İnsanın ayak parmaklarında bu hafif üşümüşlük duygusunu hissetmesi güzel. Hele bunca sıcaktan sonra özlediğin birine kavuşmak gibi birşey bu. Balkonda (balkona küçük bir bahçede diyebiliriz aslında) bir yapraklara, bir gökyüzüne, bir sokağa, bir ayak parmaklarıma bakarak oturuyorum akşamları. İçimde hep ince bir sızı. Gülümsüyorum. Onu hep komik şeyler anlatırken hatırlıyorum. Başka türlüsü elimden gelmiyor. O hep böyle şeyler mi anlatırdı yoksa ben onu böyle mi anımsamak istiyorum, bilmiyorum. Kaldı ki bir önemi de yok zaten. Onu böyle gülümseyerek hatırladığımı görüyorsa eğer seviniyordur diye düşünüyorum. Bu kendi ölümü bile olsa suratımızın asıklığına, üzüntümüze, keyifsizliğimize dayanamazdı ki o.
Böyle yaşamaya alışmalıyım diyorum. Bir kor düşüyor ilk zaman insanın içine. Sonra o korla yaşamayı öğreniyorsun. Zaman onun sönmesini sağlamıyor. Zamanın tek yaptığı o korla yaşamaya alıştırmak seni. Biraz fazla gülsen mesela, göğsün hafif hafif sarsılsa kor kıpırdanıp hatırlatıyor kendini. Alışıyorsun buna da. Alışmaktan başka çaren olmadığı için alışıyorsun en çok da.
Merak ettiğim o koru sevip sevemeyeceğim. Onu, onun ruhundan bana bir armağan olarak kabul etsem sever miyim? Ya da beni değiştiren, büyüten, gerçek anlamda yetişkin biri haline getiren o parçayı elim, kolum, kulağım, gözüm gibi kabul edebilir miyim? Kalbin bir parçası belki de... Hiç sönmeyen bir ateşin olduğu tek parçası. Bana herkesin ve herşeyin gideceğini, hiçbir şeyin sonsuz olmadığını, bütün bu kopmalara hazırlıklı olmamı anımsatan bir parça.
Sahi, onu kendi parçam sayabilecek miyim bir zaman? Onunla yaşamaya, onu sevmeye alışabilecek miyim sahi?
Resim: Denis Ichitovkin
Yutkunamıyorum cümlelerin karşısında...
YanıtlaSilSusuyor,dalıyor ve çokca dua ediyorum sana...
Zordur alışmak,ama insana dairdir..
YanıtlaSilne güzel söylemişsin o koru bir organın gibi kabullenmek ve sevmek. bilmeden ben öyle yaptım galiba ve her gece onlar rüyamda beni ziyaret ediyor böylece.
YanıtlaSilFulyacım, kıdemli bir "babasını kaybetmiş kız çocuğu" olarak diyebilirim ki, zaman tabii ki koru söndürüyor. Bunu seni rahatlatmak ya da belki tersine rahatsız etmek için yazmıyorum. Ama olan bu. Olması gereken de. Yoksa ruhuna, kalbine, hayatına işleyen bu acıyla yaşamak çok zor olurdu.
YanıtlaSilBak bende ne oluyor artık biliyor musun? Hep komik hallerini hatırlıyorum babamın. Dışarıya karşı hep mesafeli ve otoriter görünen o adamın, aileceyken nasıl da komik, zekice muzır, yeri geldiğinde tatlı tatlı argosu olan bir adam olduğunu hatırlıyorum hep. Olacak olan bu işte.. Ve olmasını dilediğim..
Kocaman kucaklıyorum seni...
Bir gün bir şey oldu, hepimiz uyandık, görmezden geldiğimiz gerçeğe, sen belki en çıplak halini yaşadın acının, biz de provasını yaptık. Ama herşeyin bir sonu olduğunu düşünmüyorum, bu dünya ve diğer dünya bir bütün ve biz bu yolda yürümeye devam ediyoruz.Önemli olan o bütünü iyi değerlendirmek. Umarım çok güzel çok mutlu bir yolda yürürsün.
YanıtlaSilkoru orda bir organınmış gibi saklayacaksın,bazen canını acıtacak bazen içini ısıtacak.söndü sandığında bir bakacaksın ki için için yanıyor.yok sayma,görmezden gelme o zaman canın acır,ama nedenini bilmezsin.en iyisi sevmek onu.hem acı olmasa mutluluk neyle beslenir?
YanıtlaSil"Bana herkesin ve herşeyin gideceğini, hiçbir şeyin sonsuz olmadığını, bütün bu kopmalara hazırlıklı olmamı anımsatan bir parça." cümlesiyle özetlediğiniz "Kor" metni diğer metinler gibi çok güzel. Blogunuz da biçim ve öz bakımından örnek bir blog.
YanıtlaSilNot: Bir çalışmanız "bloglardan Seçmeler" de yayınlandı.
Hayırlı günler dileğiyle.
Hep neşeli şeyler anlatmazdı belki ama karamsar değildi. Belki o güzel kahkahası bu yüzden hep gözünün önünde... Çok ama çok sevdiğin bir insanın yokluğuna alışmak kolay değil belki ama öğrettikleriyle o korun acısının üstesinden gelinebilir, sevilebilir.
YanıtlaSilDELFİNA: Sağol Canım Delfina'm.
YanıtlaSilAYŞEGÜL KUŞ: Öyle...
GUGUK KUŞU: Başka çaremiz olmadığından belki bizim parçamız oluyor o kor.
MÜGE: Zaman... Ona bırakacağız herşeyi. Göreceğiz o kor neye dönüşecek ve bizi nasıl değiştirecek.. Ben de seni kucaklıyorum Müge'ciğim.
MECMUA-İ MODERN: Hep omzumda olan elini asla unutmayacağım. İyi ki varsın.
KARA KİTAP: Yok saymamalı ve görmzeden gelmemeli. Çünkü o zaman daha çok yanarsın. Kesinlikle haklısın.
SABAHATTİN GENCAL: Çok teşekkür ederim Değerli Sabahattin Bey. Saygılar...
ADSIZ: Bir insanın giderken ardında kahkahalar, bilgece sözler bırakmış olması ne güzel. Benim babam bir hazine bıraktı bana, neşeli ve bilge kelimeleriyle...
YanıtlaSilbilmem bu iyi mi kötü mü ama artık daha az acı çekeceksin, sıcak ve soğuk seni daha az etkileyecek, kor seni içten içe ne kadar fokurdatarak kaynatıyorsa o denli donuk tepkiler vermeye başlayacaksın, kabullenmeye direnir misin bilmem, kabullenirsen durumu bununla yaşamak daha kolay oluyor(unutmaktan ya da alışmaktan bahsetmeyeceğim çünkü 25 senedir beceriksizim o konularda)ben acıyı severim, yazıyı okuduğumda bendeki kor da tutuştu, yine de sevdim.
YanıtlaSilumarım içinde bitimsizce yanan ve yaşam enerjini ateşleyen bir parçan olarak bulursun onu, dumanlar çekildiğinde aynada yüzüne baktığında bir yangının yılkılarını değil babandan aldığın sevimli ayrıntıları görürsün... Allah yardımcın olsun cancağızım...
Biliyor musun sanırım ben ufaktan ufaktan sevmeye başladım o koru. Bir yandan anlayamazken bunu nasıl yaptığımı bir yandan da seviniyorum böyle olduğuna. Aynada yıkıntı görmüyorum şimdilik. Tuhaf olan şu ki babama benzeyen her yanımı daha çok ön plana çıkarıyorum. Bunu bilinçli yapmıyorum ama. Sanki onu kendimde yaşatmak ister gibiyim. Benimle kalbimin içinde her yere gelen o güzel adamı kendi yansımamda mı görmek istiyorum nedir? Böylece inanacağım hiç benden gitmeyeceğine sanki. Anlatamıyorum ki cancağızım nasıl anlatmalı bilemiyorum ki. Kalbinden öperim.
YanıtlaSil