sol yanımızda duruyor.
YanıtlaSilAslında her şeye sahibiz fakat aslında hiçbir şeye de sahip değiliz.
İçimdeki duyguları ne de güzel yazmışsın, emeğine sağlık :)
Cuma mektuplarına başladığına pek bir sevindim çocuk gibi:)
YanıtlaSilÇok güzel yazmışsın..
YanıtlaSilÇETREFİLLİ RUH: Dileğinize katılıyorum. Umarım gerçek olur.
YanıtlaSilGÜLSÜM TAHMAZOĞLU: Çok teşekkür ederim :)
HAYAT İZLERİM, KİTAP SESLERİ: Özlemişim Cuma Mektuplarını yazmayı :)
MAVİ: Çok teşekkür ederim :)