Biriyle bir süre sohbet ettiğinizde onun sosyal medya hesaplarında ne tür hesapları takip ettiğini anlayabiliyorsunuz. Mesela annem, size meyve kabuklarından nasıl gübre yapılabileceğini, kireçlenmiş bir çaydanlığın kimyasal kullanmadan nasıl temizlenebileceğini, tavuklar hastalandığında soğan kullanarak onlara nasıl bir antibiyotik ilaç hazırlanacağını anlatabilir. Teyzem size bin çeşit tatlı, pasta ve yemek tarifi verebilir, hatta tam tutan tarifleri kimin verdiğini de söyleyebilir. Büyük teyzem ise her konuda pratik bilgi verebileceği gibi retrolar, tutulmalar, dolunay ritüelleri konusunda sizi aydınlatabilir. Kuzenim depresyondan çıkış yollarını, kaygı bozukluğunun nedenleri ve olası çözüm yollarını, panik atak sırasında nasıl nefes alınması gerektiğini anlatabileceği gibi kedilerin miyavlamalarının ne anlama gelebildiğini, hangi hastalıklara yakalandıklarını ve bu hastalıkların tedavisi için neler yapılması gerektiği konusunda saatlerce konuşabilir. Kardeşim tüm müzik türleri, bir kemanın nasıl yapıldığı, deri çanta yapılırken dikişlerin nasıl olursa daha şık olacağı gibi konulardan söz ederken araya kamp yaparken nelere dikkat etmeniz gerektiği hakkında da bir şeyler sığıştırabilir.
Bunları düşünürken pek yakından tanımadığım insanların sosyal medya hesaplarında neler olabileceğini tahmin etmeye çalıştım. Molalarda karşılaştığım bir kadın var öyle havadan sudan sohbet ediyoruz sigaramızı içerken. İlk olarak aklıma o geldi nedense. Pek iç açıcı olmayan sohbetlerimiz sırasında kahve fincanlarına düşkünlüğünü, evini nasıl dekore ettiğini fotoğraflar eşliğinde büyük yüzüklerle dolu ellerini sallayarak anlatıyor. Ah bir de çok ama çok uzun tırnakları ve onlarda tercih ettiği renkler, süslemeler var. Kafamın içinde onun sosyal medya hesabında geziniyorum. İlk fotoğraf çok güzel ellerde uzun süslemeli tırnaklar, fotoğrafları kaydırıyoruz ve nasıl yapıldığı anlatılıyor. Bir aşağı inelim tuhaf şekilli kahve fincanları, eğer yılbaşı zamanındaysak ren geyikleri, noel babalar, yağan kar. Biraz daha kaydırıyoruz bir balkon dekoru, plastik bitkilerle yeşil bir görünüm elde edilmeye çalışılmış (çünkü sevgili hanımefendi yeşil bitkilerden pek hoşlanmıyor, uğraşamazmış, öyle diyor) Tamam biraz daha aşağı inelim, Osmanlı havasını günümüz kadının parmaklarına taşımayı amaçlayan altın görünümlü kocaman yüzükler, Tanrı aşkına.
Ben nasıl onun sosyal medya hesabını sıkıcı ve bunaltıcı buluyorsam muhtemelen o da benim hesaplarımdan nefret eder, çünkü kitaplar, kediler (hayvanlardan nefret ettiğini söyledi, inanılır gibi değil) orman manzaraları, doğanın içinde tek başına duran evler (hayatta en çok yalnızlıktan nefret ediyormuş, ben bayılıyorum oysa), kitap alıntıları, haberler (kafasını bunlara yoramazmış.) Kesinlikle nefret eder, evet. Bu kadar farklı iki kişinin sohbet edebiliyor olması güzel bir şey ama acaba birimiz diğerini idare mi ediyoruz nazik olacağız diye. Ya da birbirimize mi katlanıyoruz. Mümkün. Birbirimizi gördüğümüzde konuşmak zorunda hissediyoruz kendimizi galiba. Ayıp olur diye herhalde, ne saçma. Böyle de herkes kendine ayıp etmiyor mu acaba?
Resim: Norman Rockwell
Yazınızı okurken-Dünyalı kediler de aynı şekilde gerçekçi ve doğru düşünürler mi acaba?- pek çok konuda derin düşüncelere yol açtınız "Her bireyi farklı alanda kendini geliştirmiş bu büyük aileye komşu olsaymışız keşke ."dedim kendi kendime. Blog listenize baktım bir kez daha.
YanıtlaSilYazdığınız, savunduğunuz fikirleri ben de aynen savunuyorum.
Emeğinize- yüreğinize sağlık.
Sevgiyle-umutla...
Çok teşekkür ederim güzel sözleriniz için. Çok çok sevgiler.
Sil